Darbe girişimi, ayrılıkçı ve dinci terörle mücadele, Suriye ve Irak’taki gelişmeler, ABD ve AB ile gerilim, siyasetin çoğu aptalca yapay tartışmaları, gündemin tümünü alıyor. Memleketin çok önemli sorunları ise havada kalıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)’nun hane halkları araştırmasında ortaya çıkan veriler, çok ciddi sorunlarımız olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Resmi verilere göre, nüfusun yüzde 15’i, yani 12 milyona yakın insanımız yoksulluk sınırının altında. Bu rakamı tartışmalı yapan çok önemli bir veri daha var; yardım alan insan sayısı. Bütçe sunum kitaplarında, 2014’ten itibaren yardıma muhtaç hane ve kişi sayıları yer almıyor. Hükümet bu yolla yoksullaşmayı gösteren en somut bilgilerin kamuoyunun gözünden kaçırılmasını mı amaçlıyor, bilinmez! Ancak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Faaliyet Raporu’na göre Fon Kurulu’nda yardım verileri mevcut.

YÜZDE

40 Bütün yardımlar hesaba katıldığında, resmi verilere göre 2012’de 23 milyon 668 bin olan yardıma muhtaç insan sayısı, 2014’te 30 milyon 500 bine (nüfusun yaklaşık yüzde 40) ulaştı. Bugüne bakarsak, ekonomik verilerin bozulduğu, kişi başına gelirin azaldığı ortamda, yardıma muhtaç insan sayısının artacağını söylemek yanlış olmaz. Yani nereden bakılırsa bakılsın, 78 milyonluk ülkede 100 kişiden 40’ı, yardıma muhtaç. Yani, ülke insanının yüzde 15’i yoksulluk sınırının altında görünse de, yüzde 40’ı yardıma muhtaç olduğu ya da yardım aldığı için, gerçek anlamda yoksul statüsünde.

VAHİM GERÇEK

Bazı veriler şöyle: Yaklaşık 12 milyon kişi yıllık 8 bin liranın altında gelirle yaşıyor. En yüksek gelir grubu, gelirin yüzde 46.5’ine sahip. Yıllık ortalama kişi başına gelir 16 bin lira. Halkın yüzde 15.8’i sürekli yoksul. Hane halklarının yüzde 68’i borçlu. Bu vahim gerçek, aynı zamanda toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel yozlaşmanın, yolsuzluk ve rüşvetin, ahlaki çürümenin de, asıl kaynağı.

ÇÖZÜM UMUDU VAR MI?

Yakında bir çözüm umudu var mı? Bu kafa, bu algı ve bu zihniyetle hayır. Çünkü memlekette yoksulluk ve buna bağlı sosyal yardımlar, iktidarı yürütme açısından siyasetin temel dayanaklarından birine dönüşmüş durumda. Yardıma bağımlı ve borçlu insan sayısı arttıkça, değişime karşı direniş de büyüyor. Bu değişim korkusu-kaygısını, yardımların kaldırılacağı, borçların büyüyeceği endişesi oluşturuyor. Ki bu, ülkenin temel sorunlarının bile önüne geçiyor. Demokrasiyi tahrip ediyor, ülkenin önündeki siyasal seçenekleri etkisiz kılıyor. Ülke ne kadar kötü durumda olursa olsun ya da ne kadar kötü yönetilirse yönetilsin, bu bağımlılık ilişkisi ve yozlaşma nedeniyle siyasal bir yenilenme sağlanamıyor.

ÇATI İRONİSİ TUİK

verilerinde en dikkat çekenlerden biri de, oturduğumuz evlerin yüzde 39’unun çatısının sızdırması. Bu nedenle nüfusun yüzde 43’ü nemli ortamda yaşıyor. Aslında sadece konutlar değil, her açıdan memleketin de çatısı sızdırıyor. Bu yıkıcı çürüme, bu sızıntı önlenemediği sürece, bu ülkede huzur hayal.