SON DAKİKA



Haber > Gündem > Umut... Akıl... Saltanat...

Umut... Akıl... Saltanat...

20 Haziran 2016 Pazartesi - 11:00








Türkiye sevdalısı olmak şartıyla hangi yönüyle bakarsak bakalım, Türkiye’nin tek umudunun MHP olduğunu görürüz. Bizzat yaşadığımız son 50 yıl bunu gösteriyor. Bugün devlet yönetimi, parti menfaatini bile şahsi saadeti için kullanmaktayken; üniversiteler, hangi millete hizmet ettiğinin şuurunda bile değiller. İsteseler de (sözde bilimsellik lafları dışında) kendilerine ciddi, Milli hedef seçemezler. Tam bir boyunduruk altındalar... Milletin imanı, inancı birilerinin reklam aracı olmuş, sadece kendi dünyalık menfaatleri için kullanılır olmuştur... Bu örnekler saymakla bitmez. Şu afişe bakın lütfen: “İstanbul’un fetih anlayışıyla Ramazan’ı yaşamak”. Tam bir istismar: Koskoca bir millete karşı çocuk muamelesi! İstanbul yeni mi fethedildi? Hani kanunla şehirlerin işgal ve kurtuluşlarını kutlamak yasaklanmıştı? İşte, 23 Haziran Trabzon Sultan Murat Şehitlerini Anma Günü. Yasak, bir şey yapamazsınız! Bir partinin Genel Başkan Başdanışmanı bir rapor hazırlıyor. 20 yıl önce yüzüne karşı tiksindiğimizi ifade ettiğimiz, hala vazgeçemediği istismar, demagoji ve kindarlık ifadeleri dolu. Eski Humeynici, yeni Müslüman-Solcu... CHP’nin umutsuz(!) durumda olduğu böylece daha iyi anlaşılmaktadır. Yani, CHP’de başın durumunu yeniden ele almaya ihtiyaç vardır.

Türkiye’de bilimde, yönetimde, eğitimde, ekonomide modernleşme anlayışı Padişah III. Ahmet ile tam üç asır önce başlamıştır. En çok modern okul açan da II. Abdülhamit’tir. O okullarda okuyanlar Türk İstiklal Savaşı’nı yapmışlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmuşlar, var olan modernleşme hareketlerini de devrimleştirmiş ve bütün millete yaymaya çalışmışlardır.

Birileri ise (bütün milletle alay edercesine) dertlerimizin çaresini doğruların dışında bir yerlerde göstermektedirler. Yerine göre Araplaşmayı, yerine göre Avrupa Birliği’ni, yerine göre ABD’yi ama her zaman Türk’ün ve Türklüğün dışında çareyi aramaktadırlar.

2016 Haziran ayındayız. 100 yıl önce 10 Haziran 1916. Mekke’de Osmanlı’ya karşı Arap isyanının başlangıç tarihi. Bırakın millete anlatmayı, adını bile unutturmaya çalışırlar.

1916 yılında Sykes-Picot Antlaşması’yla Ortadoğu paylaşılmış: Irak ve yeni kurulan Ürdün İngiltere’nin, Suriye Fransa’nın olmuştu. Bölgeye gönderilen ABD petrol mühendisleri bile hapse atılmıştı. Osmanlı ordusuna -Ermenilerin Doğu Anadolu’da yaptıkları gibi ihanet eden- Arap kabileleri memnun edilmeli idi. Osmanlı Devleti’nin Mekke’de göreve tayin ettiği Haşimi ailesinden Şerif Hüseyin’e Arap devleti vaat ettiler, onlar da isyana başladılar (Osmanlı Devleti’nin bu adama sadece iki defada verdiği 120 bin altın hiç etki etmedi). Hüseyin’in oğullarına da Irak ve yeni Ürdün devletleri hediye edildi. Daha sonra Şerif Hüseyin halife olmak istedi. Ona karşı çıkan Nejd Emiri Abdülaziz bin Suud İngilizlerin desteği ile Mekke’yi işgal etti. 1927 Cidde Antlaşması ile İngiltere Abdülaziz’i Hicaz kralı ilan etti. Yani Arabistan bir kabileye hediye edildi, adı da Suudi Arabistan oldu. 1932’de Suudi Krallığı adını aldı. Suudi ve Haşimi aileleri arasında devam eden düşmanlık ise 1958’de Irak’ta bir darbeyle Haşimi ailesinin yönetimden uzaklaştırılması sonucu sona erdi.


Soru: -Biz bunun neyini seveceğiz?

Suudi Arabistan Devleti’ni ayakta tutan üç ana unsur vardır:

1- Dünyanın en büyük petrol rezervleri,

2- Devletin İslam dinini kullanması,

3- Kraliyet ailesinin ABD ile derin ittifakı.


Türk Milleti kendine uygun bir yol ve hedef seçme iradesini göstermelidir.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap