Şair Ruhi Türkyılmaz, açtığı sanat evi ile birlikte sanata katkı sunmak adına çalıştığını belirterek, “20 kitap yazdım. Kitaplarımdan gelir de elde etmedim. Tüm çabalarım sanat uğrunadır” dedi Şair Ruhi Türkyılmaz, açtığı sanat evi ile birlikte sanata katkı.

Yazın alanında değişik türlerde pek çok yapıtı bulunan, yaşamını kültür-sanat dünyasının güzelleşmesine adayan, sanat yaşamının büyük bir bölümünü geçirdiği Almanya’da oluşturduğu yazınsal birikimleri bu alana gönül verenlerle paylaşıp, sanat adına Trabzon’a hizmet sunmak için Ruhi Türkyılmaz Sanatevi’ni de kuran Şair Ruhi Türkyılmaz gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Türkyılmaz, sanat uğruna birçok çalışma yürüttüğüne değinerek, “Çabalarım sanat için. Aslında özlemini duyduğum bir Türkiye yaratabilmek amacındayım” ifadelerini kullandı. Türkyılmaz, şu ana dek 20 kitap yazdığını ve bu kitaplardan hiçbir şekilde maddi bir gelir elde etmediğini söyledi. Türkyılmaz, kitap gelirlerini derneklere bıraktığını da ifade etti. 

TEK KURUŞ PARA ALMADIM

Türkyılmaz, “Aslında özlemini duyduğum bir Türkiye yaratabilmek amacındayım. Ama o amaca ulaşmam mümkün değil. Çünkü, ‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ der Mustafa Kemal. Bu ülkenin de kurucusu odur. Dolayısıyla bu ülkeye iyilik yapan insanlar benim insanım; kötülük yapan insanlar benim insanım değildir. Böyle düşünerek kendime kulvar çizdim. Yazılarım, her şeyim bunun üzerine kurulu. Biraz üzgünüm. Böyle bir şeyleri Trabzon’un hizmetine sunuyoruz. Ben 20 tane kitap yazdım ancak tek kuruş kitap parası almadım. O kitapların hepsini bedava imzalıyorum. Ancak bazı dernekler gelir kitapların başında oturur, ben imzalarım, onlar paralarını alıp derneklerine verir ve onlara katkı sunarım” şeklinde konuştu.

GELİŞİM BİREYSELDİR

“Sanatın gelişmesi bireyseldir. Sanatçıya kimse yardım etmez. İşte bundan dolayı  sanat gelişemez veya ancak bireysel olarak gelişir. Mesela sanat evinde çalışan  şairimiz Ömer Turan güzel düşüncelerini şiire dökmüş bir arkadaşımız. Okumuş, nasıl olacağını kavrayıp kendini kanıtlamış ve şiir yazmış. Kendi kendine başarmış bunu.  Ona kimse bir yardımda bulunmamış. Trabzon'daki sanatın gelişmesi, sanatı seven ve sanattan anlayan yönetimlerle olur. Yani bireysel olarak olmaz. Şimdi düşünen beyin lazım ama düşünürseniz de bu birilerinin işine gelmez.”

EVRENSEL DÜŞÜNCE ŞART

“Sanatın her türlüsü evrenseldir. Sanattan korkmamak lazım. Sanatın evrensel olanını yapmak lazım. Yani sınırlar içerisinde, bulunduğunuz yöresel sanatla bir yerlere gitme olasılığınız yok. Avrupa’da bir Picasso çıkıyor, yahut Mozart çıkıyor. Halen çalınıyor bu isimlerin eserleri. Bizlerin oralara gidebilmesi için çok çalışmamız lazım ve sanatı evrensel olarak düşünmemiz lazım. Bugün nasıl gelişiyorsak, cebimizde nasıl tekniğin en son icatları varsa sanatın en son icatları da beynimize işlenmeli. Yoksa çalışmalarımız kendimizi avutmaktan başka işe yaramaz.”

SANATİN MİLLİYETİ OLMAZ

Türkyılmaz, “Sanatın milliyetinin olmadığını düşünüyorum. Sanata evrensel bakamadığınız sürece yaptığınız şeyler hep yöresel kalır.”

İşte Türkyılmaz’ın açıklamaları: “Trabzon’da her şey ikiye bölündü maalesef. Bizim birlik anlayışımız, Trabzon’da sanat anlayışıyla halkın hizmetine sunduğumuz şeyler şimdi iki taraflı. Birisi Atatürk ve ilkeleri doğrultusunda çalışanlar, birisi de Atatürk’ü dışlayıp yeni oluşumu sevenler.

Bunlar eski edebiyatı, ötekilerse dünya şiirlerini seven yani evrensel şiiri sanatın gelişimine göre yapmaya çalışan kişiler. Ama benim ülkemde yeni bir şiir yok diye, böyle bir ekol yok diye sahip çıkmayanlar var. Ben çıkanlardan yanayım. Yani sanatın milliyetinin olmadığını düşünüyorum. Sanatın milliyeti olmaz, sanat dünyanın her yerinde aynıdır. Sanata evrensel bakamadığınız sürece yaptığınız şeyler hep yöresel kalır. Yöresel kalmak ancak onları yapanları tatmin eder, ötesine geçemez. Şehirden dışarıya dahi çıkamazsınız.”

AMACIMA ULAŞTIM

“Sanat evini açmakla amacıma ulaştım. Ama fonksiyon olarak daha çok beklentilerim var. En azından daha fazla insan gelip etkinliklerini yapabilmeli. Bu etkinlikler yapılırken de toplumun belirli kesimlerindeki hizmet insanları yani sizler yayın yoluyla bu güzellikleri halka duyurursanız sanata yatkınlık daha da gelişecek. Onun bir noktası da sizin elinizde.”

Haber: Selahattin ÖZCAN