Gençlerimiz, genç kızlarımız çığırından çıktılar. Kızlar evde kaldı, oğlanlar evlenecek kız bulamıyor, aileler hüzünlü. Kızların (Darılmasınlar) akılları havada, hâlâ gezmede tozutmada, yaş 20’yi geçti, sokak turlarından geri kalan gece saat 24.00'ten önce evine giren yok (İstisnalar hariç tabii). Ana-babalar da "Kızım veya oğlum neredesin" diye soramaz oldular. Evlerimizde ise TV dizileri insanlarımızın aklını başından aldı.

Memleket meseleleri ile ilgilenen yok. Siyaset, siyasi konular, Türkiye üzerine oynanan oyunların ne merkezde olduğu güme gitti. Kızlarımızı bırakın hanımlar ve beyler TV'lerin viper programları ile yıkanıyor, Türk aile yapısının içine etti ediyorlar. Evlenenler altı ay sonra boşanıyor, ortada çocuk varsa ailelerin ortak üzüntüsü. Ya ileride ne olacak? Evlenmek isteyen kızlar ve oğlanlar ille de çalışan veya devlet memuru bir eş. Kimse aile hayatının huzurunu ve devamını düşünmüyor. Evli çiftlerden kimse kimsenin artık bir an sinirine tahammül etmiyor.

Normalde evde kalmaya aday fakat, bir bankada memur, okulda öğretmen, tekel'de çalışan paçozların bile havasından burun kırınlarından geçilmiyor. "Sen kazanıyorsan ben de kazanıyorum" deyip en ufak münakaşada "Hadi bana eyvallah!" Yıkılan Türk aile hayatı, ortada bir bebek kalmış umurlarında değil. Seks hayatları "Umduğum gibi çıkmadı" iddiası ve "Beni yazları tatile taşıyamadı" bahaneleri ailelerin dağılma sebebi. Ezkaza oğlanın canı hanımla yatmak istese, kızımız aldığı üç kuruşluk maaşa mağrur kendini prenses Sabiha zanneder, "Iııh" sonra da oğlanın gözü dışarıda kalınca alsana geçimsizlik yine "Hadi bana eyvallah" oldu mu yani? Kimse çalıştığı yerde bile artık hakkına razı değil.

TV'lerde on bin lira alabilmek, hayali bir arabaya kavuşmak için karısı ile göbek atanlar, karısının baldır bacağını TV'lerde sıkılmadan millete sergileyenler ayrı bir konu. Bu ülke nereye gidiyor, kim itiyor bizi bu yöne, gayeleri ne, direnen kim? Bırakın onları, geçenlerde yine değindik. Mütedeyyin geçinen sözüm ona türbanlı kızlarımızın da altı keşhane üstü Kağıthane, güneş gözlükleri eşarbın tepesinde, nereden aldığı belli olmayan Jeep’inin direksiyonunda elinde sigara ve telefon... Sonradan görme Müslüman’dan dönme,.. yalan mı?

Kızmak yok, darılmak yok, aynaya bakın bakalım bir tane yanlışım var mı? Kızımız dolmuşta elinde telefonu vallahi Meydan’dan Çukurçayır’ın tepesine kadar vır vır vır konuşur, millet rahatsız olmuş umurunda değil, şoför patlayacak, ne B.. yesin ekmek parası, zavallı burnundan solur, hırsını duraktaki görevliye sataşarak dindirir. Ama bunlar hep programlı, planlı ve düzenli olarak TV'leri ele geçiren yabancı "İlüminati (Tapınakçıların)" Türk ailesi ve düzeni üzerindeki oyunları. İnsanları TV’lere hipnotize ederek çaktırmadan ayartıyorlar.

Devlet biliyor, bir müdahil olsa, önce "Basına sansür ve müdahale" sonra da bazı fifiler meydana dökülür, al sana "Hürriyetimizi kısıtladı, size mi kaldı, sana ne?" İşte böyle, bu oyundan kendisini kurtarabilene aşk olsun! Şimdi siz gelin de bana kızın isterseniz olur mu?