İnsanlarımız matematiğin, fiziğin,kimyanın erdemini kuru soğan gibi yerken, bilmezler ki Amerika, İngiltere,Fransa, İsrail bunlar gibi emperyalist ülkeler, yıllar boyu anamızı ağlattılar,kendi çıkarları uğruna yıllarca Türkiye’yi sömürüp durdular.

Kendi dinimizin dahi renklerini değiştirme gayretleri içerisinde inançlarımızı 70 parçaya bölerlerken siyasetçiler de isimleri üzerinde kendi geleceklerini şekillendirme adına, yalan dolan fırıldak dönüşlerle ha biraz daha, ha gayret doldu dolacak, aldık alacağız. Buranın planı şöyle: Buraya imarı şu verir, o alır, bana verir, ben alırım,sana veririm, o yolu şu yapacak,bu yolu onlar alacak, bu viyadük senin, bu kupon arazi senin... derken işte ülkenin bence her kulvarda yaşadığı en trajik günlerini bu günler yaratır olmamış mıdır? Kimsenin de umurunda mıdır?

Bu millet sabahleyin yol öğleyin viyadük, akşamleyin kupon arazi yemeği az çok öğrendi. Kabul de bu ülkede 15 Temmuz'dan sonra bir ölümcül işaret ki ülke yok olma tehlikesi içerisinde bir süreç yaşarken ders alacağımız amfide hala Amerikalı, İngiliz kuyruğunda da İsrail duruyorsa biz hala neyle uğraşıyoruz?Bugün Che’yle, yarın biri çıkacak Mandela ile, o yandan bir ses Mahatma Gandi ile gündem yaratıp kime hizmet ettiklerini bilip de bilmezlik sendromunun kime faydası vardır bilen var mıdır? Ben biliyorum.Ölümcül düşmanlarımız ABD, İngiltere,İsrail’e gel de Aziz Sancar’ı köydeki halama, dayıma ya da oğullarına anlat. Nerde?

Herkes birbirlerinin yüzüne bakar bakar da yalnız kaldıklarında "Ey Allah’ım ne hallere kaldık, biz ne yaptık, nasıl şeytana kandık, şeytanı geçtik de şu FETO’ya nasıl prim verdik, kendimiz mi yanıldık, yoksa bizi de başka birileri mi kandırdı" soruları da cevaplıdır aslında. Her şeyi bildikleri halde hurafe bakışlar,her gün kendi tangosunu başka bir versiyonla ülkenin her köşesinde sahneye koyan Amerika ülkeyi parçalara ayırmayı çakal sırıtmasıyla açıktan açığa Türk milletinin gözüne sokmaya çalışırken, bir soralım bakalım şu an bu ülkede ölümcül endişe taşımadan rahat uyuyup da gönül rahatlığı içerisinde yatağından kalkan bir vatanperver insanımız var mıdır?

Şu Ortadoğu'da kendilerine devlet denmez göçebe zihniyeti ile İngiltere tarafından keçi derilerine sınırları çizilen Lübnan’ı, Suriye’si Yemen’i, Suudi Arabistan’ı, Filistin’i, Katar’ı, Dubai’si, Irak’ın kaderlerine bir bakalım bir nokta var ki en önemli tarihi tespittir.

Cübbeli Hoca dahi bilmez bir  sultanlığı yani Arapları İngiliz siyasetidir ki parçalara bölmüşler, her birinin de başına aynı akrabalardan bir kişiyi koymuşlar… derken koyun gibi petrollerini sağmışlar, hala sağarlar.

Başları göğe ermesin diye yıllar içinde birbirlerini boğazlatmışlar,onlarda din iman diyerek Sünni’ydi,

Arap’tı, Aleviydi, Yezidiydi, Şii’di hala da birbirlerini kırarken bakın ki bu insanlar emperyalistlerden kuyruklarını kurtarabilirler mi? Şimdi gelin de Atatürk’ün dünyadaki rolünü bu insanlara siz anlatın anlatabilirseniz!

Dünya elden gidiyor, biz hala türbanlı amir müdür olacak, GATA ki bu coğrafyanın ilk dördündeki en büyük askeri hastanesi Sağlık Bakanlığına bağlanacak, harp okulları ki üniversitesini idare etmekte zorlanan rektöre bağlanacak, kapat o okulu, aç imam hatibi, ne kadar akıllandık kimse kestiremiyor!

Hangi yol daha tehlikeli, anlamaktan imtina ediyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin. İşte matematik,işte fizik, işte kimya nedir, ne değildir bilmeyene aşk olsun! Köy Enstitüleri kapatılmış, köylünün kemanı, piyanosu elinden alınmış. Alana yazıklar olsun! Bizler de anlatamadık, bizlere de yazıklar olsun! Bana da Faik Efendi'nin kafasına bu gerçekleri monte edemediğim için yazıklar olsun!