Hep diyorum ya; “Hiç evelemeye, gevelemeye, hatta mazeret bulmaya gerek yok!”

Her vakayı hedefleri ve sonuçları ile kafaları karıştırmadan, öküzün altında buzağı aramadan kısa yoldan değerlendirmek gerekir.

İşte bu mihval üzere bakmak gerek, Amerika’nın “Suriye’den çıkıyoruz” demesine…

*

İsterseniz Kuzey Irak’ın ardından, Amerika’nın Suriye’ye kimi hedef alarak girdiğine bakalım.

Gerekçe; “Önce İŞID adı verilen sonra DEAŞ’a çevrilen gerçekte paralı askerlerden kurulu olan terör örgütüne ve onları himaye ettiği, kullandığı iddia edilen Suriye Devlet Başkanı Esad’ı tahtından indirip, tıpkı Irak’ta olduğu gibi, bu ülkeye de demokrasi ve özgürlük getirmek(!)” değil mi idi?

*

Ve de Türkiye de, ABD’nin yanında, Mart 2011’de “Kardeş Esad” saydığı Suriye Devlet Başkanı’nın karşısına, bir ay sonra Nisan 2011’de “Düşman Esed” diyerek; "İnşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camisi'nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi'nin, İbn-i Arabi'nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi'nde, Hicaz Demiryolu İstasyonu'nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz'' beyanatı ile dikilmemiş mi idi?

*

Aynen!

O zaman gelelim soruların cevabına:

İlk soru: ABD ile yandaşları Suriye’ye ne için girmişti?

Suriye’ye Esad’ı tahtından indirmek, DEAŞ’ı da bertaraf etmek ve kendilerinin tarif ettiği demokrasi getirmek için.

Biz ise; Emevi Camisinde namaz kılmak, Süleymaniye Külliyesi’nde özgürce dua etmek için! Bırakın namazı kılabilmeyi, dua etmek için külliyeyi de yerinden yurdundan eylemedik mi?

*

Peki; gelelim “ne yaptılar?” sorusunun cevabına:

Esad’ı tahtından indirdiler mi? Hayır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile birçok kez; “Bahane” diyerek ifade ettiği gerçek, yani ABD’nin kurduğu sözde terör örgütü DEAŞ ortadan kaldırıldı mı?

Trump’un son çekilme kararının ardından Türkiye ile yaptığı görüşmelerde; halâ “DEAŞ’ı temizleme sözü” istediğine göre, demek ki bir gecede tam tersi yer değiştiren paralı askerle yerinde duruyor!

Başka ne yaptılar?

Ne yaptıkları ortada değil mi?

ESAD’ın indiremediler, DEAŞ’ı da yok etmediler!

Ama Suriye’ye girişteki asıl amaçlarını Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) yazılı olan şekliyle gerçekleştirdiler.

Önce Irak’ın, sonra Suriye’nin kuzeyine, yani bizim Güney sınırımıza henüz Dünya Atlası’na işlenmemiş olmasına rağmen birileri sazda sözde (!) dese de, Büyük İsrail’in yardımcı kuvveti olacak kürt devleti için PYD ve PKK’ya; “Aha buraları sizin. Biz size 20-30 bin TIR silah, uçak, sahte üniformalı asker de veriyoruz, devletinizi kurun” dediler.

Zaten de yapmak istedikleri buydu!

Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, “DEAŞ bahane” idi. Bana göre Esad’da bahane idi! Asıl hedef BOP haritasında da çizili olduğu gibi Irak ile Suriye’nin kuzeyinde sözde kürt devleti kurup, Büyük İsrail için Kudüs’ü başkent yapmakla birlikte bir adım daha atmak idi.

Şimdi sorarım size; Bunlar yapıldı mı? Bir adım daha atıldı mı?

“Atılmadı” diyerek kendini kandıran var ise, “aklından şüphe etsin” derim!

*

Gelelim; “Niye çekiliyor?” sorusunun cevabını bulmaya.

Cevap çok!

İster “Amerika’nın her daim yaptığı bu” deyin.

İster; Amerika ve İsrail’in, ”sözde kürdistan için ‘ben gereğini yaptım. Şimdi siz de kurduğunuz 30 bin kişilik ordu ve halkınızla biraz da çarpışıp kan dökerek devlet olmak için mücadele edin. Ben gerektiğinde çaktırmadan size yardım ederim’ dediğini” varsayın.

İster Rusya Lideri Putin’in; “Bilindiği gibi daha önce Afganistan’dan da çekildikleri ifade etmişlerdi. Ancak şu anda ABD’nin Afganistan’daki varlığı devam ediyor” sözleri ile sözde değil gerçekte olacak olanı hatırlatmasını anlayın.

İsterseniz; ters köşe olan yandaş, yoldaş ve yalaka yorumcuların ben diyeyim “zehir” siz söyleyin “zikir” ettikleri; “Trump kendi seçimleri için iç politikaya oynuyor” safsatasına siz de inanın!

*

Ez cümle: Amerika, Kuzey Irak’tan sonra, Suriye’den çekilmiyor.

BOP’a yarım asır önce yazılan plan çerçevesinde “silahları çekiliyor” gibi gözüküyor! Sadece yer değiştiriyor!

Yani bizdeki gibi akşamdan sabaha değişikliğe gitmiyor. ABD ile İsrail, Batı’nın da olur ve desteği ile yarım asırlık planı uyguluyor.

Biz de “akşamdan sabaha tenkisata uğratılan”  dış, içeride de “oy kazanma hesabı üzerine kurulmuş” iç politika hesabına da debelenip duruyoruz!