SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > ANA, VATAN

ANA, VATAN

11 Eylül 2015 Cuma - 09:38








ANA, VATAN

Dağlarımız yoruldu, düşmanlığa siper olmaktan. Toprak üzgün, gencecik fidanların üzerine kapanmaktan... Bir dağın eteğinde, bir merminin ucunda bitiveriyor gelecekler. O geleceğin içinde onu bekleyenlerin özlemleri, umutları... İki yüreğimiz var; biri kanıyor, diğeri sabretmekte. Atılan her kurşun, evlatlardan önce analara gelmekte; düşen her baş, anaların göğsünde... Gönlü çorak, iktidar hırsı yüreğini kaplamış insanlar yüzünden, Anadolu’nun yorgun anaları, şimdi bir kez daha büyük bir imtihandan geçmekte. Bir kez daha ekmek değil, toprağı vatan etmek derdinde... Anaların yüreklerine evlat acısı kadar derin, bir kez daha memleket endişesi yüklenmekte. Vurulup tertemiz alnından toprağa düştükçe evlatları, asılıyorlar yazmalarının ucuna, gözyaşları taştıkça göz bebeklerinden... Asılıyorlar memleket sevdalarına, mukaddeslerine, vatanına, namusuna kurban verdiği yavrusunu armağan sayarak teselli olmakta... Bu memleketin kadınları, Kara Fatma’yla tanışmamıştırlar; ama düşmanla savaşmanın Kara Fatma olmak olduğunu bilirler. Vatan olmanın da, ölmekle eş olduğunu... Bunun yanında, düşmanlıkları yaşatmanın yarınlarda başka acılar getireceğini, umudun ancak ve ancak ‘sevgiyle ve muhabbetle’ yeşereceğini de bilirler.

Bu memleketin kadınları gelenek ve değerlerimizin taşıyıcıları olarak, Anadolu sadeliğinde ve gösterişten uzak yaşayan, acılarını göstere göstere çekmekten imtina edip gözlerinin yaşını sessizce yaşmağının ucuna silen kadınlardır. O kadınlar, mutluluklarını bir dudak tebessümü ile sınırlayabilen ölçü ve terbiyeye sahiptirler. Onların evlatları da bunu bilir. Bu yüzden, ne isteyip istemediklerini, ne hissettiklerini anlamak için analarının gözlerine bakmaları yeterlidir. Anaların gözlerinde bir damla yaş varsa eğer, silkinip ana yüreğindeki o iç mesajı almaya çalışır evlatlar. Ana ile evladın arasında gelişen ve gözlerle kurulan bu gönül bağını bilmeyen, yaşamayan var mıdır? Bu edep, bu terbiye hangi mevki ve makamda olursanız olun, sizin davranışlarınızdadır, dışarıya yansır. Analarının gözlerine bakmayı bile beceremeyenlerin “analar ağlamasın” diyerek çıktıkları siyaset yolculuğunun ne kadar samimiyetsiz olduğunu, “ağlayan analardan” varın siz anlayın artık. Başbakanın her fırsatta ağlamasının da bir tarifi yok elbette. Anaların, eşlerin, yetimlerin sessizce ağladığı bir ortamda ulu orta ağlamak yakışmıyor. Hem de hiç. Eğer yap(ama)dıklarına ağlıyorlarsa ve ülkemize yaşattıklarının günahını çıkarıyorlarsa, onu da bilelim. İşte o zaman ağlasınlar, hem de ağlayabildikleri kadar...

Ne olursa olsun, bu yaşadıklarımız sabrımız açısından bir imtihan. Bu imtihanda kaybolma riskimiz de var, var oluşun destanını yeniden yazmak da. Birliğin bir milleti nasıl zafere ulaştırdığını geçmiş zamanlarda en iyi şekilde gösteren Türk Milleti, yine büyüklüğünü ve birliğini göstermek durumunda. Gerçek şu ki yönümüzü tayin etmesi için teslim olduğumuz Batı, bizi çıkmaz sokağa sürüklemiştir. Önce kavga nedenlerimizi böldüler. Sonra vatan kimliğimizin adreslerini… Ve en tehlikelisi, anaların bölünmesiydi. Anaların ağıtlarının, ağlama nedenlerinin bölünmesiydi. Bu toprağın ekmeğini yemiş, yağmuruna dua etmiş, tanrı misafiri geleneğinden gelmiş, aynı duaya amin demiş olan analarımız bölünür mü sizce?! O zaman evlatlara şimdi, analarının gözlerinin ta içine bakmak, orada ki Vatan’ı okumak düşer.

 


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap