Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Taksimde yaşanan olayların Türkiyenin imajının bozulmasını isteyen odaklar tarafından desteklendiğini belirterek,
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, katıldığı bir televizyon programında Taksim olaylarını değerlendirdi. Gençliği döneminde kendisinin de, Başbakan Erdoğanın da çeşitli eylemlere katıldığını anlatan Davutoğlu, Bizim gençliğimiz dolu dolu geçti. Her konuda fikir söyledik, tepki verdik. Zihnimizde bir Türkiye ideali ile yola çıktık. Şimdi şunu söylüyorlar yorulmuyor musunuz? Biz yorulmamayı 70li yıllarda aldığım bilinçle geliştirdik. Herkesin bir rüyası vardı. Zaten siyaset kendi ülkesi ile ilgili ideali olanların yapacağı bir şey dedi.
Taksimde dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülemeyecek kadar şiddet unsuru kullanıldığına dikkat çeken Davutoğlu, Taksim bizim dönemimizde de gösteri alanıydı. Ama AKMye asılan flamalara, yazılan hakaretlere, Atatürk heykeli üzerine asılan posterlere kadar baktığınızda samimi gençleri değil, ideolojik topluluklar grubu ortaya çıktı. Bunlar meydanı işgal etti. O zaman şunu yapmak zorundaydık. Özgürlükler anlamında Gezi Parkında toplanan herkesin görüşlerini açıklamasına izin vermek ama ülkenin bir metrekaresi bile teröre bulaşmış gruplar tarafından işgal edilmesine izin vermemek. 12 günlük sükuneti istismar ederek bütün bu gençliği arkasında sürükleyen bir ideolojik odak var. Bu odak doğrudan Başbakanı hedef gösterdi. Burada neler var? Bu provokatörlere hiçbir devlet izin veremez. Bugün izin verirsek yarın Türkiyede demokrasinin izi kalmaz. Polisimizin görevi kamu düzeni sağlamaktır. Hata yaparsa tabii ki gündeme gelir. Soruşturma da açıldı. Nasıl polise hata yapması halinde soruşturma açılıyorsa, polisimize saldıranların işlediği suç ile ilgili tedbirler de alınır diye konuştu.
Gezi Parkı konusunda muhalefetin tutumunu da eleştiren Davutoğlu, Şunu düşünebilir muhalefet. Burada güzel bir maden var ve buradan hükümete karşı bir şeyler çıkartabilir. Belki bu mazur görülebilir. Ama öyle bir madeni kullanmak adına ülkenin geleceğine dinamit koyacak süreci neredeyse tetikleme gibi bir role soyunduğunda bilelim ki üzerinde konuştuğumuz artık bir iktidar meselesi değil ülkenin geleceği demektir. CHP nasıl bir Taksim Meydanı düşünüyor bilemiyorum. Nasıl bir meydan, ne isteniyor. Bir samimi kitle, provokatörler ve bu durumdan istifade etmeye çalışan çevreler var. Bunlarla sesleniyorum. Böyle bir tutum muhalefet olarak bir fırsat gibi telakki edilse de ülkemiz için on yılların birikimini heba edecek süreci başlatmak olur şeklinde konuştu.
Bakan Davutoğlu, borçların bittiği ay gösterilerin başladığına dikkat çekerek, O gösteriler başladığı ay, o borçların bitti aydır. Böyle bir rahatsızlık varsa bu yükselişten. Provokatörler, normal yollara siyasi iktidarı ümidini kaybetmiş kişiler, Türkiye dışında uluslararası çevrenin unsurları. Bu ülke yükselişi önünde kimler rahatsız olursa hepsini kastediyor. AK Partiden rahatsız olabilirisiniz ama Türkiyenin yükselişlinde rahatsız oluyorsanız, biliniz ki bu yükseliş dramı halk iradesiyle olur. Toplumda büyük bir özgüven inşa ettik. Bu samimi gençlik bu özgüvenli bir yansıması. Bütün toplumu kuşatan bir siyasi hareket olarak halkla bir iletişim kurduk. Şu anda oturduğu köşeden bu Türkler çok olmuştu, hadlerini bilsinler diyen çevreler ve bunların izlerini görüyorum. Bunu yapıyoruz. Başta onun için söyledim. Bu süreci anlamamız lazım.
Bu süreci başka sürece çekmek isteyen aktörleri de görmek zorundayız. Türkiyenin yükselişinden, güç birikiminden rahatsız olan çevreler. Demokrasilerde gösteri olur, muhalefet etmek demokrasinin aslı unsurudur. Bunların hepsi bir hak. Avrupa başkentlerinde geçmişte benzeri birçok olay yaşanmışken, gelişmiş bütün demokrasilerde bu olaylar yaşanmışken, Sarkozy İçişleri Bakanıyken Paris bütün varoşlarıyla neredeyse yanmıştı. Polis de ciddi bir güvenlik mekanizması işletmişti. Wall Street olaylarında da benzer durumlar olmuştu. Çok sayıda insan orada öldü. Londrada iki sene önce benzer olaylar yaşandı. Bu olayları uluslararası medyanın veriş biçimi ile Türkiyede yaşanan olayları veriş biçimini karşılaştırdığınızda bir anormallik görmemek kör olmak demektir. Alanda hiç olay yokken eski şeyler göstermelerinden tutunuz, Türk medya mensupları alanda normal şekilde yayın yaparken sanki savaş şartları içinde yayın yapıyormuş gibi gaz maskesi takmış muhabirlerle yayın yapmaktan tutun, bunun iyi niyetli bir habercilik olduğuna ikna olabilir misiniz? Ben aynı medyanın Suriyede 100 bin insan ölürken yaptığı yayınları biliyorum dedi.
