Türkiye üzerinden altın ticareti yapma görüntüsü altında on milyarlarca dolarlık kara para aklandı. Başta 3 bakan olmak üzere birçok kişiye rüşvet verildi. İçinde dönemin başbakanın aile bireylerinin de yönetici olduğu vakıf ya da derneklere yüklü miktarda bağış yapıldı. Böylece devlet katında kara para aklamada ve yasadışı ticarette ortaya çıkabilecek engeller aşıldı. Çok büyük iddialar bunlar. Yazık ki hükümetin baskısı ile bu iddiaların soruşturması engellendi. İktidara sözde darbe yapıldığı öne sürülerek, birçok açık kanıt görmezden gelindi. Uluslararası düzeyde suç işlemekle suçlanan Reza Zerrab, serbest bırakıldı. Hatta hükümet yanlısı bir televizyon kanalında, Türkiye’nin cari açığının yüzde 20’sini kapattığını söyleyecek kadar pişkinlik sergiledi. Rüşvet aldığı ayyuka çıkan bakanların yargılanması önlendi, mecliste siyasi kararla sözde aklandılar.

3 BAKANA RÜŞVET

Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasının ardından, iddianame ve kefalete karşı çıkma gerekçeleri kamuoyuna yansıdıkça, durumun vehameti ortaya çıkıyor. Zarrab’ın Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’a 32 milyon euro, 10 milyon dolar ve 300 bin İsviçre Frankı, bir piyano, lüks saatler ve mücevherler; İçişleri eski Bakanı Muammer Güler’e 5,8 milyon dolar rüşvet; Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış’a 500 bin dolar rüşvet gönderdiği; Halk Bankası eski Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın 2,5 milyon Euro ile 1,4 milyon dolar aldığı öne sürülüyor. First Lady Erdoğan’ın kurucusu olduğu TOGEMDER ile prens Erdoğan’ın yönetici olduğu TÜRGEV’in aralarında bulunduğu bir dizi dernek ve vakfa, 10 milyon TL üzerinde bağış yapıldığı yer alıyor. Bunlar FBI raporlarından! Türkiye ve İran’daki iddialarla örtüşüyor.

VAHİM SÖZLER

ABD’li savcı Benjamin Brafman’ın, Zarrab’ın 10 milyon dolarlık kefaletle salıverilmesine karşı çıkma gerekçelerinden biri ise, çok onur kırıcı. Şöyle diyor savcı: “Zarrab Türkiye’ye kaçarsa geri iadesi mümkün değil, rüşvetle işini görür.”  Ne yazık ki dışarıdan Türkiye’nin görüntüsü bu. Demokrasiden ve hukuk devletinden hızla uzaklaşan; şiddetin, rüşvetin, yolsuzluğun, kuralsızlığın kol gezdiği bir ülke.

ABD-İRAN DARBESİ!

Sadece ABD’de değil, namlı düşmanı İran’da da Zarrab dosyası var. Zarrab’ın ortağı Zencar İran’da idama mahkum oldu. İtiraflarında, yasadışı altın ticareti dolayısıyla Türkiye’de toplam 8.5 milyar dolar rüşvet dağıtıldığını, bunun 137 milyon dolarının 3 bakana verildiğini açıklamıştı. Birbirine düşman iki ülke yargısında bunca önemli iddialar varken, Türkiye’de iktidarın dosyayı ’’hükümete-Reis’e darbe yapılıyor’’ gibi komik gerekçe ile kapatması neyi gösteriyor? Elbet de bu iddiaların hükümete, yönetimin en tepesine kadar gidebileceğini. Ne yani, ABD ve İran birleşti de, Zarrab üzerinden Erdoğan’a darbe mi yapıyor? Bu kadar saçma, aptalca, paranoyakça, halkı geri zekalı yerine koyan bir iddia olur mu? Hala siyaset, savcılar, adalet mekanizması harekete geçmiyorsa, bu durum Türkiye’nin onuruna, egemenliğine, varlığına yapılmış en büyük hakarettir, işlenmiş en büyük suçlardan biridir. İddialar derhal soruşturulmalıdır!