Temellerinde emekleri ve alın terleri bulunmayan devlet malını "özelleştirme" adı altında, "Paranın dini, milliyeti olmaz" diyerek yerli-yabancı demeden, satıp savuranların, yabancı sermayeye kucak açanların, bankaları, borsaları, şirketleri satanların; şimdilerde "paralel" yaftası yapıştırdıkları bankalara, işletmelere, şirketlere vahşi bir avcı gibi saldırıp durduklarını görünce, inanın ne diyeceğimizi şaşırıyoruz. Ama yine de, "Hani paranın dini, milliyeti yoktu" diye sormadan da edemiyoruz.

ENİS YILDIRIM, FAİLİ FİRAR OLMAZ...

Daha çok asayiş olayları ağırlıklı olarak Günebakış ve Habertürk gazetelerinde görev yapan meslektaşımız Enis Yıldırım ile ilgili olarak Trabzon Emniyetinin, mazereti dikkate almayarak "faili firar" uygulaması yapıp, bunu bültenine koymasını ne anlamak ne de akla mantığa uygun bir gerekçe ile anlatabilmek mümkün değildir. Dahası "gereksiz" bir uygulama idi. Hele hele, emniyet teşkilatının son yıllarda çokça tartışıldığı bir süreçte bunun yapılması, abesle iştigalden başka bir şey olmamıştır. Çünkü, Enis Yıldırım, kaçak değildir, kanundan kaçacak birisi hiç değildir. Enis için söylenebilecek bir şey varsa, o da, "Söz konusu haber olduğunda, tamamen gerçeği kamuoyu ile paylaşmaktan başka bir şey aklından geçmez, kalemine de düşmez, haberine de girmez"dir.

EL ELE DEĞİL, KOL KOLA...

Ne demişti Devlet-i Aliye'de nazırlık yapanlardan biri? "Yolsuzluk yapan yanımızdan geçemez. Elinden bile tutmayız." Doğrudur! Elinden tutmakla yetinmeyeceksin; kol kola girip beraber yürüyeceksin!.. Zaten öyle de olmadı mı?

KEPÇE, BELEDİYEYE Mİ, YOKSA HURDACIYA MI?

Kentsel dönüşüm hesabına Trabzon'da hemen hemen her gün bina yıkımları oluyor. Oluyor olmasına da, belediyeye ait yıkım araçlarının (ki ben bunlara kepçe diyorum) yıktıkları binaların demirlerini çıkarmak için harcadıkları çabayı gördükçe (ki bunlar vatandaşlar tarafından da bize yazıp yetkilileri uyarmamız için iletiliyor), "Kepçecinin hurdacı ile ortaklığı mı var ki, demirleri koca makine ile saatlerce uğraşıp çıkarıyor ve onlara veriyor?" diye de kendi kendime soruyorum. Ve de bu soruyu konunun muhatabı Trabzon Büyükşehir Belediyesi'nin kucağına bırakıyorum. DÜNÜN SÜPERİ; BUGÜNÜN DARBECİSİ!.. Aynı savcıya dün; "Süper Savcı"; bugün "Darbeci"; diyen; devlet adamı sayılır mı? Manşet atan gazete; okunur mu? Ana haber bültenine koyan; televizyon izlenir mi? Radyo dinlenir mi?

YILBAŞI HARAM, KİLİSE HELÂL!..

Sen ahir ömrünü İslâm Davası'na adamış gibi bir intiba verip, eski yılın bitip, yenisinin başlayacağı geceyi de Hristiyanlık hesabına yazarak, "Yılbaşı Haram" de... Sonra da, mevcutlar dolmuş taşmış da, kiliselerde, sinagoglarda yer kalmamış gibi, İstanbul'da yeni kilise inşa edilmesine devlet izni ver. Ne denir ki? "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!"