Milletten güç ve destek almak yerine; milleti hiçe sayıp, bazı çevrelerden güç ve destek almayı kendisine bir yol olarak seçen özellikle siyasi partiler, hala mazinin köhnemiş, küf kokan koridorlarında gezindiklerini ne yazık ki bilmiyorlar, bilemiyorlar. Maalesef ülkemiz içinde, dışında, medyada, siyasette, akademide, bazı toplum kuruluşlarında, bürokraside, hiç olmadığı kadar yaşadığımız terörü meşru göstermeye çalışan ve ülke bütünlüğü konusunda insanın kanını donduran yorumlarla karşılaşıyoruz. Bir bakıma teröristin kimliğini gizleyip “Sivil kayıplar” demeye ve terör örgütünü görünmez kılmaya (kamufle etmeye) dönük çabaların olduğu açıkça ayyuka çıkıyor. Terör başta olmak üzere, ahlak dışı, kirli, ülke bütünlüğüne zarar veren araçları kullananlar, kendilerini deşifre ediyorlar ve toplum bütün bunları not ediyor. Kendine güvenmek; kendi yetenek ve gücüne inanmak, moralce yüksek olmak demektir.

Karar vermek ve karar verdiği yolda yürümek, ülkesini seven karakter sahibi insanların harcıdır. Ülkenin bekası söz konusu olduğu hallerde, “Bana ne? Sorun baştakinin sorunudur” demeye getirmek, öyle düşünmek ve bu doğrultuda hareket etmek, asla kabul edilebilir bir bakış açısı olamaz, olmamalıdır... “ Bu millet, tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir” bağlamında; bizler millet olarak kendi varlığımızı, birlik ve bütünlük içinde hep birlikte koruduk korumaya da devam edeceğiz. En amansız kuvvetler bile, birliktelik gücümüz karşısında dize gelmiştir. Milletimizin kendine olan güveni, sonsuz ve sağlam imanı, en güç şartlar altında bile onu üstün kılmıştır. Milletimiz bir bütün olarak cesaret ve verimlilik kaynağıdır. Uygarlık alanında ışık saçıcı, insanlık tarihi içinde haysiyet ve şeref sembolü oluşu, tarihin ta derinliklerinden başlar...