CHP Genel Başkanı, Aile bakanına “Başkalarının önüne yatıyor” deyince olay oldu. Genel Başkan geri adım atmadı, “Zamanında İçişleri Bakanı da Sarraf’ı Korumak için önüne yatmıştı” diyerek kendini savundu. “Muammer Güler ne dediyse aynı cümleleri kullandım” dedi.

Diğer tarafta “Çocuk istismarı” olaylarına bir türlü engel olamayan ve adı geçen vakıflarla organik ilişkisi olan Bakan Sema Ramazanoğlu da özür gelsin diye ısrar etti. Tüm bunlar olurken Güneydoğu’da savaş devam ediyor. Ülkenin doğusunda çatışma değil ne yazık ki iç savaş var. Türkiye, Ortadoğu projesinin önemli bir parçası olarak karıştırılmaya devam ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika gezisini tamamladı, kendisini orada karşılayan üst düzey bir Amerikalı olmayınca çareyi Mevlüt Çavuşoğlu’nda buldular. Şimdi her şey tersine dönerken büyük bir kampanya var.

Yeni Anayasa! Amaç federasyon ilan edip Kürtlere özerklik vermek diyen de var, Erdoğan Amerikan tipi devlet başkanı olsun diyen de. Amaç ne olursa olsun sorun mevcut Anayasa’da değil. Çünkü Erdoğan’ın bu Anayasa ile isteyip de yapamadığı bir şey zaten yok. Anayasa neden değişmek isteniyor? Ya da yeni Anayasa’nın içinde ne olacak bilen yok. Haydi, Anayasa yapalım diyen Trabzonlu akil adamların çoğu hukukçu bile değil! “Neden yeni bir yasa?” diye sorunca çünkü eskidi, çünkü yasakçı çünkü işe yaramaz deniyor. Tek tek cevap vereyim!

*

Avrupa’nın en medeni ülkesi Fransa’da Anayasa 4 Ekim 1958 tarihinde hazırlanmıştır. Bizimkisi de 18 Ekim 1982 tarihinde. Yani bizimkisi daha eski. Mesele yenilik de değil uygulamada!

*

Dünyanın en modern ülkesi Avusturya da Cumhuriyet, kırbaç cezası olan İran da Cumhuriyet! Yani yasaklı olmak Anayasa’da isimde değil kafalarda!

*

 İşe yaramaz denilen Türkiye Anayasası 1982’den beri kullanılıyor. Bizden daha ileri dediğimiz İngiltere’de ise yazılı bir Anayasa olmadığını kaç kişi biliyor?! Evet, İngiltere’de yazılı hukuk değil mahkeme içtihatları ve teamüller esastır. Yani mesele Anayasa sahibi olmak da değil mesele sistemde!

Bir örnek daha vereyim: İngiltere’de donanma “Kraliçenin donanması” olarak anılır. “Her Majesty’s naval” denilir. Ama bugüne kadar 800 yıl boyunca hiçbir İngiliz hanedanı tutup da devletin gemisini kendi gemimdir deyip satmaya kalkmamıştır. Türkiye’de ise her bakan her dönemde bal tutan parmağını yalar deyip bir şeyleri satmıştır.Mesele yeni Anayasa değil, mesele rant meselesi. Bize yeni Anayasa değil çocuklarımızı korumak için yeni bir aile bakanı lazım. Sevgi ve saygıyla....