Gezi direnişinin en ateşli günlerinde, yandaş medya tarafından ortaya atılan bir yalan, uzun süre tartışıldı. Güya Gezi eylemlerine katılmaya giden yarı çıplak bir grup, İstanbul Kabataş iskelesinde başörtülü bir bacıya saldırmış, taciz etmiş, hatta üzerine işemişti. Dönemin Başbakan’ı günlerce, haftalarca, aylarca "Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar" diyerek, bu uydurma senaryoyu kullanmıştı. Muhafazakar kesim, ‘başörtülü bacıya saldırıldığı’ ve ‘camide içki içildiği’ yalanlarıyla aldatılarak, Gezi direnişine katılan ya da destekleyen kesimlere karşı kışkırtılmıştı. Yalan ortaya çıktı ama yalancılar toplumdan özür dilemedi. Gezi olayları sırasında yüzlerce başı açık kadın polis şiddetine uğrar, dövülür, yerlerde sürüklenir, gazlanır, her türlü şiddete uğrarken kılı kıpırdamayan; hatta devlet terörü için talimat veren, özendiren, alkışlayan baskıcı faşizan zihniyet, ‘başı kapalı kadınlara saldırıldığı’ yalanı üzerinden ahlaksızca bir gerilimi pompalamıştı. Aslında ülkeyi yöneten kadro ve zihniyet için başörtülü ya da başı açık hiçbir kadının önemi yoktu. Başörtülü kadın, siyasal amaçlar için kullanılan malzemeden başka bir şey değildi.

ZAMAN’A OPERASYON

Geçen hafta sonu Fethullah Gülen cemaatinin en önemli yayın organı Zaman Gazetesi’ne siyasal iktidar tarafından el konuldu. Ki Zaman; AKP-Cemaat koalisyonu döneminde iktidar tarafından gerçekleştirilen siyasal içerikli operasyonlarda, kurulan kumpaslarda en önemli rolü oynayan medya organlarından biriydi. Devran dönünce, ortaklık bozulunca, Erdoğan yönetiminin en büyük düşmanı oluverdi cemaat. İktidara her türlü desteği veren cemaat medyası da, bu kez muhalefete geçti. Hatta önemli bir muhalefet odağına dönüştü. Siyasi iktidar, açılan davalar üzerinden bu kesimin bütün yayın organlarına el koydu. Böylece hem cemaate, hem de muhalif basına büyük bir darbe vurulmuş oldu.

BAŞÖRTÜLÜ BACILARA DAYAK

Zaman okurları gazetelerini savunmak için anayasal hakları olan protesto gösterisinde bulundu. Ancak polisin müdahalesi çok sert oldu. ‘başörtülü bacıların kanlı görüntüleri’ yansıdı medyaya; gazlandılar, tekmelendiler, yaralandılar. ‘’Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar’’ diyerek, gerçeğe aykırı iddiaların sözcüsü olan dönemin Başbakanı, şimdi Cumhurbaşkanıydı. Hayali bir senaryo olarak başlatılan ‘başörtülü bacılara saldırı’ yalanı, artık gerçek olmuştu. Saldıran Geziciler değil, Erdoğan ve AKP iktidarı yönetimindeki devletin kolluk güçleriydi. Şakağından kan akan başörtülü bacının görüntüsü, AKP iktidarının devlet teröründen tarihe kalan yeni bir belge oldu.