SON DAKİKA



Haber > Gündem > Terör üzerinden hukuk ve ahlakdışı linç kampanya

Terör üzerinden hukuk ve ahlakdışı linç kampanya

05 Nisan 2015 Pazar - 11:01








Adliyede bir savcı rehin alındı. Polis operasyon yaptı. Savcı katledildi, örgüt militanları öldürüldü. Ancak sonrasında gelişen olaylar, bu saldırıyı aşan bir boyuta ulaştı. Bütün bu olanları doğru okumak için, olayı üç boyutta incelemek gerekiyor.

1: REHİN ALMA VE ŞİDDETE KARŞI DURUŞ

Saldırganlar, Gezi olayları sırasında 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın, polisin attığı gaz kapsülü ile yaşamını yitirmesi olayını gerekçe yaptı. Arabuluculardan, Berkin cinayetinde sorumlu polislerin isimlerinin kamuoyuna açıklanmasını istediler. Bu istem kabul edilseydi bu korkunç sonuç olur muydu, bilemiyoruz. Bir çocuğa kıyılmasını kendilerine gerekçe yapıp bu eyleme gönderilen gençler, Berkin Elvan’ın temsil ettiği "masumiyete" karşı suç işlediklerinin farkında mıydı? Böyle bir eylem asla savunulamaz. Örgüt terörüne, devlet terörüne, ayrılıkçı teröre, cinsiyet terörüne; kimden gelirse gelsin şiddete ve teröre kesin bir karşı duruş şart. Sol ve devrimcilik adına yola çıkıp karanlık güçlere, küresel ve yerel her türlü baskıcı iktidar odağına hizmet eden bu eylemler, Türkiye’nin özgürleşmesine değil, daha da otoriterleşmesine katkı veriyor. Olayın, ülkede bir siyasal değişim rüzgarının esmeye başladığı bir dönemin öncesine; hükümetin özgürlüklerimizi kısıtlayan ve ülkemizi bir polis devletine dönüştüren İç Güvenlik Yasası'nı çıkarmasının hemen sonrasına rastlaması da dikkat çekici.

2: KURTAR-MA OPERASYONU

Polis operasyonu, başından sonuna kadar tam bir başarısızlık örneği. Rehinenin kurtarılamadığı, örgüt militanlarının sağ ele geçirilemediği, o oda içindeki herkesin öldüğü bir operasyona başarılı denilebilir mi? Ama son dönemlerde memlekette başarı ölçüsü değişti. "Vatan toprağını terk etmenin askeri zafer", "kimsenin kurtulamadığı kurtar-ma operasyonunun başarı" gibi gösterildiği bir akıl tutulması yaşıyoruz ülkemizde. Operasyona ilişkin çok sayıda soru yanıt bekliyor. "Çok yaklaşılmışken neden polisin anlaşmaya hayır dediği", "operasyonun neden erken yapıldığı", "eylemcilerle anlaşma zemininin neden sonuna kadar aranmadığı"ndan başlayıp, teknik ayrıntılara kadar çok sayıda soru var. Gerçek bilgiler kamuoyuyla paylaşılmadığı sürece bu operasyona ilişkin spekülasyonlar devam edecek. "Teröristler işkence yapmış" gibi inandırıcılığı olmayan imal edilmiş haberler, kuşkuları gidermeyecek. Savcının önceden mi, çatışma sırasında mı vurulduğu, militanların sağ ele geçirilip geçirilemeyeceği, infaz mı edildiği gibi sorular, hep akıllarda kalacak. Ya da birilerinin "polise yeni destan yazdırmak" amacıyla talimat verdiği iddiaları zihinlerde yer edecek.


3: TERÖR ÜZERİNDEN LİNÇ KAMPANYASI

Ne yazık ki bu şiddet olaydan daha da korkuncu, iktidar odakları ve iktidar yandaşı medyanın aldığı konumdur. Başbakan Davutoğlu, saldırının hemen sonrasında, terör olayına karşı birlikte bir fotoğraf verilmesi çağrısında bulundu. Ancak hemen arkasından, bu işin arkasında sanki muhalefet varmış gibi inanılmaz açıklamalar yaptı. Şehit savcının cenaze törenine yandaş medya dışındaki medya organları alınmadı. En ilginci, savcının ailesine başsağlığına giden CHP’nin genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun, burada çağrılı AKP’li bir grup tarafından tacize uğraması oldu. Ki, bir süre sonra Erdoğan cenaze evine gelip miting yaptı. Şehit savcının daha kanı kurumadan, olay siyasi malzemeye çevrildi. Saray kokusu olan korkunç kampanya ise akşam saatlerinde yandaş kanallarda boy gösterdi. Yandaş kanallar talimat almışçasına, saldırının arkasındaki DHKPC ile CHP ve cemaat arasında bağlantı kurup, bu olayları "AK Parti’ye karşı bir komplo" gibi gösterme yarışına girdi. Hatta iktidarın tetikçisi bir haber kanalındaki sözde tartışma programında, arka fonda İngiliz bayrağı üzerinde Kılıçdaroğlu, ABD bayrağı üzerinde Fethullah Gülen fotoğrafı koyuldu, üzerine "Şer ittifakı" diye yazıldı.

ÖLÜ BİR ÇOCUKLA KAVGA

Bu arada Saray’da oturan Erdoğan’ın, ekmek almaya giderken polisin gaz kapsülü ile yaşamını yitiren Berkin Elvan’dan söz ederek, "Ekmek almaya gittiğinin belgesi mi var" diye sorması, ölü bir çocuğu hala siyasetin bir aracı gibi kullanıp hırpalaması, toprak altındaki kurban bir çocukla kavga etmesi, iktidarın kin ve intikam psikolojisini yansıtması açısından çarpıcı bir örnek. Seçimlerde iktidarı kaybedebileceği korkusu yaşayan Erdoğan yönetimi, terör olaylarından medet umar bir hale gelmiş görünüyor. Seçimlere kadar Türkiye her türlü olaya, kışkırtmaya, iktidar ve saray müdahalesine açıktır. Seçimlerin güvenliğini bile tehlikeye atabilecek, hatta seçim olmasını engelleyecek tezgahlar beklenebilir. Bu paranoya değil, ülkede oluşturulan polis ve istihbarat devleti ortamının olası bir sonucudur. Terör odakları ise bu baskı ortamına gerekçe yaratarak destek olmaktadır.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap