Ön yargısız olacağız demiştik.

Kimseyle bir hesabımızın olmadığını söylemiştik.

İnandığımız doğrulardan asla vazgeçmeyeceğimizi vurgulamıştık.

Doğru neyse sonuna kadar peşinden gideceğimizi el aleme deklare etmiştik.

Kınalı kuzum ile bunları diye diye bu günlere geldik.

Ha şunu da hemen belirteyim: Bizlerin de hataları olabilir, zaman zaman bizlere de eksik veya yanlış bilgiler gelebilir.

Bundan dolayı karşı tarafları da kırmış, üzmüş olabiliriz.

Ama şu unutulmamalı ki, kınalı kuzum ile biz her daim devletimizin yanında olmuşuz.

Önce vatan, bayrak, toprak demişiz.

Sonrasında Atatürk ilke ve inkılaplarıyla yol haritamızı çizmişizdir.

Kısacası devletimizin bir kuruşunu heba edenlerle...

Kısacası devletimizi zarara uğratanlarla...

Kısacası garip gurebanın hakkını yiyenlerle her yerde, her zaman işimiz ve mücadelemiz olacaktır.

Bu yoldan da hiç kimse bizleri vazgeçiremeyecektir.

Neyse gelelim kınalı kuzuma gelen açıklamaya.

Hoş geldin kınalı güzel kuzum.

-Hoş gördük üstadım.

Güzel kuzum, yıllar sonra adına imzasız bir açıklama mı diyelim yoksa tekzip mi, bir yazı aldın, konuyla ilgili ne diyorsun?

-Üstadım, açıklamayı yayımladık, sen de okumuşsundur, KTÜ’den yani Rektör Çuvalcı Bey’den gelen açıklama

biraz ağır olacak ama bana göre hiçbir şey ifade etmiyor. Yapılan açıklamada kullanılan ifadeler yazdığımız yazılara karşılık değil.

Nasıl yani kınalı kuzum, adamlar açıklama gönderdi ya...

-Üstadım, açıklama gönderdiler de, açıklamada yazılanlar bizim yazdıklarıma cevap değil ki, adı üstünde açıklama, işte bakın yazılanlara açıklamamızı yaptık diyorlardır.

Ben de söylediklerine katılıyorum kınalı kuzum, sen asansörün çalışmadığından bahsetmişsin.

-Evet üstadım, onların cevabı ise kanunlara uygun yapılmış diyorlar. Yav biz ne dedik şartnameye uymadığı için asansörün kabulü yapılamıyor. O zaman o yangın asansörü neden çalışmaz öyle ya. İftiraymış sevsinler sizlerin iftiralarını, asıl iftira sizler atıyorsunuz.

Asansör hikayesini KTÜ’de bilmeyen mi var. Ayıp ya. Göz göre göre insanlara yalan yanlış bilgiler veriliyor.

Kınalı kuzum, sakin ol, KTÜ de bizim bir ilim ve bilim yuvamız, Trabzon’un Trabzonspor’la birlikte markasıdır. Bu üniversitenin Trabzon’un marka değerine önemli katkısı vardır.

-Üstadım, orada sıkıntımız yok, biz de KTÜ’de yapılan yanlışlara, eksikliklere dikkat çekiyoruz, ne yani yazmayalım mı bunları, ne yani hiçbir şey yapmayalım mı, hadi buradan söz veriyorum, güzel bir şey yapsınlar, o yapılan güzel şeyleri 40 gün 40 gece yazma sözü veriyorum.

Güzel kuzum, haklısın ama adamlar cevap vermiş, cevabını kullanmak zorundayız.

-Üstadım, kullanıyoruz ya, yine versinler yine kullanırız. Kullandıkları üslup yanlış, ben kullanılan üslubu Rektör Çu-valcı Bey’e hiç mi hiç yakıştıramadım.

Kınalı kuzum boş ver, hani derler ya altını çamura atsan altın yine altındır diye, sen benim vazgeçilmez kınalı kuzumsun, senin için ne söylerse söylesinler hiç umurumda değildir ve senden asla vazgeçmem.

