Bazı çevreler ve özellikle de birtakım medyada, yakında ABD Başkanlığını devralacak Trump’tan Türkiye ve Ortadoğu coğrafyası ile FETÖ konusunda süper beklentiler çarşaf çarşaf yer alıyor. Tıpkı 8 yıl önce Obama seçildiğinde, neredeyse adamın “Müslüman” ilan edilip, İslâm coğrafyasına huzuru getirecek “barış elçisi” görülmesi gibi...

Sonra ne oldu? Obama dönemi İslâm coğrafyasının en kanlı yılları oldu. Suriye Türkiye’nin başına bela edildi. Amerika tüm terör örgütlerine azami desteği verdi. Obama’dan beklentilerinin tam tersini alanlar, şimdi neredeyse; “Trump gelecek, dertler bitecek” sloganı atacak kadar beklentiye girdiler. Oysa, bunların bilmediği değil, unuttukları ve anlamayamadıkları bir gerçek var. O da, ABD’de bir sistem vardır. Kim gelirse gelsin sistemin parçası olur. Bizdeki gibi “gelen kendi sistemini kurar” değil! Durumun özeti kısaca budur.

FINDIKTA, 25 KURUŞLUK DEMEÇ!

Üzüm bölgesinde şöyle denir: “Amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.” Fındık bölgesinde ise; “Amaç fındık değil, basında yer almak” diye söylenebilir! Nasıl söylenmesin ki? Adam, fındık 13-14 lira iken üreticiye “Fındığınızı satmayın”mesajını gazetelere fındık çuvalının önünde boy boy poz vererek yollamış! Kendini üretici sayanlar da, bunların çağrılarına uyarak fındığını, “15-20 lira olacak” beklentisi ile satmayıp beklemiş. Sonra fiyat yukarıya çıkma yerine aşağıya seyir edip 10 lira civarlarına düşünce, üreticiyi kaybetse de, işleri basına demeç vermekten başka bir şey olmayanları da “gazeteye çıkamama” korkusu sarmış! Geçen gün de Ordu’da fiyat 10.25 kuruştan, 10.50’ye çıkınca bu zat-ı muhteremler “25 kuruş da 25 kuruştur. Demeci patlatalım” deyivererek yine sahne almışlar! Hem de üreticiye 3-4 lira kaybettirdiklerini unutarak! Bu iş neye benziyor bilir misiniz? Hani denir ya; “Devlet fakire önce eşeğini kaybettirir, sonra buldurarak sevindirir” diye! Bu ondan da beter! Bunlar kaybettirdikleri 3-4 lira yerine, buldukları 25 kuruşla üreticiyi sevindirdiklerini sanacak kadar ne yaptıklarını, nelere sebep olduklarını unutur hale gelmişler. Eşek yerine nalını bularak sevinmek gibi bir şey değil mi?

DEVLET BAHÇELİ SÖYLEYECEK(MİŞ)...

Devlet Bahçeli, TBMM’de birinci turu tamamlanan Anayasa değişiklikleri ile ilgili yapılacak ikinci tur oylama sırasında, 26 Ocak 2017’de bakın ne söyleyecek (miş): “Başkanlık sisteminin veya fiilen uygulansa da partili Cumhurbaşkanlığının ileride aşırı bedellere mal olacağı bilinmektedir.” Pardon! Kusura bakmayın! Devlet Bey, bunları daha önce 26 Mayıs 2016’de söylemiş(miş)!

ANA SAYGISI, TORUN SEVGİSİ, PARA SEVDASI...

Yaşlı, yatalak,sakat ana-babasına bakanlara para verdik; “Analık babalık hakkını ortadan kaldırdık!” Yetmedi, torununu bakan nineye de, “Bakarsan sana da para” dedik; “Torun sevgisini paraya emanet ettik!” Anladık efendiler anladık... Bir zamanlar “önce maneviyat” denir idi! Şimdi; “tek yol maddiyat” denir oldu! Ana saygısı getti! Baba hakkı kalktı! Torun sevgisi yattı! Devlet teşviki ile Türk toplumunun elde avuçta kalan tek güzelliği aileyi de para sevdası bastı!

HATIRLAMA, HATIR VE ÇIKAR İŞİ OLDU!

Çünkü, artık “hatırlama işi” çıkar ve yarar hesaplarına göre yapılıyor! Çoğumuz, işine geleni hatırlıyor, gelmeyeni “Nereden çıktı? Görmedim. Duymadım” diyerek inkâr edip, içinden çıkamaz ise “unutma ayağına” da yatarak Kaf Dağının ardına gönderiyor! Ne deniyordu? Ya da yapılıyordu? “Şöyle açarsak bölücülük önlenir. Böyle uçarsak Suriye temizlenir. AB ile diyalog yaparsak devlet güçlenir.” Sonra! Ya da sonuç! Sonuç ortada değil mi?