Başbakan Davutoğlu’nun görevi bırakacağını açıklaması sonrasında, ‘yeni Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı kim olacak?’ sorusunun cevabı büyük bir oranda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'dı. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan olduğu zaman Sayın Binali Yıldırım tabir-i caizse direkten dönmüştü. Binali Yıldırım; kim nasıl düşünürse düşünürsün, ‘Ulaştırma Bakanı’ olarak gelip geçmiş en başarılı bakandır. Cumhuriyet tarihimizdeki ulaştırma ve alt yapı hizmetlerinin tamamını, kendi bakanlığı döneminde yaptı. Milletin AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verdiği destek herkese nasip olmayacak kadar büyük. Erdoğan sonrası AK Parti'nin sorunsuz ve problemsiz geçmeyeceğini düşünenler vardı. Güçlü bir lider olan Erdoğan'dan sonra AK Parti'nin yönetilmesi kolay değildir. köprü olabilir Sadece AK Parti değil; Türkiye, Ortadoğu ve de dünya dengeleri yönetilecek. Bu şekilde bakıldığında uyum içinde olan Başbakan - Cumhurbaşkanı modeli için AK Parti için de en uygun isim Binali Yıldırım'dı. En uygun isim bütün sorunların çözümü anlamı taşımaz. Fakat yeni bir uyumsuzluk sorunu da getirmez. Yeni Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan bu yana çok yakınında olduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile toplum arasında bir köprü olabilir, olabileceğine inanıyoruz. Gerginliği azaltır, Türkiye'nin ihtiyacı olan yumuşak siyasete geçiş sağlayabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Binali Yıldırım arasında çatışma yaşanması beklenmiyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yıldırım'a güveni sonsuz, bir çok sınavdan başarıyla geçti. Yukarıda yazdığım gibi başarılı da bir bakanlık geçmişi var.

İKİ KRİTİK NOKTA

Burada kritik iki nokta var. Birisi terör, diğeri ekonomidir. Terör konusunda; isminin açıklandığı toplantıda çok iddialı sözü, çok erken söyledi, 'Terörü Türkiye’nin gündeminden çıkartacağım'. Yeni Başbakan’ın bu sözü neye dayanarak söylediğini bilemiyoruz. Kendisinin de yıllarca içinde olduğu hükümetler terörü bitiremedi. Binali Yıldırım başarılı bakan olduğu gibi başarılı Başbakan da olabilir. Binali Yıldırım'ın ikinci imtihanı ekonomi. Ekonomi de kritik bir noktadır. Ekonominin kim tarafından yönetileceği de önemlidir. Ekonomi yönetiminde denge iyi kurulmazsa, ilerleyen süreçte çatışma kaçınılmaz olur. Erdoğan - Yıldırım ilişkisinde en önemli süreç ekonomi ve terör olacaktır. Siyaseten Erdoğan-Yıldırım arasında bir kırılma olmaz. Yıldırım’ın tontonvari bir görüntüsü var. Zıtlaşmaları azaltmak, tansiyonu düşürmek, Türkiye için gerekli bir süreçtir. Yıldırım'ın yapısına ve siyasi geçmişine uygun devam ederse, kurulacak hükümet de bir hizmet hükümeti olabilir.

SİYASİ ESPRİ GETİRİR

Binali Yıldırım siyasette espriyi getirecek bu kesin. Umarız ve ümit ederiz ki, bu politikasıyla Erdoğan karşıtları arasında süren zıtlaşma ile ortadan kaldırmaya yarar. Çünkü aralarında gerçekten inanmış bir dostluk ve güven var. Binali Yıldırım nerede bir proje varsa mutlaka yakınında. Nitekim Türkiye'nin son dönemdeki altyapı hamlelerinin neredeyse tamamında onun imzasını görüyoruz. Projelerden bazılarına bakınca, bölünmüş yol ve otoyol çalışmaları, Marmaray, yüksek hızlı tren, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, bu işlerin çoğu imkansız gibi gösteriliyordu. Oysa tamamı bitti ya da bitmek üzere. Bu kadar büyük projeyi aynı anda yapabilen kaç ülke var. Binali Yıldırım 1990’lı yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde görev yaptığı dönemde bu alandaki çalışkanlığını ortaya koymuştur. İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi o dönemde dünya standartlarında deniz içi taşımacılığının ilk adımlarını atmıştı. Binali Yıldırım ve Tayyip Erdoğan'ın yol arkadaşlığı ve yakın dostluğu 1990’lı yıllara uzanıyor.

SALDIRILARIN HEDEFİ

Türkiye'de belli bir başarı göstermiş ve öne çıkmış herkes gibi Binali Yıldırım da belden aşağı saldırıların hedefi olmuştu. Farklı dönemlerde ailesiyle ilgili yapılan yayınlar ortaya atılan iddialar bir karalama kampanyasına dönüştürülmek istenmiş olabilir. Fakat kamuoyu bunlara itibar etmedi. ‘İşine konsantre olmuş, çalışkan ve siyasi etik normlarına özen gösteren bir siyasetçinin önünü kesmek, Türkiye'nin başarılı olmasını istemeyen kesimlerin işi olmalı’ diye düşünebiliriz. Düşük profilli bir Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı olduğu bir ülkede, başarılı bir bakanın Başbakan olmasını asla düşük profilli olarak değerlendirmiyoruz. Yeni Şafak gazetesinden Ali Nur Kutlunur’un bu konudaki yazısı okumaya değer.

SİSTEM SORUN ÜRETMEYE DEVAM EDECEK

Binali Yıldırım, yeni görevi devralacak kişi. ‘Her şey süt liman olacak, her şey bir anda çok güzel olacak’ diye bekleyenler yine yanılacak. Zira sorunlu sistemde göreve kim gelirse gelsin, yine sıkıntı yaşayacaktır. Sistem kilitlenmesi, en ciddi devlet krizlerinden birine dönüşecek kadar tehlikelidir. Allah korusun. Bu görev değişikliği, sorunların çözümü, taze başlangıçlar ve dönüşümler için AK Parti'ye bir fırsat daha veriyor. Bu fırsatı kaçırmamak gerek. Sistem sorununu, Erdoğan'ın şahsi başkanlık meselesi olarak görenlere kulak asmamak gerek. Acil olarak çözülmesi gereken ilk konu bu sorundur.

GÖNLÜ GENİŞ BİR HAREKET

Binali Yıldırım'ın pozitif bir enerjisi var. Bu enerji, mühendis yapısıyla birlikte ve Erdoğan'la uyum halinde güzel şeyler başarmasına vesile olacaktır. Bu konuda ümitvarım. AK Parti bir fırsat daha yakaladı hülasa. Bunu da iyi değerlendirmek gerek. Halkın kredisinin sonsuz olmadığını sanırım hepimiz 7 Haziran'da anladık.”