Yaşama minnettarlık duyan insanlarımızla referandumda oy veren insanlarımızı yan yana koyduğumuzda mutluluğun çalacağı kapı hangi kapı diye sorulursa ne cevap verirsiniz?

Yaz gecelerini dolduran yasemen kokusu mu dersiniz?

Rüzgarda sallanan bir dalın veya yaprağın sallanışındaki yaşama arzusu mu dersiniz?

Gün batımının hüznünde saklanan hazla, gün doğumunda yeşeren umutlar mı dersiniz?

Yaşamın içindeysek, her şey insanları sevmekle başlar mı dersiniz?

Bir anda binlerce öngörünün milyonlarca insanın kalplerinde kelepçelendiğini mi dersiniz?

Hakikaten ne dersiniz?

Baraj sorusuysa eğer, mutluluğun çalacağı kapı yüksek oyla; Şekil A’daki görüntüsü ile Yüksek Seçim Kurulu’dur diyorlar.

Acaba doğru mu diyorlar, vallahi ben de bilmiyorum.

ŞU AVRUPALILARA BAKIN

Gelme diyoruz geliyorlar!

Antalya’da belli aralıklarla içki yasakları gelip gidiyor tınlamıyorlar!

Öngörü ile tanışıp da, ‘ne olacak’ diye ahali soruyor...

Karar doğrudur evlerinde içsinler diye salık verirler, sallamıyorlar.

Antalya güneşi ile mutsuzsa size ne Avrupa Birliği.

Bakın bu ahali ne diyor?

Gelin kardeşim Karadeniz’e gelin.

Arap kardeşim tez gelin.

Gelme desek de geleceksiniz.

Bu coğrafyada binlerce tapulu villanız daireniz var.

Sıcak yok, yağmur bedava.

Şarıl şarıl akan dereler de bonusu olunca işte turizm dediğin budur.

Ne işimiz var Avrupalılarla! Gelirken sularını bile oradan getiriyorlarmış.

VAH VAH EVLİLİK PROGRAMLARI KAPATILMIŞ

Tezgahta malı kalan esnaf ne yapsın?

Zaman geçti mi bozulacak!

Müşteri iyisini ister, esnaf da bir an önce elinden çıkarmak ister.

Ha işe kaldık.

Evlilik mağazası da kapatılmış.

Ağlamalar, sızlanmalar başlamış.

Ellerinde ne kalmış ki tüketememişler.

Tezgahları ağzına kadar doluysa bu kadar zamanı niye tüketmemişler?