-Üstadım, duygulandırdın beni sağ ol, jeneratör ihalesinden dem vurmuşlar. Acaba jeneratör ihalesi yazdıkları gibi mi olmuş? Benim ulaştığım bilgiler tamamen açıklamada yazılanların aksine, herhalde bana yanlış bilgi vermemişlerdir.

Kınalı kuzum, yapacak bir şey yok, adamların cevap hakkı var, onu kullandılar.

-Üstadım, yıkım işinde kabloların çalınmadığı yazılmış, vay anasını be! 

Okuyunca kuzu dilimi yutacaktım. Karadeniz Teknik Üniversitesi Vakfı’na paranın yatırılmadığı söylenmiş, peki o zaman o para nereye yatırılmış, hangi hesaptadır? Bunu da sormak bizim hakkımız değil midir?

Sor kınalı kuzum, nasılsa sorduklarına cevap veren bir merci var.

-Üstadım, restleşmenin olmadığı kamu kurumlarındaki işleyişten bihaber olduğum yazıldı. Adama gülerler, bütün üniversite biliyor restleşmenin olduğunu, hatta davanın açıldığını, ne yapacaklar üstadım, mecburen böyle cevap verecekler, var mıdır başka bir cevap hakları?

Kınalı kuzum ne bileyim, benim de aklım karıştı, sen gece yatıp sabah uyanıp herhalde rüyanda gördüklerini bizlere anlatmamışsındır.

-Üstadım, ateş olmayan yerden duman çıkmaz derler, az sabredin, yeni ne bilgiler var elimde, ama her zaman dediğimiz gibi okuyucularımız bizi takip etmekten vazgeçmesinler, hele de KTÜ yönetimi takip etsin yazacaklarımı. Üstadım bir de şu var: Rektör Çuvalcı Bey ve ekibi gözden kaçırıyorlar, “İki kişinin bildiği sır kalmazmış.” KTÜ’de de yaşananlardan herhalde yaşananların hahalinde olanların haberi vardır, orada o sır kalır mı?

Kınalı kuzum bunu da doğru diyorsun.

-Üstadım, magazin gazeteciliği yaptığımıza vurgu yapılmış böyle yaptığımız gazetecilikte kimseyi töhmet ve karalama altında bırakmamızı kabul etmiyorlarmış.

Onlara göre magazin gazeteciliği yapıyor olabiliriz, ama kazın ayağının öyle olmadığını kamuoyu çok iyi biliyor. Ya KTÜ’de çalışan personel kimin ne olduğunu, kimin ne yaptığını öyle zannediyorum ki bizlerden iyi biliyor.

Güzel kuzum keselim he...

-Üstadım, yüzeysel gittik, olsun, keselim de son bir şey daha diyeyim: Merak ediyorum Rektör Bey kendi cebinden KTÜ’ye ne gibi bir yatırım yapmıştır?

Kınalı kuzum, bu da nereden çıktı?

-Üstadım, Rektör Çuvalcı Bey açıklamasında diyor ya, sahil tesislerinin konaklama odalarının tur firmaları üzerinden pazarlandığını. Yav kardeşim yav benim iş insanlarım baksanıza KTÜ devletin parasıyla yapılan konaklama tesislerini sizlerin yaptığı otellerle rekabet ettiriyor. Bunu ben demiyorum, Rektör Bey diyor. Kendisine şunu sormak gerek: Sen devletin cebinden yapılan konaklama tesislerini özel sektörle rekabet ettiriyorsun, peki otel ve turizm için milyonlarca yatırım yapan iş insanların günahı neydi? İşte yazın otellerin doluluk oranları ortada. Neredeyse çoğu yüzde elli yüzde altmış ile çalıştılar. Adamlar sezonu zor kurtardılar, hal böyle olmasına rağmen KTÜ rektörünün yaptığı açıklamaya ben sadece şöyle yorum yapabilirim. “Buyurun cenaze namazına!”

Güzel kuzum arkası yarın yapalım.

-Üstadım öyle yapalım hadeyin bana eyvallah!