Dünden bu güne süreç öylesine hızlı değişim gösterirken görünen o ki ülkemizde iki tip insan yaşıyor Tıpkı bir limon ağacındaki önceki sezonun limonları ile bu sezonun limonlarının yan yana durması gibi.

Güneşten yağmurdan soğuktan rengi değişen sarıya dönüşmüşlerle; sadece güneşi bekleyen yeşil limonların arasındaki yaşam farkını gözlemlemeye çalışırsak durum haliyle limoni oluyor Birinci vagonda olanlar.

Düzenin nimetlerine alışmış biraz daha yol almak isteyenler İkinci vagonda olanlar.

Ülkenin gidişatında, içinde bulunduğu durumda ölümcül endişeleri iliklerine kadar hissedenler Birinci vagonda olanlar.

Üzülecekleri veya birilerine anlatacakları pek fazla bir işleri olmamakla beraber; onları ne devletin uluslararası alanda yetiştirdiği akademisyenlerin ne de uluslararası Nobel ödülü kazanmış yazarların, bilim adamlarının ve sanatçıların içinde bulundukları durumlar etkilemiyor.

Birinci vagondakilerin somut hayatın gerçeklerinden yakından uzaktan hiçbir şekilde etkilendikleri görülmüyor. 23 Nisan, 29 Ekim, 19 Mayıs nedir ne değildir kim düşünmek için zaman ayırır; bu vagonda olanlar için önemli midir?

Olgunluk kavramı onlar için cevap verilmeyecek sorulardır ve önemlidir. Evlendirme programları Survivor gibi yarışma programları ve dizi filmlerin eşliğinde hayatlarından memnun görünürler. İkinci vagonda olanlar da köşelerine çekilmiş; olanlara baktıklarında

Kiminle konuşsalar, hangi televizyondan haber seyretseler, gazete okusalar ‘Bizim ülkemize ne oluyor böyle diye’ acı içinde kıvranırlar.

Ülkelerini tanımakta güçlük çekerler. Bir umut ararlar…

Yaşamlarının amacının; daha zengin olmak, daha şık giyinmek, daha güzel yemekler yemek ve daha güzel içecekler içmek, daha çok göbek atmak olmadığının farkında olup sadece seslerinin duyulmasını isterler.

Düşüncelerinin sorgulanmasını, gerçeklerin gösterilmeyen ekranlarda gösterilmesini beklerlerken İşte referandum.

Bu referandumun sonucunu belirleyecek olan ikinci vagonda olanların analizi ki; iktidara oy vermiş vatandaşların verecekleri hayır oylarının yüzdesidir. Bu da önemli bir tespittir.

Bir ağaçtaki iki meyvenin hikayesi 16 Nisan’da Türkiye sahnelerinde, kapalı gişe oynar mı oynamaz mı hep beraber bekleyip göreceğiz