SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Bir balıkçılık bakanlığımız bile yok!

Bir balıkçılık bakanlığımız bile yok!

14 Eylül 2013 Cumartesi - 09:23




Devletin balıkçılık politikasının olmamasını eleştiren Mutlu, "Neden bir balıkçılık bakanlığımız yok?" dedi.





RABİA UZUN Bu hafta ele alacağımız sektör, Kardeniz insanının temel geçim kaynaklarından biri olan balıkçılık… Önce dede ve sonra babadan miras meslek balıkçılığa 6 yaşında başlayan ve yaklaşık 24 yıldır kooperatifçilikle uğraşan, Doğu Karadeniz Balıkçı Kooperatifleri Birliği Başkanı Ahmet Mutlu, sektör ile ilgili sorularımızı yanıtladı. 24 kooperatifin bağlı olduğu birlik, balıkçılık sektörünün daha güçlü hale gelmesini sağlamak ve sorunlara daha kısa sürede çözüm bulmak için faaliyet gösteriyor. Şimdi Ahmet Mutlu ile yaptığımız keyifli söyleşiyle dönelim... Bölgedeki kooperatifler kredi temini, pazarlama, taşınır ve taşınmaz mallar edinmek gibi faaliyetlerde bulunuyorlar mı? Aslında bu, Türkiye’de bir sorun. Son yıllarda bazı balıkçı kooperatiflerinde pazarlamaya dönük, kendi balıklarını satmaya dönük girişimler var. Aslında normalde ana sözleşme ve tüzüklerini incelediğiniz zaman birinci ve ikinci maddenin kendi balığını pazarlamak amacıyla kooperatifçiliğin var olduğunu görürüsünüz. Yani ikinci ve üçüncü eli ortadan kaldırma, birinci elden kendi balığını pazarlama düşüncesi hasıl. Çoğu illerimizde balıkçılık küçümsenmeyecek derecede. Balıkçı kooperatifimiz yok. Üç tarafı denizlerle çevrili ve balıkçılığın yoğun olarak yapıldığı bir ülkede balıkçılık bakanlığı yok. Bu eksikliği sektör açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir avuç büyüklüğünde ülkelerin denizcilikten sorumlu bakanlığı var. 80’li yıllarda Türkiye’de Su Ürünleri Genel Müdürlüğü vardı. Trabzon’da Su Ürünleri Bölge Müdürlüğü vardı. Bugün ise bundan 1-2 yıl önce kurulan Su Ürünleri Genel Müdürlüğü var, sorumlu bakanlık var. Fakat en büyük sıkıntımız şu, balıkçı camiası olarak biz 6-7 bakanlık ile denizcilik bakanlığıymış gibi çalışıyoruz. Tek bir bakanlık olsa sorunları tek bir elden çözmüş olacağız. AB balıkçılığımızın gelişmesine karşı Gırgırla yapılan avcılıkta av derinliğinin sığ sularda 18 m.den 24 m.ye çıkarılması tepkilere neden olmuştu. Eylemler yapıldı, birçok balıkçı eli boş döndü, bir kısmı protesto etti, ava çıkmadı. Siz durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Yunanistan’da bu sınır 50 m. Şöyle bir gerçek var: Bizim sularımızın derinliği 100 m, açılsanız 1000 m derinliğe denk gelirsiniz. AB 50 m. diyor, böyle olmasını istiyor. AB istiyor ki biz balık tutmayalım, Norveç tutsun, biz size şoklanmış balık satalım. Bizim balığımız, hamsimiz varken neden Norveç’in kolyoz balığını yiyelim? Bir de şunu anlamıyorlar: Bu ağların derinliği 80-90 kulaç. 90 kulaç derinlikteki bir ağ 5-10 metreye sarılmaz, sistem çalışmaz. Gidelim 1000 m açıkta ağ atalım. Balık olmayacak denize niye ağ atıyoruz? Önemli bir nokta da şu: Balığın bir göç dönemi var. Bu dönemde de balık belli bir sudan gitme özelliği var. Bizi çektiler 30m -50m metreye, balık 15 metreden göçünü tamamlıyor, ben balığı avlayamıyorum, sadece bakıyorum. Ne anlamı kaldı o zaman balıkçılığımın? Neymiş, AB öyle istiyormuş! Baskıyla, zorla 30 m.ye indirdiler, 24 m.de kanaat kıldılar. Yazık! Fazla balık denize dökülüyor Avlanan balık çeşidi çok fazla olsa da toplam avın büyük bölümünü hamsi, palamut, mezgit, istavrit oluşturuyor bölgemizde. Hazin bir gerçek var ki günde avlanan balığın bir kısmı ihraç edilemediği, değerlendirilemediği için denize dökülmesi. Hala geçerli mi bu durum? Eskiden dökülürdü, bunu inkar edemem. Şu anda öyle bir durum yok. İşleme tesislerimiz var ve bu balıklar bu tesislerde işleniyorlar. Eskiden bizde donmuş balık kültürü yoktu. Avrupa’nın her yerinde donmuş balık kültürü var. Belki de dünyada taze balık tüketen tel millet biziz. Biz dolabımızdaki bir günlük balığı bile yemiyoruz bayat diye. Eskiden imkan yoktu, ama şimdi tesisler sayesinde denize balık dökülmüyor, balıklar da değerlendirilmiş oluyor. Yasaksız çözüm Mutlu, “Yasağa karşı değiliz ama yasak konulmadan araştırma yapılmalı” dedi. Son zamanlarda yapılan açıklamalarda bazı balık türlerinin tehlike altında olduğuna dair açıklamalar yapılıyor. Hatta birkaç yıl sonra bazı türlerin gelecek nesillere aktarılamadan türünün son bulacağı ifade ediliyor. Öncelikle yasaklara karşı olmadığımızı belirtmek isterim. Bir yasak konulmadan önce o yasak araştırılmalı, o konu hakkında bir çalışma yapılmalı. Veriler ortaya konulmalı. Biz balık tutamadıktan sonra balıkçılığın bir önemi yok. İnsan bastığı dalı keser mi? Bu teknede çalışan insan o balıkları zaten korumak zorunda. Çünkü balık varsa sektör var. Biz araştırmaya karşı değiliz.
Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap