Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bir dizi ziyaret için Bursa'ya geldi. İlk olarak Bursa Valiliği'ni ziyaret eden Koca'ya; Vali Yakup Canbolat, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, AK Parti Bursa milletvekilleri Osman Mesten, Mustafa Esgin ve İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz eşlik etti. Valilik'teki toplantının ardından kameraların karşısına geçen Bakan Koca, Bursa'nın en hızlı büyüyen iller arasında olduğunu söyledi. Koca, "Bursa aynı zamanda Güney Marmara bölgemizin sağlık sunum merkezi olarak konumlanmış durumdadır. Buna paralel olarak da sağlık alanındaki ihtiyaçlar artıyor. 3 yıl önce hizmete giren bin 355 yataklı Şehir Hastanesi kapasite artışı ve kaliteyle sağlık hizmetlerimize büyük katkı sağladı. Pandemi döneminde önemli derecece yük aldı" dedi.

'SAĞLIK PERSONELİ SAYISI 28 BİN 15'E ULAŞTI'

Bursa'da çalışan sağlık personeli ile ilgili de bilgi veren Bakan Koca "Bursa'da sağlık ordumuz bu yıl itibarıyla 6 bin 433'ü hekim ve diş hekimi olmak üzere, toplam da 28 bin 15 kişiye ulaştı. Bu sayı, 2002 yılında 2 bin 562'si hekim ve diş hekimi olmak üzere toplam 6 bin 781'di. Nitelikli insan kaynağımız 20 yılda dört kattan fazla arttı. Acil sağlık hizmetlerinde benzer bir gelişmeyi görebilirsiniz. 2002 yılında 14 olan acil istasyon sayımızı geçen ay itibarıyla 92'ye, 20 olan ambulans sayımızı ise 7 kart artış ile 145'e yükselttik" diye konuştu.

'VİRÜSÜ ZİHNİMİZDEN ÇIKARMA ZAMANI GELMİŞTİR'

Pandemide gelinen son noktayı da değerlendiren Koca, vaka ve vefat sayılarının son 1,5 yılın en düşük düzeyine gerilediğini hatırlatarak şöyle konuştu:

"Dünya gündemini 2 yıldır esir alan koronavirüs salgını hala gündemimizde olsa da artık zihnimizden çıkarma zamanı gelmiştir. Bundan sonra kişisel korucuyu tedbirler ve aşı ile korunup günlük hayatımızı sürdürmek istiyoruz. Daha güvendeyiz artık, aşımız ve ilacımız var. Vaka sayımız dün itibarıyla 3 bin 200'e kadar düşmüş durumdadır. Hastanelerimizde, yoğun bakımlarda gittikçe hastalarımız azalmakta, koronavirüs servisleri peyderpey kapanmaktadır. Bu hafta çarşamba günü toplanacak Bilim Kurulu'muzda salgında gelinen noktayı ve mevcut tedbirleri ele alacağız. Kanaatimce Bilim Kurulu'nun en önemli toplantılarından biri olacaktır."

'İNSÜLİN ÜRETİMİ BAŞLAYACAK'

Türkiye'nin koronavirüsten sonra Hepatit-A, su çiçeği ve kuduz aşısı için çağrıya çıktığını hatırlatan Koca, yakın tarihte insülin üretimine de başlanacağını söyledi. Bakan Koca, şunları kaydetti:

"Diyabet tedavisi ve koruması ile ilgili 16 çeşit insülin türü var. Bununla ilgili çağrıya çıktık. Şu an piyasada kullanılan insülinlerin yüzde 85'ini oluşturan bir çağrı oldu. Diğerlerine de Ar-Ge çalışmalarına destek veriyor olacağız. Önümüzdeki dönemde hücreden itibaren insülin üretimini yapmak istiyoruz. Türkiye'de bu altyapı var. Bunun da dışında insülin sensör ve pompası için de yakın zamanda çağrıya çıkıyoruz. Bu da son derece önemli bir gelişmedir. Bu sensör ve pompayı da yerlileştirmek ve TİP-1 diyabet için özellikle çocuklarımıza erken dönem başlatmak istiyoruz. Bunun dışında daha önce çağrıya çıktığımız üç aşımız oldu. Turkovac'tan sonra Hepatit- A, su çiçeği ve kuduz aşılarıdır. Son noktaya gelmiş durumdayız. Teknoloji transferi ile yine hücreden Türkiye'den üretilmek üzere bu aşı da üretilmiş olacak. Önümüzdeki dönem biyoteknoloji ve hıfzıssıhha olabilecek yerli yatırım haberlerini dikkatle izleyelim."

