SON DAKİKA



Haber > Gündem > Türkiye, hamaset ve paranoyalarla değil, akılcı

Türkiye, hamaset ve paranoyalarla değil, akılcı

05 Haziran 2016 Pazar - 10:30








Fransa’da 1789’da yaşanan devrim, feodalizmden kapitalizme geçişin miladıdır. Yeni devrimci rüzgar, kısa sürede tüm Avrupa’yı kaplar. Ulus devletlerin ortaya çıkmasını sağlar. Bu yeniden yapılanma, Osmanlı İmparatorluğu’nu da derinden etkiler. Ki 19. Yüzyıl, Osmanlı halklarının uluslaşması süreciyle geçer. Sırplar, Yunanlılar, Arnavutlar, Bulgarlar, Romenler ulus devletlerini kurar. İslam coğrafyasında Araplar bile, önemli ölçüde sömürgecilerin kışkırtmalarıyla da olsa isyan eder. Bundan, Osmanlı’nın merkezinde Türk ve Kürtler’le iç içe yaşayan Ermeniler de etkilenir. Ermeniler arasında 19. Yüzyıl’ın son çeyreğinde yükseliş gösteren ulusalcı hareketler, Osmanlı-Rus savaşları nedeniyle harekete geçer.

İSYAN VE KIRIM

Ermeniler üzerinden Osmanlı’ya darbe vurmak, bu bölgedeki askeri ve stratejik mücadelede üstünlük kurmak isteyen dönemin süper güçleri, Ermenileri bağımsızlık savaşı için cesaretlendirir. İşte 1. Paylaşım Savaşı, bu açıdan bulunmaz bir fırsattır. Osmanlı bir yandan Birinci Dünya Savaşı’nın ağır koşullarında türlü cephelerde savaşmaya çalışırken, Ermeni silahlı gruplarının Müslüman halklara saldırıları yaygınlaşır. Osmanlı açısından bu durum, arkadan saplanan bir hançerdir. Ermeni çeteler Müslüman halkı şiddetle göçe zorlar. Karşılıklı baskınlar, katliamlar yaşanır. Ermeni, Türk, Kürt on binlerce insan ölür.

TEHCİR-GÖÇ

Doğu’da Rus işgali ve savaş sürerken, yaşanan Ermeni isyanlarını durdurmak isteyen Osmanlı yönetimi, zorunlu göç ya da sürgün kararı alır. Süreç çok acılı işler. Devletin savaş koşullarında bu tehcire iyi hazırlanamamış olması, göçe tabi tutulan Ermeni kitlelerinin güvenlik sorunları, açlık, hastalık ve çete saldırıları; göç sırasında isyan hareketleri nedeniyle bazı bölgelerde uygulanan sert önemler, çok sayıda Ermeni’nin yollarda kırılmasına neden olur. 29 ÜLKE “SOYKIRIM” DİYOR Daha sonra Ermeniler bu olayları, kendilerine karşı sistematik bir yok etme, etnik temizlik, yani soykırım (jenosit) olarak tanımlar. Diyaspora (Ermenistan dışındaki Ermeniler) son yıllarda bu olayların bir 'soykırım' olarak kabul edilmesi yolunda çok önemli başarılar elde eder. Bugün, aralarında Rusya, Brezilya, Fransa, İtalya, Kanada, Yunanistan’ın da bulunduğu 29 ülke, soykırım iddialarını kabul etmiştir. Almanya kabul eden son ülkedir. Bazı ülkeler, kısmen tanımıştır. Sözgelimi ABD’nin 50 eyaletinin 45’i, soykırımı tanır. Federal hükümetin tanıması yolunda yoğun baskı vardır.


YARALAR KANATILIRKEN

Ne yazık ki Türkiye, bugüne kadar Ermeni sorununun çözümü ve soykırım iddialarının çürütülmesi konusunda çok ciddi bir çalışma ortaya koyamadı. Son yıllarda bu konuda ciddi bazı araştırmalar yapılmaya başlanmışsa da, uluslararası alanda bilimsel, gerçeklere dayalı etkili bir kampanya gerçekleştirilemedi. Bunun bir yansıması olarak Ermeni sorunu, Batılı devletler tarafından Türkiye’ye karşı hep bir baskı unsuru olarak kullanıldı. Kendilerine uluslararası alanda meşruiyet bulmaya çalışan Ermeniler de bu duruma alet olunca; bırakın sorunun çözümünü, 100 yıl önce yaşanan acı olaylar, bugünkü kuşaklar için; yeni kin, nefret, gerilim ve düşmanlıkların ortaya çıkmasına, yaraların kanamasına yol açtı.

