16 Nisan Pazar günü gerçekleşen referandumu geride bıraktık. Sonuçlarla ilgili tartışmalar bir süre devam edecekse de neticeleri değiştirecek çapta değiller. AK Parti'nin mental yorgunluğuna rağmen bu yarıştan başarıyla çıkmış olmasını kimse küçümseyemez, değersizleştiremez. Bu referandum üzerinden siyasi ve ekonomik algı yapmaya çalışanların doğru bir yolda olmadıklarını düşünüyorum. Şimdi hep beraber önümüze bakma zamanı...

Evet, bu referandumla birlikte Türkiye, kendi kaderini kendi çizebileceği kapıları da ilk kez araladı. Referandum sürecinde bütün emperyalist ülkeler, Türkiye aleyhtarı propaganda yürüttüler. Maşa olarak kullandıkları FETÖ'den PKK'ya kadar bütün terör örgütlerinin destekçilerini harekete geçirdiler. Avrupa, referandumun kabul edilmesinden sonra da boş durmayacak. İki tehlikeli süreci devreye sokacak bu şer güçleri. Bir yandan ülkeyi genel bir kaos ve terör ortamına sürüklemeye, öte yandan da İslâmî kesimleri birbirine düşürmeye çalışacaklar.

Şimdi gelelim asıl meseleye. Geçen hafta yazdığım yazı ile ilgili birçok tepki de beraberinde geldi. Aslında orada belirtmek istediğim Trabzon nezdinde bir yazı olmasa da maalesef, Trabzon özelinde yazılan bir yazı olarak algılandı. Referandum sürecinde Trabzon'da yapılan çalışmaların bakanımız Sayın Süleyman Soylu önderliğinde yürütüldüğünü yazmıştım. Sayın bakanımızın önderliğinde Trabzon referandumda başarılı olmuştur, hatta Karadeniz bölgesinin tamamı bu referandumda çok net, tartışmaya mahal bırakmayacak bir başarı ortaya koymuştur...

Ben yazımda ülke genelindeki verilerden bahsederek bazı yorumlar yapmıştım. Gençlik kolları için yazdığım kısım ise, Türkiye genelinde gençliğe yeni bir heyecan ve motivasyon kazandırılmasıyla ilgili yapılacak çalışmaları içeriyor. Demek istediğim husus bu idi aslında.