2019 yaklaşırken seçim sathında havalar ısındı. Havaların ısınmasıyla tv’deki yorumcular da ateşe odun atmaya başladı. Böylelikle hava iyice ısındı. Isınan havada seçim sonucunu etkileyecek hamleler şimdilik yorumcular eliyle yapılmaya başlandı. Özellikle AK Parti’yi savunan gazetecilerin ortak görüşü her ne olursa olsun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karizması karşısında duracak bir rakibin olmadığı. İşte karşı tarafta bulunan gazeteci ve yorumcuların da bu söze öyle fazla etkileyici cevap veremediklerini görüyoruz.

Demek ki her ne olursa olsun Erdoğan’ın karşısına çıkacak rakibin karizması, gençliği, avrosu’nun yüksek olması şart. Hatipliğe girmeye gerek yok, o olmazsa olmaz zaten.

Burada iktidarı köşeye sıkıştırmanın ilk hamlesi şu ana kadar yaşananlar gösterdi ki başkanlık sistemi öyle pek de anlatılanlar gibi değil. Yaşanan karışıklıkların ülkeyi bazı kaoslara gebe bıraktığı bir gerçek. Çünkü her şey başkanın iki dudağı arasında olunca işler öyle söylendiği gibi hızlı ve doğru olamadı. İşte iki tarafın da yumuşak karnının bunlar olduğunu söyleyebiliriz. Tabii ki her şeye rağmen iktidar gücüyle Sayın Erdoğan bir adım önde. Her koşulda olmazsa olmazı yapabilecek kudrette. İşte muhalefet bu anlamda iki kat efor sarf etmek zorunda. Aksi halde meramını anlatacak mecra bulacağını düşünmüyorum. Ayrıca teşkilatlar gerçek anlamda elden geçmeli ve halka her şey en ince detayına kadar anlatılmalı.

Erdoğan cephesinden olaylar makro anlatılırken, muhalefettekilerin ise buna karşılık mikro anlatımlarla halkın anlayacağı düzeye inilebilir. Bu arada iktidar makro açılımlarla milliyetçilik unsurunu halka aşılayarak gönül almayı taraftar kazanmayı becerdiğini de görüyoruz.

Demem o ki bu seçimi kimse öyle çantada keklik görmesin. Demem o ki bu seçim öyle kolay geçmeyecek. Ona göre herkes gerçek anlamda halka devleti nasıl yöneteceğini samimi ve güçlü şekilde ifade ederse ipi göğüsler. Bu kadarını yapan işi karşıya geçer. Kalın sağlıcakla…