HÜKÜMET BAŞARISIZ

Eski hükümetlerin elbette büyük sorumluluğu var. Ancak 14 yıllık Erdoğan yönetiminin zig-zaglı hareketleri de sorunun farklı alanlara yaygınlaşmasını ve Türkiye’ye yeni faturalar çıkarmasını getirdi. Sovyetlerin dağılması, Azeri-Ermeni savaşı, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ ve bazı Azeri topraklarını işgali de, sorunun daha fazla çözümsüzlüğe girmesine neden oldu. Hükümet dışarıdan zorlamalarla Ermeni sorununun çözümünü sağlayacağını sandı. Ancak bir arpa boyu yol alınamadı. Kendi çözümlerini ve hatta Ermenilerle ortak çözümlerini üretmediği sürece, söylenecek her şey hava da kalacak.

BÜYÜK ACI MI, SOYKIRIM MI?


Osmanlı’da 1915’te yaşanan olaylar, savaş koşullarında karşılıklı kırımı da içeren, çok sayıda Ermeni’nin ölmesine neden olan çok acılı olaylar olarak mı görülmeli, yoksa topyekün bir halkı ortadan kaldırmaya yönelik bir soykırım mı? Bu olayların karşılıklı bir felaket olduğu kesin. ‘Soykırım’ demek çok zorlama bir tanımlama. Ancak soykırıma karşı çıkarken, Ermeni ya da Türk, acıları inkar da kabul edilemez! Bu olayın nasıl tanımlandığı, hukuki ve siyasi olarak nelere yol açacağı açısından çok önemli. Soykırım, insanlığın en utanç verici sayfalarından biri olduğu gibi, toprak isteminden mülkiyet değişimi ve tazminata kadar pek çok sonucu olan bir kavram. Osmanlı’ya mal edilse de, Ermeniler tarafından, olayda herhangi bir sorumluluğu olmayan Türkiye Cumhuriyeti de suçlanmakta.

TÜRKİYE ADIM ATMALI

Türkiye, bu olayları bilimsel koşullarda, belgelere dayalı olarak, başta Ermeniler olmak üzere uluslararası kuruluşlara da açık biçimde araştırma ve tartışılmadan çekinmemeli. Hatta özendirmeli. Türk-Ermeni, Ermeni-Azeri düşmanlığını sona erdirecek, 100 yıl önce yaşanan acıları külleyip, yeni kuşaklarla yepyeni bir kardeşliği, dostluğu inşa edecek; Kafkaslar’da barışı ve ortak yaşamı öne alan çözümler ortaya koyulmalı. Bu konuda adım atmak, bu süreci zorlamak, Türkiye’ye yakışır. Bu yapılamadığı sürece bugün Ermeni sorunu, sömürgecilerin, bu coğrafyaya ilişkin plan, proje ve hesabı olanların elinde bir araç olacaktır. Türkiye sürekli şantaj altında tutulurken, Ermeniler de kin ve nefretle yaşamaya zorlanacaktır.

ZİHİNSEL ARINMA

Almanya Parlamentosu’nun kararından sonra hükümet ne yapar? Ne yazık ki hükümet, 3 milyona yakın vatandaşımızın yaşadığı, en köklü ilişkilerin bulunduğu bu ülkede ciddi bir çalışma yapmamıştır. Bırakın ‘Ermeni soykırımı’ iddialarını, tarihin en büyük tarihi yalanlarından biri olan ‘Pontus soykırımı’ saçmalığı başta olmak üzere, bir dizi konuda da hükümet ciddiyetsizlik ve aymazlık içindedir. Türkiye hep başkalarını suçlayarak, hamasetle, paranoyalarla, etrafında düşmanlık halkaları oluşturarak bir yere varamaz. Ülkeyi yönetenlerin ciddi bir zihinsel arınmadan geçmesi şart...


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap