Bağımsızlığımız söz konusu iken Atatürk’ü anlamak gerek. Ama nerede? Her halükarda Atatürkçü geçinenler, gerçekten Atatürk’ü anlayabiliyorlar mı? Maalesef hayır... “19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığım vakit, benim elimde hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız milletimin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu kuvvete ve Türk Milleti’ne dayanarak işe başladım...” “Ya istiklal ya ölüm” düsturu ile Samsun’a çıkan anlayışla, düşman çizmeleriyle kirlenen bu topraklar temizlenmiş ve bu birliktelik ruhu, tüm Dünya milletlerine ilham kaynağı olmuştu. Toplu hareket eden bir milleti istila etmek, darmadağın bir milleti istila etmek gibi kolay değildir... Vatanın bahtsız gününde yapılmakta olan kurtulma çabalarında en önemli başarı, millet fertlerinin tümünün varlık ve ruhuyla bütün kuvvetlerinin birleştirilmesidir. Bunun dışında her şey Milli birliği bozar ve sonunda ayrılma ve parçalanmaya neden olacağı kaçınılmaz olur. Buraya bir parantez açalım: Atatürkçü geçinenlerin kulakları çınlasın... Türk Milleti’nin mevcudiyetini yine Milli birlik ve beraberlikte görmüş, bu düşüncesini de şu vecize ile dile getirmişti, ”Biz esasen Milli mevcudiyetin temelini, Milli şuurda ve Milli birlikte görmekteyiz” diyen Atatürk, devletin yönetiminde ve korunmasında da aynı düşünce ile şu vecizeyi söylemiştir, ”Türk Milleti’nin idaresinde ve korunmasında Milli birlik, Milli duygu ve Milli kültür en yüksekte göz diktiğimiz idealdir...

“Milli birliğin korunması ile ilgili “Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz, Cumhuriyetimizin kaynağı Türk toplumudur. Milli Mücadele’de kişisel hırs değil, Milli ülkü, Milli benlik gerçek itici güç olmuştur.” Milli birliğin bir ögesi olan Milli irade konusunda Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” vecizesi, bize Milli iradenin önemini anlatmaya yeterlidir... Bir Millet, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe, yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü karşısında topyekün birlik olma ruhumuzu kaybetmemeliyiz... Bugün vatanımızda bir Milli kudret varsa; o cereyan, felaketlerden ders alan milletin kalp ve dimağından doğmuştur. Milli sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür, birbirinden ayrılamaz... Dün, bu ruhla, bu bilinçle, bu birliktelikle, bu topraklarda bağımsız devletimizi kurduk. Bugün de aynı şevk ve heyecanla, aynı kararlılıkla, bütünlüğümüze yönelik her türlü tehlikeyi bertaraf edecek güçteyiz. Hiç bir siyasi ya da başka çıkar hesapları bu birliktelik ruhunun önüne geçmemelidir. Ama bir kere daha “Atatürkçü geçinenlerin kulakları çınlasın” diyoruz...