Dört yıldır yönettiğiniz, binlerce öğrencisi, 246’ya yakın akademisyeni olan, bölgenin önemli kurumlarından biri KTÜ’nün seçimi yaklaşırken; sorduğum bu sorunun karşılığının ne olduğunu okurlarımla paylaşmadan önce, aşağıdaki konular hakkında Trabzon halkı ne diyor? Önce ona bakalım.

1-Bugün ülkemizde irili ufaklı 200’ün üzerinde üniversite var, KTÜ bu üniversiteler arasında kaliteli eğitim açısından kaçıncı sıradadır. Göreve başladığınızdaki Sıralamanın da orantısı neydi? 4 yılda neler değişti?

2- Akademisyenlerin kaçının çocuğu KTÜ’de, kaçının çocuğu da vakıf üniversitelerinde okuyor?

3-Üniversite senatosunda kaç kere öğrencilerin dertlerini sıkıntılarını masaya yatırdınız, onlara yön verecek hangi kararları aldınız?

 4-KTÜ’den kaç akademisyenin uluslararası alanda makalesi yayımlandı. Bilim ve ilim adına neden bir doçentin ya da profesörün ismi akademik kürsülerde telaffuz edilmez? Gök gürültüleri değildir yaprakları yaşatan, yağmurlarıdır. Onun için bunları dile getiriyorum.

5-Göreve geldikten sonra size oy vermeyen akademisyenlerinize karşı tavır ve de tutumunuzun öz eleştirisini yaptınız mı? Öğretim üyesi ya da görevlisinin KTÜ’den neden ayrıldığını sorguladınız mı? Bu tablo çerçevesinde KTÜ’nün eğitim seviyesinin hangi aşamada olduğunu merak ettiniz mi? 6-Bilgi, insanoğlu için vazgeçilmez bir güçtür. Sizin mesleğinizde, cerrahlığınızda hak ettiğiniz yerde olmanızdan hiç kimse imtina edemez. Lakin yöneticilik; kurum adına, kurumu olduğu yerden yukarılara taşımak esas olduğuna göre, kaç adım öne attınız?

7-Ay demiyorum, yıllardan beri bölgenin can damarı Farabi Hastanesi’nin (yoğun bakım dahil) çoğu ünitelerinde hijyenden bahsedilemezken, bir de üstüne üstlük ‘hastane mikrobu’ adı altında türeyen virüsün adı dillerde dolanırken, halk arasında “Farabi’ye sağlam giden ya sakat ya da ölü çıkıyor” iddiaları sizi rahatsız etmedi mi?

8-Hangi görüşe sahip olursanız olun, ben sizi yeminine bağlı bir doktor olarak algılarım. Lakin siz de bilirsiniz ki; her kurumun can damarı, olmazsa olmazlarının başında Genel sekreterler gelir. Bu ana kadar uzun süre ayrı yollarda, aynı yönde görev yaparken, ne oldu da Genel Sekreterinizle ve de Hastane Başhekimi ile yollarınızı ayırdınız? Eğer üstte belirttiğim konulardan ötürü yeterli görmedinizse; tasarrufunuzdur, sözüm yok. Lakin şehirde farklı konuşan insanlara da benim bir cevabım yok. Çünkü ben kanun koyucu değilim.

9-Şimdi buradan eski Rektör İbrahim Özen’e de sormak isterim. Düşünür der ki; “En mükemmel adalet insanın kendi vicdanıdır”. Bu sözün eşliğinde geçmişteki seçimin ardından pişmanlığınızı ifade eden sohbetleriniz halk arasında sürekli konuşuldu. Cevap vermeye mecbur değilsiniz ama bir ilim adamısınız. Siz de bilirsiniz ki; doğruyu söyleyen hiçbir kimse, hiç bir şeyi hatırlamak zorunda kalmaz. Bu nedenle rektör olarak görev yaptığınız bu kurumun şimdiki halinden memnun musunuz?

10-Bu köşeyi ben değil de herhangi bir düşünür yazmış olsaydı, yukarıdaki soruların eşliğinde Sayın Süleyman Baykal’a bu yetkiyi vermek için oy verecek akademisyenlere, öncesinde başlangıçlara dikkat edemediğinizden işte sonuçları kendiliğinden geldi, şimdi ise tekrarında “Sayın Baykal her şeyi deneyecek, akabinde de her şeyi yapmak isteyecektir” dendiğinde; bu hayatın kanunu, söylenecek bir söz kalmıştır ki, o da hür iradenize saygılarımla...