1997’de zuhur eden (ya da ettirilen) 28 Şubat vakasının üzerinden 22 yıl geçti. Ama şekli ve amacına yönelik tartışmalar hiç bitmedi (ya da bitirilmedi), sürüp gidiyor! Çokları da hâlâ bunu, amaç ve hedefi başta başörtüsü olmak üzere tamamen dini referanslar üzerinden yapıyor. (ya da yaptırılıyor) Ne ilginçtir ki, öncelikle ve özellikle bu çerçeveden değerlendirme yapanların, gözünün içine baka baka Prof. Dr. Osman Altuğ tek cümle ile “28 Şubat süreciyle sistem rantiyecilerin eline geçmiştir” diye özet değerlendirme yapmasını, her ne hikmet ise (!) bu zat-ı muhteremler hiç ama hiç görmek istememişlerdir. Hâlâ da istemiyor, yapmıyorlar.

Dolayısıyla rahmetli Necmettin Erbakan’ın, “tüyü bitmemiş yetimin hakkı bulunan” devletin hazinesini, “bir kuruş bile zayi olmasın, hak etmeyenin cebine girmesin” hesabıyla oluşturduğu” “Havuz” ile tek merkezde toplayarak, emanet ettiği, siyasal olarak da Milli Görüşçü olmayan Prof. Dr. Altuğ’un “Biz o dönemde havuz sistemini getirdik. Parasalcı ekonomiye başkaldırdık” sözleri ile ne demek istediğine hiç ama hiç kafa yormamışlardır. Nedeni de gayet basittir! O dönemde parasalcı olanlar, bugün de öyle veya böyle ben diyeyim “yerlerini”, siz söyleyin “rantlarını” aynen korumaktadırlar.

*

Hem de Sayın Altuğ’un; “Bu yapılan parasalcı ekonominin darbesi midir? Yoksa askeri bir darbe midir? Bunun sorgulanması gerekir. Ancak parasalcı ekonomi olaya ağırlığını koymuştur” diye açık açık soruşturulması ve sorgulanması gereken yerle ilgili hedef göstermesi, beyanda bulunması, 28 Şubat postmodern darbesinin asıl kaynağını işaret ediyor olmasına rağmen.

*

Hem de, bu sütunlarda bile defalarca dile getirdiğimiz Sayın Altuğ’un; “Kim derse ki Hoca, TSK tarafından 28 Şubat’ta indirildi. Yalandır. Komuta kademesi, Erbakan Hoca’ya her zaman destek verdiler. 28 Şubat paracıların darbesidir” açık seçik beyanına rağmen... Hadi bugünü de hiç yorum yapmadan yine Osman Hoca’nın; “Anlayana sivrisinek saz. Anlamak istemeyene davul zurna az” dedirtecek derecedeki, “tıpkı bugünkü gibi” dedirtecek türden olan beyanı ile tamamlayalım: “Türkiye’nin kayıtlı, üreten bir ekonomiye geçmesinden rahatsız olan çevreler oldu. Türkiye’de suni gündemler oluşturarak, 28 Şubat’ın oluşmasını sağladılar. Onlar Türkiye’nin kalkınmasını kesinlikle istemiyorlar. Sadece üretmeden, yorulmadan paradan para kazanarak ayakta kalmaya çalışıyorlar. Türkiye artık döviz-faiz-borsa üçgeninden kurtulmalıdır.”

*

Hadi, birkaç cümlelik yerim kaldı! Onu da şu gerçekler için kullanalım: Olaylardaki gerçeklere, “at gözlüğü” takarak, tamamen kendi doğrularından bakacak dereceye vardırılan yobazlıkla asla ulaşılamaz. Çünkü; “En büyük yobazlar kendi doğrularından başka doğru bilmeyen, tanımayanlardır.”