Yapılan işlerin nasıl sonuçlar doğuracağı, topluma ne gibi faydalar sağlayacağı, beklenilen olumlu sonuçların alınıp alınamayacağı kimi belirtilerden anlaşılabilir. Normal olarak, ilk belirtiler olumsuzsa, sonucun da olumsuz olacağı hususunda içimizde kuşkular doğması normal bir olgudur. Hani derler ya!... İnsan Çarşamba’sını sağlıklı, mutlu geçirmiş ise Perşembe’yi de öyle geçireceğine inanır. Elbette ki bunun aksi de olasıdır. Çarşamba günü hasta, umutsuz ve de karamsar ise Perşembe günü de öyle geçecek sanır. Malum ya; bir iş iyi başlayıp kötü; kötü başlayıp iyi bitebilir. Çarşamba’nın karamsarlığına kapılmadan Perşembe’nin aydınlık sabahını beklemek ne kadar olağansa, Çarşamba’nın neşeli havasından Perşembe’nin sisli akşamına geçmek de o kadar olağan bir durumdur. Ama asıl olan, olumlu ya da olumsuz belirtileri iyi değerlendirerek hedeflenen amaca ulaşmaya çalışmaktır. Bu noktada bütün mesele, içinde bulunulan durumu çok iyi tahlil edebilmek olmalıdır... Değerli okuyucularımız; 2001 yılı sonu itibariyle ülkemizin durumunu şöyle bir hatırlarsak, 2016'ya gelene kadar geçen zaman içinde nelerin nasıl tersine çevrilip, ülkenin sisli havasının peyder pey nasıl te miz havaya dönüştürüldüğünü açık ve seçik olarak görebiliriz. Yani aklıselim düşündüğümüzde aradan geçen yaklaşık 14 yılda yapılan seçimleri tek başına kazanarak iktidarda kalmak nasıl oldu acaba...?

Bunun nedenleri doğru olarak irdelendiğinde, toplumun beklentilerine verilen hizmetler olarak görmek sanırım yanlış olmaz. Sözcükleri eğip bükmeye “ama, lakin, fakat” sözcüklerinin arkasına sığınmadan doğruyu görmek gerekir. Temennimiz; siyasi partilerimizin,bu başarının şifrelerini doğru çözmeleri ve buna göre yeni yol haritalarını çizmeleridir... Bu denli ve çok önemli başarılar elde edildiği gerçeğini gizlemek, ne insani ne de vicdanı bir davranış, ne de insaflı bir değerlendirme olamaz. Güneşi balçıkla sıvatamazsınız. O nasıl olsa, istemeseniz de sizi aydınlatacaktır. Bari şuursuzca kendinizi ele vermeyiniz ve mahcup olmayınız... Ülkemizde demokrasi ve insan hakları konusunda, ekonomik, sosyal ve siyasal çok önemli başarılar elde edildiği halde, aptalcasına, daha da ötesi kahpe ve kalleşcesine kendi halkının üzerine kurşun yağdırarak, bu güzelim demokratik ülkeyi kaosa sürüklemek için darbe yapmaya kalkışmak düpedüz alçaklığın en alçaklığıdır, doğrudan doğruya vatan hainliğidir...