SON DAKİKA



Haber > Trabzon > Şifanın yüzde 50’si tıp yüzde 50’si ilgi

Şifanın yüzde 50’si tıp yüzde 50’si ilgi

10 Aralık 2018 Pazartesi - 12:11




Kanser hastaları onu, o da hastalarını çok seviyor: GONCA HANEDAN USLU 





Sadece Trabzon için değil, Karadeniz Bölgesi için önemli bir isim… Rize, Gümüşhane, Artvin, Giresun illerinden o illet hastalığa yakalanmış insanların, bir umut diye kapısını çaldığı bir isim… Güçlü bir kadın…

Gonca Hanedan Uslu… 1996 KTÜ Tıp Fakültesi mezunu. Köylerde pratisyen hekimlik yaptı. KTÜ Tıp Fakültesi’nde Radyasyon Onkolojisi üzerine ihtisasını tamamladıktan sonra Farabi Hastanesi’nde uzman doktor olarak görev yaptı. Ardından Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışmaya başladı. Halen Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Numune Kampüsünde Radyasyon Onkolojisi Uzmanı olarak bölgesine hizmet verirken, çok farklı bir portre ortaya koyuyor… Gönülleri alıyor… Hastaları için adeta; Bir anne… Bir abla… Bir kardeş…

Bir arkadaş gibi... Sıcakkanlı… Hastalarının iyileşmesi için sadece tedavi uygulamıyor… Bu illet hastalığı yenmeleri için onları psikolojik olarak da motive ediyor.. Türkiye’de böyle bir hekim yok.. Öyle ki hastalarını mutlu etmek için onlara saz çalması, sadece Trabzon değil Türkiye gündemine oturmuş durumda.. Onun bu uygulamasının ardından farklı şehirlerdeki onkoloji klinikleri de müzikle terapiye başladı. Gelecek yıl doçent olacak... Hastası mutlu olsun diye onunla İstanbul’a O Ses Türkiye çekimlerine gidip destek olan bir doktor. Fotoğraf çekmeyi ve yazı yazmayı seviyor… Şu anda da TLYD’nin halk müziği orkestrasında… Uslu ile çok farklı ve güzel bir söyleyişi yaptık.. Her bir ifadesi çok şey anlatıyor... Biz sorduk, o içtenlikle cevapladı...

DOKTORUN ENERJİSİ YÜKSEK OLMALI

Çok kutsal bir mesleğiniz var. İdealiniz miydi doktor olmak? Aslında küçük yaşlardan beri müziği çok seviyorum. İdealimde müzik veya müzik öğretmenliği vardı. Derslerim çok başarılı olunca çevre ve aile de sizi zorluyor. Biraz aile baskısı oldu ama iyi ki de olmuş. Sonra çok sevdim mesleğimi. Çok kutsal ve önemli bir iş yapıyoruz. Karşında duygusu olan, hassas insanlarla çalışıyoruz. Ben hep şunu savunuyorum bir hasta hastaneye keyfi için gelmez. Enerjimizin yüksek olması gerekiyor ki bu insanların var olan enerji seviyelerini bir miktar daha yükseltelim.+


HASTALAR ÜZERİNDE MÜZİĞİN GÜCÜNE İNANIYORUM

Hastalarınıza saz çalmanız tüm Türkiye’de ses getirdi. Hikayesi nedir?

Ben 13 yaşında özel bağlama dersi aldım. Korolarda çaldım söyledim. O dönem Kanuni Eğitim Araştırma’nın palyatif servisi sorumlusuydum. Genç bir hastamız bir gün bağlamasıyla yanıma geldi ve hocam size türkü çalmak istiyorum dedi. Birlikte çaldık söyledik ve böyle başladı. Daha sonra günün belli zamanlarında bu uygulamayı tekrar ettik. Tabi çok büyük çoğunluk beğense de yüzde 30 gibi eleştiren bir kesim de oldu. Ama bu her zaman olur. Ayrıca ben müziğin kanser hastaları üzerine bir etkisi var mı diye çalışma yaptım. Çalışmam Türk Onkoloji Dergisi’nde yayınlandı ve beğenildi. Biz yaptıktan sonra birçok onkoloji kliniğinde de aynı uygulama başladı. Beni aradılar bu konuda. Bunu daha da büyütebilirdim ama belki tepki kısmı beni etkiledi heralde. Hastanelerde müziğin olması gerektiğini savunan bir hekimim. Resmi kurumlar için bakanlar aracılığıyla bu proje büyütülebilirdi.

KARADENİZ BÖLGESİ’NİN KANSER ORANI  DİĞER BÖLGELERDEN FARKLI DEĞİL

Çernobil nedeniyle kanserin en fazla Karadeniz Bölgesinde olduğu doğru mu?


Türkiye’nin ve dünyanın her yerinde oranlar aşağı yukarı aynı. Geçtiğimiz günlerde bir kongrede Karadeniz Bölgesi’ndeki hastaların oranlarını sundum. Yakın zamanda araştırdığım için net söyleyebilirim ki Türkiye ortalamasından çok farklı değiliz. Artık tanılar kolaylaştı. Eskiden bu kadar bilinmiyordu. Bilinilirlik arttı. Bilgiye ulaşma arttı. Çernobil’in etkisi tabiî ki devam diyor. O dönemde doğan ve hala yaşıyor olanların sıkıntıları sürüyor. Fakat Karadeniz Türkiye ortalamasından farklı değil.

KANSERDEN KORUNMANIN BİR KISMI ELİMİZDE

Kanserden korunmak diye bir şey gerçekten var mı?

Bir kısmı elimizde. Fakat elimizde olma durumu çocukluktan başlıyor. Beslenme, spor alışkanlığı, temiz çevre, stressiz ortam faktörleri elimizde. Sigaradan ve alkolden uzak durulması gerekmektedir. Oksijensiz ortam demek sigaralı bir vücut demek. Bu da kanser hücrelerinin sevdiği bir ortam. Bunları yapmamak elimizde. Ama genetik olan kısmı ne yazık ki çok elimizde değil.


ERKEN TANI İÇİN KANSER TARAMASI YAPILMALI

Kanseri %100 yenmek mümkün mü?

Kanserden tamamen kurtulabilirsiniz ama kanserin türü, nerede olduğu, hangi dönemde yakalanıldığı önemli. 15 yıldır onkoloji içindeyim. Tedavi olmuş, kanseri atlatmış bir sürü hastam var. Öncelikle belirli yaşa gelmiş herkes kanser tarama merkezlerinde tarama yaptırmalı. 50 yaşından sonra bağırsak kanserinden korunmak için tarama yapılmalı. İnsanları önce buradan bilinçlendirmek lazım. Erken tanı alınırsa korkulacak bir şey yok. Ailede varsa 20 ve 30’lu yaşlarda bu taramalara başlamak çok önemli.

CİHAZIMIZ TRABZON’DA BAŞKA MERKEZDE YOK

Size hangi aşamada geliyor hastalar?


Hasta kanser tanısı almış olacak. Radyasyon onkologları olarak biz radyoterapi ve birlikte kemoterapi uyguluyoruz. En gelişmiş tomoterapi cihazı Trabzon’da sadece Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Numune kampüsünde var, özel merkezlerde de yok. Tümöre yüksek dozu verirken çevre dokuları korumak en hassas olmamız gereken nokta. Bunun için cihazını iyi olması ve hassas bir ekiple çalışmanız gerekiyor. Biz sadece önde görünenleriz. Ekibimiz çok geniş. Çok titizlik isteyen bir iş. Tedaviden sonra takiplerimiz başlıyor. 3 aydan 3 aya kontrole çağırıyoruz. Çok güzel sonuç aldığmız hastalarımız var ve bu durum bizi de çok mutlu ediyor.

İHTİSASIMIN İLK YILINDA İSTİFA EDECEĞİM DEDİM

Onkologların da çok sağlam bir psikolojiye sahip olması gerekiyor diye düşünüyorum?

İhtisasa başladığımın ilk yılında ben bu işi yapamayacağım, istifa ediyorum dedim. Şimdi Antalya’da Profesör Melek Yavuz hocam ‘hiç üzülme, bu insanların bize ihtiyacı var. Zamanla o hastalara ne kadar faydalı olduğunu göreceksin ve bu senin motivasyonunu yükseltecek’ dedi. Zamanla da dediği gibi oldu. İlk başta çok etkileniyorsunuz ama sonra o insanın sizin gözünüze bakışı, sizden medet umması bir ağrısını yok ettiğinizde bile mutlu tablolara şahit oluyorsunuz. Ben karşımda oturan üç ay sonra öleceğini bildiğim insanlarla da sohbet ediyorum, kurtulacağını bildiğim hastayla da. Bu yüzden hayatın anlamı bizim için değişiyor. Onkologlar hasta ve yakınlarının ne kadar zor bir şeyle mücadele ettiğini gördükten sonra küçük sorunları büyütmemeyi öğreniyor.


İLETİŞİM VE İLGİNİN GÜCÜNE İNANIYORUM

Başarılı bir hekim olarak doktor olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz neler?

Bir kere tıpı seçmek için iyi karar vermek lazım. Hekimlik okumak için sabır çok önemli. İnsanlarla ilişki çok önemli. Tıp fakültesini seçen öğrencilere psikoanaliz testleri yapılması lazım. Çünkü insanla uğraşıyoruz. Ne kadar mesleğinde iyi olsan bile iletişimin kötüyse hastaya yansıtamıyorsun. Dolayısıyla ne asık suratlı doktor kafasını kaldırmadı bana bakmadı deniliyor. O doktor kitabı teorik olarak çok iyi biliyor. Bence iletişim önde olmalı. Biz buralara kadar gelmişsek birbirimize bilgi üstünlüğümüz yok aslında. Ondan sonrası bilginizi uygulayabilme, hastayla iletişim, güler yüz. Ben şifanın 50’si tıbbi yaklaşımsa yüzde 50’sinin de iletişim ve ilgi alaka olduğuna inanıyorum.

KADIN DOKTOR MESLEĞİNE DUYGUSUNU KATIYOR

Kadın doktor olmak zor mu?

Hala kadın doktora gitmem diyenler var. Türk geleneğinde erkek hakimiyeti var. Maalesef bu kırılmadı kırılacağını da düşünmüyorum. Azaldı belki söylemler ama tamamen yok olmadı. Geliyorlar doktor bey yok mu diyorlar. Bize bile uzun süre doktor bey diye hitap ettiler. Erkek gücü temsil ediyor onların gözünde, dolayısıyla güveni de temsil ediyor. Hepimiz aynı eğitimden geçiyoruz. Hatta kadınlar bir adım önde çünkü duygumuzu da katıyoruz. Kadın duygusaldır, hastaya yaklaşırken bile erkelerden daha önde olduğumuzu düşünüyorum.

SAĞLIK POLİTİKALARI DÜZELTİLİRSE ŞİDDET AZALIR

Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddetle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Hekimler ve sağlıkçılar olarak şiddeti kesinlikle kabul edilemez buluyoruz. Belki sağlık politikalarının düzeltilmesiyle biraz daha önüne geçilebilir. Kapıdan giren her hasta kendini özel hissetmek istiyor. Fakat bazı branşlardaki doktorlar günde 80 -100 hasta bakıyor. Hasta negatif yüklü geliyor, bazen o doktorun toleransı da o azalmış olabiliyor. Sağlık politikaları düzeltilip hasta sayıları azaltılırsa hekim hastasını tam muayene eder. Kendi de hasta da tatmin olur. Sağlıkta şiddet yasası ile sağlıkçıya el kaldırmanın ciddi cezaları var artık. Umarım azalır diye düşünüyorum.

KANSERLE MÜCADELEDE DOKTOR HASTA EL ELE VERMELİ

Peki kanser hastası tanı aldıktan sonra neler yapmalı?

Hasta hekimiyle diyaloğunu devam ettirmeli. Bizim hastalarımız kimle başlamışsa onla devam eder. Kontrol tarihlerini muhakkak aksatmamalı. Trabzon’da onkoloji olarak iyi yerlerdeyiz. Başka şehirleri aramaya çok gerek olmadığı kanaatindeyim. Hastalar çok soruyor bize gidiyim mi diye. Biz hekimler burada yapılamayacak bir şey olursa zaten diyoruz şuraya gitmelisin diye. Hastanın kafasına sizden ya da şehirden gitmek düşmüşse ben ona direkt git diyorum. Gitmezse aklı kalacak buradaki tedaviden şüphe edecek ve sana olan güveni sarsılacak. Bu insana negatif yansır. Ama İstanbul Ankara’dan geri dönüp gelen de var. El ele sıkı sıkı tokalaşmalıyız. O da hekiminin elini sıkıca tutabiliyorsa kanserle mücadelemiz daha sıkı oluyor.

Beğendim
2
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap