Reislerimiz “Vira bismillah” diyerek tekneleri suya saldılar. Salmasına da “Tekneyi saldım suya, balıkları Allah koruya”. Neden derseniz, bunun adına “balık mevsimi değil katliam mevsimi başladı” denir. Şimdi bakacağız manavların, seyyar satıcıların kasalarına, kenara gelen teknelerin katliam gibi mezgit ve barbunya yavrularını nasıl katlettiklerini hep beraber seyredeceğiz. Üç beş aç gözlü reisin ve tekne sahibinin ihtikârane avlanıp piyasaya sürdükleri balıkları hep birlikte seyredeceğiz. Bakın işte Dakka bir gol bir! Bunların hiç normal yasal ölçülere tutar bir halleri var mı?

Mezgitler bundan geri mi? Bundan önceki yazılarımda yazmıştım. Bunlar vallahi PKK’lılardan daha tehlikeli. Gelecek neslin hakkını gasp ediyorlar, denizlerimizin altını çöle çeviriyorlar. Satılamayan küçücük balıkları da gidip derelere ve denizlere döküyorlar. Resmen Karadeniz’imizi katlediyorlar. İşte Doğu Karadeniz’in hükümette dört bakanı var. İçişleri Bakanımız Süleyman SOYLU (esas ilgilenmesi gereken hemşehrimiz), Giresunlu Başbakan Yardımcımız Nurettin CANİKLİ, Ordulu Numan KURTULMUŞ, Trabzonlu Enerji Bakanı Berat ALBAYRAK. Bunlar hep bu Doğu Karadeniz’in çocukları. Şimdi sizlere sesleniyorum sayın bakanlarımız; Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun ve Rize AKP milletvekili arkadaşlar. Sayın CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, bu konuya cesaretle el atın. Gelecek nesil size dua etsin. Tarım il müdürlükleri, su ürünleri müdürlükleri, sahil muhafaza ekipleri bu günaha hep ortaksınız. Geçen yıllar hep pas geçtiniz, bari bu yıl işi sıkı tutun ne olur!

Fazla değil daha on yıl öncesinde mezgit balığının boyutlarını  sizler de iyi hatırlarsınızen ufağının boyu 30 cm idi. Dört veya beş mezgit balığı bir kg gelirdi. Mezgiti özellikle Samsun ve Ordu kumsallarını tarayan troller ve yakın sahilleri seksen kulaç derinliğindeki hamsi ağları ile saran gırgırcılar tüketti, katlettiler. Artık oltalarla, saçmalarla ve dip ağları ile 25-26 mm’lik ağlarla avlanabilen mezgit balığı kalmadı denizlerimizde. Dip ağları dahi güya yasak olmasına rağmen Bir veya iki mm’lik misina ağlarına döndü. Oysa normal mezgit dip ağları 25-26 mm göz genişliği ve 3  numara tel kalınlığındaki ağlarla avlanırdı. Hani bu balıklar ne oldu? İşte bu açgözlü gırgır ve trol sahipleri balıkları katletti. Akdeniz’de nesli tehlikeye giren ORFOZ ve LAHOZ balıklarının avlanması dört yıl süre ile yasaklandı değil mi? İşte Karadeniz’de de bırakın dört yılı iki yıl mezgit yasağı  getirilsin, bakın o eski şalak, ada ve Giresun ve Yomra mezgitleri hemen nasıl piyasaya çıkacak. Üstelik mezgit balığının bir özelliği de yılın dört mevsiminde havyar dökebilmesidir.Yani kolay üreyen bir balık. Fakat bu hunharca avlanmaya dahi dayanamıyor zavallı hayvan! Peki sadece mezgit mi? Sadece mezgit ve barbun mu? Bakın kraçaların boyuna, kafalarını, kuyruklarını atın geriye sadece kılçıkları kalıyor. Hani bizim o iri istavritler? Diğer Karadeniz ülkelerinde var fakat bizim kıyılarımızda bitti değil mi?