Araştırmacılar bir su ve gliserin karışımı kullanarak, bir mankenin ağzından ve burnundan çıkan öksürük ve hapşırığı canlandırıyor. Canlandırma iki farklı koşul altında gerçekleştiriliyor. Bunlardan birinde manken bir yüz siperi takarken, diğerinde ise nefes verme valfi bulunan bir maske takıyor ve her birinin su damlacıklarının yayılımını durdurmada ne kadar etkili olduğu inceleniyor. Yüz siperinin takıldığı deneyde, su damlacıklarının siperin ön tarafından kaçtığı görülüyor.

ODANIN İÇERİSİNDE DAĞILABİLİYOR 

Çalışmanın yazarlarından biri ve Florida Atlantik Üniversitesi’nde profesör olan Siddhartha Verma şöyle söylüyor:

 “Daha büyük olan su damlacıkları durduruluyor fakat daha küçük su damlacıkları, hava akışlarını çok iyi takip ediyor. Bu yüzden, aslında siperin ön kısmı etrafından çok kolayca akabiliyorlar ve ardından ortama yayılıyorlar. Buradan, havalandırma akımının nasıl göründüğüne ve diğer pek çok etmene bağlı olarak; odanın içerisinde dağılabiliyorlar.”

2014 yılında yapılan ve Journal of Occupational and Environmental Hygiene bülteninde yayımlanan bir çalışmanın yazarları, bu yazın başlarında yüz siperlerinin solunum koruması yerine kullanılamayacağını söylemişlerdi. Nefes verme valfi bulunan bir maske test edildiğinde ise, giyen kişiyi koruduğu fakat yüz siperlerine benzer şekilde; başkalarını korumadığını gösterilmiş.