'11 BİN 500 UZMAN ÖĞRENCİ KADROSU AÇILACAK'

Tıpta Uzmanlık Sınavı'nın (TUS) ÖSYM tarafından açıklanacağını ve 11 bin 500'e yakın uzman öğrenci kadrosunun geleceğini dile getiren Koca "Tıpta Uzmanlık Sınavı, bildiğiniz gibi genelde kontenjanlar açıklandığında açıklamış oluyordu. Bu yıl Sağlık Bakanlığı kadrolarının üzerindeki adaletsiz bir durumu düzenlemek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi'mizden bir kanun geçti ve Cumhurbaşkanı'mız tarafından onaylandı. Doğrusu yasanın geçmesini bekledik. ÖSYM'ye daha önceden de bildirmiştik. Bugün ÖSYM tarafından açıklanabileceğini söylemek istiyorum. 11 bin 500'e yakın uzmanlık öğrenci kadrosu açılmış olacak" ifadelerini kullandı.

“PANDEMİDE YAVAŞ YAVAŞ SONA YAKLAŞIYORUZ”

Hastalığın ölümcüllüğü azaldığını, ülkemizde de iyiye doğru gittiğini aktaran Özlü, şöyle devam etti:

“Pandemide yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz. Sona yaklaşıyoruz deyince de bu virüsün hayatımızdan tamamen çıkacağını varsayamayız. Bu çok gerçekçi bir beklenti olmaz. Ama diğer solunum yolu enfeksiyonları gibi döngüsel, mevsimsel epidemiler yapacağı bir duruma girdiğimizi düşünüyorum.”

“ÇİN’DE VAKA SAYILARINDA ARTIŞ VAR”

Bu salgının başlangıç noktası olan Çin’de vaka sayılarında yeniden bir artış gözleniyor. Bu artışın nedenlerine değinen Prof. Dr. Özlü, şöyle devam etti:

“Vaka sayılarından değerlendirecek olursak sadece Çin’de değil birçok ülkede vaka sayılarında artış gözleniyor. Çin’deki vaka artışları diğer ülkelere nazaran daha ılımlı. Sadece Çin’in virüsü yönetme politikası farklı, sıfır vaka politikası izlendiği için hastalığın geçirilmesiyle oluşan toplumsal bağışıklık orada sağlanamadı. Aşılama çok iyi fakat inaktif aşı kullandıkları için koruyuculuğu çok kısa sürdü.

Çin’in aşırı koruyucu sıfır vaka politikasının kötü sonuçlar doğurduğunu söyleyebiliriz. Vaka sayılarına göre yorum yapmak doğru değil, ölümler ve ağır hastalara bakmak daha doğru. Türkiye’de de Avrupa’da da hayat normal seyrinde devam ediyor. Bu konuda yeni bir virüs, yeni bir salgın gibi düşünmeyi doğru bulmuyorum. Artık ağır hastalar görmüyoruz. Bu enfeksiyon sıradanlaştı artık. Belki yaz sonunda tamamen normal seyrine girmiş olacak."

MASKESİZ GÜNLER YAKIN MI?

Prof. Dr. Özlü, “Artık kısıtlamalar, kapanmalar hayatımızdan tamamen çıktı ve geri döneceğini de düşünmüyorum. Bireysel korunma tedbirleri dediğimiz maske mesafe temizlik gibi kişinin kendi duyarlılığıyla, kendini korumak için yapacağı şeyler olarak geçiyor. Bunlarda da zorlamalar ve yaptırımların hayatımızdan yavaş yavaş çıkacağını düşünüyorum” diye konuştu.

BAKAN KOCA: MASKE BAŞTA OLMAK ÜZERE ÖNEMLİ KARARLAR ALACAĞIZ

Maskesiz yaşama geçmeyi herkesin istediğini ama bunun tamamen hayatımızdan çıkacağı anlamına gelmediğini söyleyen Özlü, "Hala risk altında olan gruplar var. Aşılanmamış, 65 yaş üstü veya kronik hastalığı olanlar var. Bu kişilerde hala ölümcül seyredebiliyor. Burada en önemli şey tam doz aşılı olmak" dedi.

"MASKENİN DEVAM ETMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"

Kapalı alanlarda ve kalabalık yerlerde mutlaka maskesini taktığını anlatan Özlü, şöyle konuştu:

“Semptom gösteren kişilerin topluma çıkmadan kendisini evde izole etmesi önem arz ediyor. Bunlar şu anda üzerine yoğunlaşmamız gereken hedefler. Onun dışında hayatın normal seyrinde sıkı tedbirler gerekli olmaktan çıktı. Uzak doğuda insanlar pandemi öncesinde de nezle olduklarında maske takarlardı. Bu koşullarda maskenin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Açık havada maske takmamız hiç gerekmiyor bu konuda rahat olalım.”