Kadınlarımızın önemli toplumsal olaylarda hakkı tam olarak teslim edilmez. Mutlaka kıyısından köşesinden değişik söylemler eklenir, çıkarılır, olay farklı boyuta taşınır. Bir taraftan İslam dinimizin yüceliği ve güzelliğiyle ''Cennet anaların ayakları altındadır'' derken, diğer taraftan maalesef kadınları en çok hırpalayan toplumlardan biriyiz.

15 Temmuz darbe girişiminde 'bizim kadınlarımız' tarih yazdı. Cesur kadınlarımız erkeklerle birlikte sokaklarda, köprüde, meydanlarda darbecilere kafa tuttu, tankların üstüne yürüdü, önüne yattı, evlerin balkonlarından F16'lara süpürge salladı, taş attı, direndi. Çünkü bir darbenin, bir işgalin kendisi için ne anlama geldiğini biliyordu...Yaralananlar, sakat kalanlar, ölenler oldu. Allah rahmet eylesin. Vatan için şehit oldular, “Vatan sağ olsun” dediler, hepsine minnettarız. Bu ülkenin kuruluşunda, bu toprakların vatan olmasında, kurtuluşunda, tüm destansı savaşlarımızda mücadeleci Türk kadını vardır. 

Tüm Türkiye'de kadınlarımız o gece ''Kurtuluş mücadelesi'' ruhuyla sokaklara döküldük. Cumhurbaşkanımıza, devletimize, milletimize, vatanımıza, bayrağımıza sahip çıkmak için bayraklarımızı alıp, akın akın meydanlara koştuk. O meydanlarda her kesimden, her görüşten, her düşünceden, her partiden genç-yaşlı, kadınlarımız, kızlarımız vardı. Hepsi bir olmuş, tek yürek olmuş aynı heyecan ve öfkeyle “Darbeye hayır, darbeye karşıyız” diye  haykırdılar. Bu ülkenin % 50 seçmeni olarak Milli iradelerine sahip çıktılar. Her ne kadar akşamları Demokrasi mitinglerine konuşmacı olarak katılan misafir yazarlarımızdan bazıları; miting alanını iyi izlemeden, oradaki insanları iyi gözlemlemeden, tek taraflı anlattıkları hikayelerle kadınlarımızı ayrıştırıcı örnekler verseler de, kadınlarımız bunlara aldırış bile etmeden bayrak salladılar. Vatan için gece gündüz demeden eşleriyle, çocuklarıyla, aileleriyle, arkadaşlarıyla, kardeşleriyle birlikte bir ay cesaretle, pes etmeden ''Demokrasi Nöbeti'' tuttular.  

Yenikapı ruhunun oluşmasında her kesimden kadınlarımızın çok büyük katkısı ve emeği vardır. 7 Ağustos Pazar günü Yenikapı Mitingi, Türk tarihinin en önemli günlerindendi... Tüm Dünya’ya Türk’ün gücünü gösteren bir gövde gösterisiydi. Yıllardır özlemini çektiğimiz ''Ulusal birliktelik'' taçlandı. Birlik beraberlik içinde milletçe demokrasimize ve şehitlerimize sahip çıktık. Yenikapı ile aynı anda 81 ilden Türk halkı Dünya’ya; “Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet” mesajı verirken, yine kadınlarımız ön saflardaydı. Son haftalarda Türkiye'de yaşanan bazı olaylarla tartışmalar yaratılıp, “Yenikapı ruhu” yok edilmeye çalışılıyor. Bir süredir seyreden olayların çoğu şiddet ve maalesef yine kadınlara yönelik. Birkaç kendini bilmezin yaptığı psikolojik ve çirkin hareketlerden dolayı toplum gerilmesin, tartışmalar bitsin. Ama her an, her kesimden insana böyle saçma, sudan sebeplerle kişisel özgürlüklere yönelik saldırı ve darp olayları olabilir. Bu tarz suçlara yönelik cezalar artırılmalı, daha caydırıcı tedbirler alınmalı. Tüm siyasiler ve halkımız, bunlara karşı milletçe uyanık olmalıyız. Yakalanan birlik, beraberlik tüm dünyayı rahatsız ediyor. Zaten istenilen bu ülkedeki birlik beraberliği yok edip, kaos oluşturup, sen-ben kavgasıyla iç karışıklık yaratmak.

Ayrıca herkes toplumsal kurallar çerçevesinde nasıl isterse öyle giyinir, öyle yaşar... Toplumun çoğunluğunun böyle bir problemi yok. Kadınların zaten böyle bir problemi hiç yok, düşün artık kadınların yakasından. Sıkıntı provokasyona gelen karmaşık düşüncelerde... Ama bunlar kendilerine veya yakınlarına böyle saldırılar yapıldığında ne hissederler? Önce onu düşünmeli. Biz hiç kimseye ne sebeple olursa olsun saldırı yapılmasını istemeyiz, tepkimizi koyarız. ''Kadının kadınla uğraşması kıskançlıktan, erkeğin kadınla uğraşması acizliktendir.'' Bir toplumda her türlü toplumsal tartışmanın kadın üzerinden yapılması hiç hoş değil. Kadınlar anneleriniz, eşleriniz, kardeşleriniz, en önemlisi önce insan!        

Bu konuda yazacak çok şey var ama tüm insanlar için ünlü şair Can Yücel'in şu dizeleriyle bitireceğim: ''Kendine bak kendine! Özüne, sözüne, benliğine. İlgilenme kimseyle, kim ne yemiş, ne giymiş, bundan sana ne?”