Bir milletin yaşama tarzında en büyük değişikliğe yol açan hadise iç göçlerdir. Yaygın ve büyük miktarda olan iç göçler toplumun o ana kadar var olan yaşama biçimi, insan ilişkileri, örf ve adetler hiç farkına varılmadan kısa bir zaman içinde yok olur, ortak değerler kaybolur, yeni ve birbiri ile ilgisiz insanlar topluluğu ortaya çıkar. Artık var olduğu zannedilen milletten eser kalmaz. Herkes birbirine yabancı olur; başta saygı ve sevgi yok olur, dostluk bitmiştir, Milli meselelere aynı gözle bakılamaz, dini değerler sadece lafta kalır, görünüşte vardır ama ortak hayatın gerçek ölçüsü olarak işlerlik göremez. Bugün her yerde görüp üzüldüğümüz ilişkilerimizdeki yanlışlıkların altında yatan en önemli sebep, hızlı şehirleşme ve bunun yol açtığı iç göçlerdir. Siteler oluşturup, insanlarımızı sıradan canlı varlıklar gibi görerek, onları sadece barındırmak amacıyla yığın halinde bir araya toplamak hareketidir. İnsani ilişkileri bu yerlerde bulmak mümkün değildir. Sadece aynı bakkaldan alışveriş yapmak, aynı sitenin kapısından girmek; bizi ne komşu yapar, ne dost yapar, ne de birbirimize sevdirir.

Bu olumsuz yönleriyle iç göçler; depremlerden, savaşlardan ve ekonomik sıkıntılardan daha büyük etki gücüne sahiptir. Çünkü insanları bir araya toplayan etken sadece şahsi menfaatleridir. Tanımadıkları insanlara karşı güven, dostluk ve yardımlaşma duyguları gelişmez, artık hepsi yabancıdır. Bu olumsuzluklara bir de dış ülkelerden gelen büyük nüfuslar eklenirse, ortada ‘millet’ diye bir kavram kalmaz. Bu tam bir felakettir. Suni bir hayat söz konusu olur. Hayatın her alanındaki sıkıntılar büyür. Ekonomisi dışa bağımlı bir ülke iseniz, başka insanları sizin önünüzdeki birer engel olarak görmeye başlarsınız. Sosyal huzur biter. Kapalı toplum istediğimi kimse düşünmesin lütfen. Yabancı milyonlardan bahsediyorum. Karadeniz’de hesapsız kitapsız açılan sınır kapısının kültürümüzde yaptığı yıkımı hep birlikte gördük. Üstelik onlar vatandaşımız olmadı, aynı mahallede birlikte yaşamadık. Bu durumda Suriye’den gelen 4-5 milyon insana vatandaşlık verilmesinin; devlet adamlığına, bir milletin geleceğini ve huzurunu düşünen hiçbir yöneticinin normal aklına uymayacağını düşünüyorum. Yanıldığımı da hiç zannetmiyorum. Gerekçe olarak; bu insanların içinde kalitesi çok yüksek olanların varlığı, onların insani olmayan koşullarda yaşamaktan kurtarılması, onları ülkemizde değerlendirmek imkânına sahip oluşumuz gösterilmektedir. Gerçekte bu sözlerin hiçbir anlamı yoktur. Adam olacaklarsa, bırakın da kendi ülkelerine hizmet etsinler. Onların arasında PKK teröristlerinin, IŞİD’çilerin, vs’lerin bulunduğu uzaktan bile anlaşılıyor, böyle kalite olur mu? Ülkemizdeki kamplarımıza gelen çok az miktardaki Türkmenleri bile kamplara sokmayan, müdahale eden polisimize saldıranlar mı kaliteli? Siz, kendi insanınızı bugüne kadar doğru değerlendirdiniz mi? Durmadan eğitim metodunu değiştiriyorsunuz.

Onları ise tanımıyorsunuz bile! Türk Milleti kendine yeter. Yeter ki, idareciler tutarlı olsun! Sizin ülkenizdeki insanların üçte ikisi asgari ücretle yaşıyor: Yani aç ve yoksul! Bu, milletin aklıyla dalga geçmek değilse nedir? Suriyelileri bölgede hâkimiyet kurmak isteyen güçler yurtlarından çıkarttı. YPG ilan ettiği kantonlarda ve bölgede kendisinden olmayan Arap, biraz Türkmen, Ezidi ve muhalif Kürtleri Türkiye’ye sürdü. Esat rejimi de aynı şeyi yaptı. Hep söyledik, “IŞİD’in ana görevi Suriye Devleti parçalanınca, yerine kurulacak devletlerde tek milletli küçük devletlere uygun etnik hazırlık yapmaktır” diye. Bu durumda biz onların işini mi kolaylaştıracağız? Bu sığınmacılar 5-10 yıl sonra en az 10 milyon nüfusa sahip olacaklardır. O zaman Türkiye’de üçüncü bir ana dil problemi yaşamayacak mıyız? Bu gelecek belaya kimse razı olamaz. Bu durumda diyoruz ki; “Birileri biraz akıllı olsalar da, anayasayı değiştirmeyi erteleseler”. Öyle ya, 10 yıl sonra yeni (!) anayasayı yeniden değiştirmeleri gerekecek! Gücünüz yetiyorsa, var olduğunu söylediğiniz iyi niyetinizi Suriye Devleti’nin bütünlüğünü sağlamak için kullanın daha iyi olur. Hem insanlara hem de insanlığa hizmet etmenin yolu budur. Ne yaparsanız yapın, Suriyelileri ülkelerine geri gönderin...