Medyanın özgür olduğunu ifade eden Davutoğlu, Medya özgürdür. Aslında şu anlamda övünmemiz gereken uluslararası medyanın en zor şartlarda bile engellenmemiş olması ve Taksimden yayın yapıyor olması. Uluslararası medyanın bu art niyetli yayınları bilinmekle birlikte tedbir alınmıyor. Ben muhatabım dışişleri bakanlarına şunu sordum. ABD Dışişleri Bakanı ile iki gün önce de görüştüm. Sadece Suriye konuştuk. Daha önce görüştüğümde kendisine yapılan açıklamalardan rahatsızlığımı dile getirmek için aramıştım. Bugün Alman Dışişleri Bakanına da ifade ettim. Biz 1 Haziranda Almanyayı kaygıyla izliyoruz demedik. Atinada, Madridde, Roma, Londrada ekonomik kriz dolayısıyla sokağa dökülenler söz konusu olduğunda bu kadar uzun yayınlar yapıldı mı? Çok şükür bizde insanlar iş bulamamak dolayısıyla değil, çevre dolayısıyla gösteri yapıyorlar. Evine ekmek götüremedikleri için şiddet uygulayanlara yönelik açıklama yapmazken, Türkiyede olağanüstü durum varmış gibi dost ülkeler açıklama yapmaya başlarsa bunu sorgulamaya başlarız. Ben bu soruları açık açık kendilerine soruyorum. Bir kısım medya soruya muhatap oluyor ve açıklama yapıyorlar. Bir odak varsa, bu odağı Türkiyenin ekonomik olarak iyi bir dönemi. Böyle yükselen ülkeyle ilgili imaj operasyonu yapılıyor. Belirli odaklar Türkiyenin imaj kirlenmesi yaşanmasını istiyor şeklinde konuştu.
Bakan Davutoğlu, Türkiyenin yükselmeye devam edeceğine de işaret etti. Davutoğlu, Türkiyenin yükselişinin kendi alanlarını daralttığını düşünen çevreleri tümü. Ama milletimiz merak etmesin Türkiye yükselişine devam edecek. Artık bu set aşıldı. Türkiyenin yükselişini kimse engelleyemez. Türkiyenin yükselmesi ekonomik, siyasi olarak belirli çevrelerin alanını daraltıyorsa o kendi muhasebeleri yapmaları gereken bir durumdur. Biz özgüvenimizi kaybetmeyeceğiz. Artık bundan sona daha büyük hedef gösterebilenler alternatif olabilir. Halkla bizim irtibatımızı kesebileceğini düşünenler yanılırlar. Halkla hükümet arasında sinerjiyi devam ettireceğiz. Türkiyenin güven ve istikrar ortamının zedelenmesine izin veremeyiz. Özgüveni ile özgürlükleri birleştireceğiz. Türkiyenin özgürlük alanları daralacak diye kimsenin kaygısı olmasın. Daha özgür, daha iyi iletişim kurabilen bir siyasi kültür geliştireceğiz dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye içinde kültürel gruplar arasında çatışma çıkarılmaya çalışıldığını ifade etti. Bakan Davutoğlu, Fasta bir uluslararası medyayı takip ettiğini belirterek şunları söyledi: Bir medya kuruluşu Taksimden yayın yapıyor, hep modern görünümlü vatandaşlarımız. Şimdide Tayyip Erdoğanın arka bahçesi olan başka bir mahalleye gidelim diyor ve Fatihi anlatıyor. Bir tarafta modern eğitimli orta sınıf, diğer tarafta geri kalmış kırsal kesim ve Tayyip Erdoğan bunu temsil ediyor. Hiçbirimizin bu tuzağa düşmemesi lazım. Medeniyetler çatışması üzerinden halkları birbirine düşürenler Türkiye içinde kültürel gruplar arasında çatışma çıkarmaya çalışıyorlar. Bütün bu dinamik gençlik bizim enerjimizdir. Bu dinamik gençliği Türkiyenin yükselişini durdurmak için kullanmak isteyen provokatörlere içeride ve dışarıda izin vermeyiz. Biz İstanbul halkına bunu referandum götürebiliriz. İstanbul halkına soracağız olsun mu istiyorsunuz olmasın mı istiyorsunuz? İstanbul halkı hangi yönde karar verirse demokrasilerde halkın kararı her zaman öpüp başa konulacak kardır. Bundan sonra da saygılı olacağız.