SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Balkan Ülkeleri Gezi Notları

Balkan Ülkeleri Gezi Notları

30 Temmuz 2013 Salı - 09:22




Hasan Melek, birçok ülkede incelemelerde bulundu. Gezi notlarını Karadeniz okurlarıyla buluşturuyor.





Trabzon Eski Belediye Başkanı ve Türk Eğitim Vakfı Trabzon Şube Başkanı Hasan Melek, dünyanın birçok ülkesini gezerek bir dizi incelemelerde bulundu. Hasan Melek, gezi notlarını alarak gazetemiz okurlarıyla buluşturuyor. 1. GÜN AVRUPA’nın güneyinde bulunan eski Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti, eski SSCB’de Gorbaçov’un başlattığı reformların etkisinde kalarak 1991 yılında bünyesinde bulundurduğu 6 devlet; Makedonya, Bosna-Hersek, Sırbistan, Slovenya, Karadağ ve Hırvatistan ayrılarak özerkliklerini ilan etmişlerdir. Uzun yıllar bu topraklar Osmanlı İmparatorluğunun işgalinde kalmış, halen bu topraklarda birçok Müslüman yaşamakta ve tarihi bugünlere kadar da taşımış birçok güzel eser vardır. Bu tarihi dokuları yerinde görmek arzusu da televizyon dizisi olarak izlediğim "Elveda Rumeli" olmuştur. Bu arzumu yakın dostum Dr. Zeki Çakmakçı Beye söylediğimde o da İstanbul’da bir turla görüşüp bu bir haftalık geziyi gerçekleştirmiş olduk. VE NİHAYET 23 HAZİRAN 2013 PAZAR GÜNÜ... 23.06.2013 Pazar günü sabah 05:30’da Atatürk Havaalanında tura katılacak arkadaşlar toplanmaya başladı. 07:50’de kalkacak uçak için, bilet ve pasaport kontrolleri için koşuşturmaya başladık. Çünkü yurt dışına çıkan o kadar vatandaş var ki terminalin içi bir ana baba günü. Bilet gişesinde 16 memur için yer var fakat 4 memur çalışıyor, kuyruk uzayıp gidiyor. Buradan çıkıyoruz pasaport kuyruğuna, o da aynı şekilde. Bu işlemleri iki saatte ancak yapabildik ve son dakikada uçağa yetişebildik. Onun için seyahatlerin bu tarafını hiç sevmiyorum. Nihayet uçağımız 1,5 saatlik bir uçuştan sonra Makedonya’nın başkenti Üsküp’e varıyoruz. Makedonya’nın nüfusu 2 milyon, başkent Üsküp’ün nüfusu ise 507 bindir. Makedonya 1371’den 1913 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğunun idaresinde kalmış, bu bakımdan sanat değeri yüksek birçok mimari eseri görmek kabildir. Osmanlı İmparatorluğu halkın sosyal ve kültürel ihtiyaçları için sivil ve askeri okullar ve birçok müessese açarak halkın hayat ve kültür seviyesini yükseltmiştir. Şehri gezerken ecdadımızın yaptıkları bu güzel eserleri görmek bizlere mutluluk vermiştir. Türk devleti buradaki tarihi binaların onarımları için Türkiye’deki TOKİ’ye benzer bir kuruluş olan TİKA’yı burada kurmuştur. Ecdatlarımızın yaptıkları bu güzel binalar onarılarak geçmişi bugünlere taşımaktadır. Emeği geçenlere şükranlarımı sunarım. Üsküp çok güzel, doğası çok güzel, yeşil çok güzel korunmuş, yapılaşma güzel. Türk iş adamları burada da birçok konuda iş yapmaktadırlar. Üsküp Havaalanını TAV yapmış ve işletmesini de o yapıyor. KOǒun RAM STORY alışveriş merkezleri de birçok yerde faaliyet göstermektedir. Makedonya’da eğitim liseye kadar mecburi. Makedonya’da 1 devlet üniversitesi, 4 tane de özel üniversite var. İşsizlik oranı bayağı yüksek. % 16 resmi olan, gerçek bunun çok üstündeymiş. Üsküp, Yahya Kemal Beyatlı’nın da doğduğu şehir. Şehrin taş sokaklarından geçerek Davutpaşa Külliyesi, Mustafa Paşa Camii, Yahya Paşa Camii, Çifte Hamam, Suluhan, Kurşunluhan ve 16. yüzyıldan kalma 2. Sultan Murat tarafından başlatılan, Fatih Sultan Mehmet tarafından bitirilmiş Vardar nehri üzerindeki taş köprüden geçerek gezimizi sürdürüyoruz. Üsküp Meydanı’nda Büyük İskender’in bir heykeli var. Bunun yanında daha birçok heykel de mevcut, bunların arasında dünyaca ünlü iyilik meleği Rahibe Teresa’nın anıtı da var. Üsküp, görülmeye değer, tarih kokan, yeni yeni atılımlar yapan şirin bir kent. Üsküp gezimizi bitirerek ikinci gün yine Kalkandelen, Manastır, Resne ve Ohrid’i gezeceğiz. Sabah saat 08:00’da otobüsümüz hareket ederek Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapılmış şirin bir yerleşim yeri olan Kalkandelen’i ziyaret edeceğiz. Bir rivayete göre Kalkandelen’de zamanında çok zengin demir madeni varmış ve bundan elde ettikleri demirleri oklarının uçlarına taktıklarında kalkanları delermiş, onun için burasının adı da Kalkandelen kalmış. Başka bir özelliği de Bektaşi merkezi Harabati Baba Tekkesi ve cephe mimarisi çok farklı olan Ulu Cami’yi, Makedonya’nın tarih ve kültür cenneti olan Manastır’da Atatürk’ün mezun olduğu idadiyi (askeri liseyi) ve Atatürk Müzesi’ni gezeceğiz. Hakikaten buralarda Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılmış o kadar güzel eser var ki... Evvela Bektaşi merkezi olan Harabati Baba Tekkesi’ni geziyoruz. 7 – 8 dönümlük bir arazi içindeki tekkeye görkemli bir kapı içinden giriyoruz. İçeride kapalı açık bahçe içinde binalar var. Gelen gruplara bahçe ortasında etrafı açık bir mekanda bir Bektaşi yetkilisi tarafından Bektaşilik doğuşu ve bugünlere gelişi hakkında bilgi veriliyor. Bu kısa bilgileri aldıktan sonra ayrı yerde oturan Bektaşi dervişini ziyaret ediyoruz. Bunlar güzel Türkçe konuşuyorlar. Derviş efendi kendine has kıyafetiyle sorulan soruları cevaplandırmaya çalışıyor. Derviş efendi Türkiye’ye yabancı değil, Türkiye de birçok dostu var. Bu binaların ve çevrenin bakımı için, gelen gruplar bunlara bir para ödüyor. Çünkü biz giriş için bir ücret ödemedik. Bu ziyaretimizi de bitirdikten sonra dış cephesi çok farklı bir görüntü veren Alaca Camisi’ni geziyoruz. Burada Osmanlılar zamanında yapılmış çok güzel camiler ve eserler var. Yeni Camii, İshak Çelebi Camii ve Osmanlı Bedestanı gibi tarihi güzellikleri bu günlere taşıyan eserlerden bazıları. Manastır’da Osmanlı döneminden kalma tarihi dokuları bugünlere taşıyan o kadar çok eser var ki daha önce de söylediğim gibi onarıma muhtaç olan binaların restorasyonları Tük hükümeti tarafından yapılmaktadır. Şimdi de Manastır’da Atatürk’ün mezun olduğu askeri liseyi gezeceğiz. Müzeye bir ücret mukabilinde giriliyor. Bina büyük bir bina. Şimdilik bir kısmında balmumundan yapılmış ve o zamanki kıyafetiyle birkaç büstü ve ayrıca başka bir vitrinde de o zamanki kıyafeti teşhir ediliyor. Binanın başka bir bölümünde geniş bir Atatürk Müzesi için de çalışmalar sürdürülüyormuş. Burada balmumundan yapılmış okul dönemi ve bazı çalışma arkadaşları da olacakmış. Grup olarak atayı büyük bir huşuyla saygıyla izlerken, müzeden verdikleri bir mektubu guruptan bir genç kızımız okumaya başladı. Bu mektup Atatürk’ü seven ve bir türlü bu sevginin karşılığını göremeyen Rum Sevgili Eleni Karinte’ye aitti. Eleni’nin mektubu şöyle: "Çok seneler geçti, ben halen her gün içerisinde senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla ve kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şey konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu kopar ve kendine sor: İnanabiliyor mu ki, Manastırlı bir Eleni Karinte, bir günlük tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır? Ve, benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum! Fakat, balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum! Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağladım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı. Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi sordu. Ben de kendisine: ‘Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum’ dedim. Ve artık kendisini görmedim. Babam beni hiçbir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim. Tüm ömür bir gün içerisinde! Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, senin Eleni Karinte."
Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap