SON DAKİKA



Haber > Gündem > Meclis'te tarihi gün

Meclis'te tarihi gün

20 Ocak 2015 Salı - 20:45




Dört eski bakanla ilgili Meclis Soruşturma Komisyonu Raporu'nun görüşmeleri TBMM Genel Kurulu'nda yapıldı.





Genel Kurulu'nda başlayan Soruşturma Komisyonu Raporu görüşmelerine muhalefet partileri tam kadro katılırken, AK Partili milletvekillerinin de büyük çoğunluğu Genel Kurul'daki yerini aldı. Soruşturma Komisyonu Raporu'nda adı geçen eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, eski AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Genel Kurul salonundaki görüşmelere katılırken, eski Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ise katılmadı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Soruşturma Komisyonu Raporu görüşmelerinde yerini aldı. Genel Kurula Meclis Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı başkanlık ediyor.

 

 

CHP'Lİ ÖZKES PANKART KALDIRDI


Genel Kurul'da Meclis Soruşturma Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü de katıldı ancak komisyon adına Başkanvekili ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç konuşma yaptı. Tunç'un kürsüde konuşmasına başladığı sırada CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, "Hırsızlık yapan kızım Fatıma da olsa cezalandırırım. Hz. Muhammed" yazılı pankart kaldırdı. Bağımsız Milletvekili Hakan Şükür'ün MHP ve CHP'li milletvekilleriyle ayaküstü sohbet etti. Şükür'ün CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile sohbeti ilgi topladı.


HDP'Lİ BALÜKEN İÇİŞLERİ BAKANI ALA İLE AYAKÜSTÜ SOHBET ETTİ


HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, hükümet sıralarına giderek İçişleri Bakanı Efkan Ala ile kısa süre görüştü. Dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının en önemli gündem maddelerinden biri de Cizre olaylarıydı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, toplantının bitiminde düzenlediği basın toplantısında gazetecilere konuyla ilgili İçişleri Bakanı Ala ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın kapsamlı bir sunum yaptığını açıklamıştı. Baluken'in dünkü Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Bakan Ala ile görüşmesi dikkatlerden kaçmadı. Baluken daha sonra Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın yanına giderek bir süre ayaküstü sohbet etti.

SORUŞTURMA KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ, RAPORUN DETAYLARINI ANLATTI


Meclis Soruşturma Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç, 77 AK Parti'li milletvekilin vermiş olduğu soruşma önergesinin kabul edilmesiyle kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu'nun Anayasa'nın 100'üncü, TBMM İçtüzüğü'nün 107'nci ve 113'üncü maddeleri gereğince ek süreyi de kullanarak çalışmalarını tamamladığını ve raporunu Meclis Başkanlığı'na sunduğunu hatırlattı.

Komisyonun çalışmalarıyla ilgili olarak bazı hususların komisyon çalışmaları süresi içerisinde kamuoyuna yanlış aktarılmaya çalışıldığını belirten Tunç, "Bunlardan bir tanesi dizi pusulası meselesi; kamuoyunda çok tartışıldı. Bu, aslında hukuki bir konuydu. Yerel mahkemelerden bir üst mahkemeye dosyalar, aramızda savcılık, hakimlik yapan milletvekillerimiz var, dizi pusulasına bağlanmadan gönderildiğinde o dosyanın iade edildiğini çok iyi bilirler çünkü o dosyanın içerisindeki belgelerin gönderilen makam tarafından neler olduğunun bilinmesi lazım. Bu, niye önemlidir? İçerisindeki bir belgenin eksikliği durumu yapılacak soruşturma açısından önemlidir. O nedenle gereksiz bir tartışma yapıldı. 'Yüce Divana sevk durumunda da -yine Meclisin yapacağı iş- dizi pusulasına bağlanarak Anayasa Mahkemesine gönderilir' diyor Meclis İç Tüzüğü'müz; 112 son fıkra açık" ifadelerini kullandı.


Yine, soruşturmanın gizliliğinin ihlaline yönelik birtakım tavırlar ortaya konduğunu dile getiren Tunç, "İç Tüzük madde 110 'Komisyon çalışmaları gizlidir. Sadece komisyon üyesi milletvekilleri katılabilir, diğer milletvekilleri komisyon çalışmalarına katılamaz' diyor. Anayasa madde 100 son fıkra, İç Tüzük madde 113 'Siyasi parti gruplarında Meclis soruşturmasıyla ilgili görüşme yapılamaz' diyor. Ama maalesef, muhalefet partisi meclis gruplarında sürekli meclis soruşturması konusu gündeme alındı, bu konuda ifadeler kullanıldı. Tabii, Komisyon çalışmalarıyla ilgili gizliliğin ihlal edildiği bu noktada kamuoyuna yanlış bilgiler de aktarıldı, tutanaklar farklı şekilde aktarıldı, hatta bizim kendi konuşmalarımız, Meclis Soruşturma Komisyonunda yaptığımız konuşmaların tutanakları İnternet’e aktarıldı, burada bile konuştuğumuz cümlenin farklı bir paragrafın altında yerleştirildiğine bizzat biz kendimiz şahit olduk" diye konuştu.

 

 

"MASAK RAPORUNDA 'KARA PARA AKLAMAYA İLİŞKİN SOMUR BİR VERİ YOK' DİYOR"


Tunç, şöyle devam etti: "Adli Tıp Raporu geldi. Adli Tıp Raporu'nun montaja ilişkin rapor olduğu kamuoyuna sunulmaya çalışıldı. Halbuki Adli Tıp Raporu tapeler ile CD arasındaki cümlelerin uyup uymadığıyla ilgiydi, yoksa o CD'deki ses kaydının montaj olup olmadığına ilişkin bir Adli Tıp Raporu yoktu. Buna ilişkin bazı incelemeler TÜBİTAK tarafından yapıldı ve o dinlemelerle ilgili TÜBİTAK'ın montaja ilişkin raporları da var ama bizim Komisyonumuzu ilgilendiren bir durum burada söz konusu değil.



Değerli milletvekilleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturmadaki soruşturma önergesinde bahsedilen olaylarla ilgili belgeleri ihbar olarak nitelendirdik. Yani burada fezleke olarak hep gündeme geldi. Bu bir fezleke değildir, fezlekenin nasıl olduğunu Anayasamız, İç Tüzük'ümüz belirlemiştir. Burada bizim yaptığımız iş Anayasa 100'deki bakanların yargılanmasıyla ilgili bir yargısal faaliyet, Meclis soruşturması konusu, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin fezlekeyle bunu birbirine karıştırmamak gerekir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının belgelerini biz ihbar olarak kabul ettik, delil araştırmasını da Komisyon olarak kendimiz yaptık.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012’de başlattığı soruşturmayla ilgili olarak da normal bir soruşturmada olmayacak derecede çok sayıda hukuka aykırılığı tespit ettik. Bu tespitlerin büyük bölümü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararında da mevcut. İstanbul'daki soruşturmanın başlangıcına baktığımızda 31 Ocak 2008 tarihli MASAK Raporu'na dayanılıyor Hocam. Bu raporda 'Kara para aklama suçuna ilişkin somut veri yok' denildiği halde aradan.


İstanbul'daki soruşturmanın başlangıcına baktığımızda 31 Ocak 2008 tarihli MASAK raporuna dayanıldığı belirtiliyor. Bu MASAK raporuna bir bakıyoruz, MASAK raporunda 'Kara para aklamaya ilişkin somut bir veri yok' diyor. Yani, böyle dediği halde dört yıl sonraki bir soruşturmaya dayanak yapılan bir rapordan bahsediyoruz. Yine, 2012 tarihli MASAK raporunda da kara para aklama suçuna ilişkin somut veri olmadığı sonucuna varıldığı hâlde her iki rapor da soruşturmaya esas alınıyor.

Soruşturma bu iki rapor ve üç ihbarla başlıyor; 2009, 2010 ve en son 18 Temmuz 2012'deki isimsiz ihbarlar. Ancak, 18 Temmuzdan 13 Eylüle kadar savcılık hiçbir çalışma yapmadan doğrudan iletişimin tespitine geçiyor. Yani, burada Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 135'inci maddesine göre 'son çare kuralı' dediğimiz kuvvetli şüphe sebebinin varlığı hâlinde başka suretle delil elde etme imkanının olmadığı hâllerde iletişimin denetlenmesine geçileceğine dair hüküm ihlal edilerek soruşturma doğrudan iletişimin denetlenmesiyle başlıyor. Bu, bir kere Ceza Muhakemesi Kanunu’muzun 135’inci maddesine aykırı bir başlangıç."

 


İhbarlardan birinde uyuşturucu ticareti ve PKK'dan bahsedildiği halde, Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesi gereğince görevli savcılar durumdan haberdar edilmediğini vurgulayan Tunç, "İhbarlarla ilgili dikkat çeken önemli husus, şüphelilerle ilgili olarak kullandıkları telefon numaralarına kadar her türlü detayın bildirilmesidir. Bu durum, kolluk tarafından istihbari dinlemeden elde edilen bilgilerin ve hukuka aykırı yollarla elde edilen delillerin isimsiz ihbarlar yoluyla adli soruşturmada kullanıldığını gösteriyor; oysa mevzuatımız istihbari dinlemenin delil olarak kullanılmayacağını açıkça yasaklıyor" dedi.

Tunç, "Soruşturma devam ederken 1 Ağustos 2013 tarihli bir isimsiz ihbar daha var. Bu ihbarın içeriğinden ziyade dikkat çekici husus, ihbarın yapıldığı IP adresinden 12 ayrı ihbar yapılmış olması yani burada çok sayıda ihbar yollanan bir IP adresi hakkında savcılık 'Ya, bu IP adresi kime aittir?' diye hiçbir araştırma zahmetine dahi katlanmıyor. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğinin 17 Eylül 2012 tarihli iletişiminin tespit kararı var. Bu karara atıf yapılarak alınan sonraki dinleme ve izleme kararlarında da hukuka aykırılıklar birbirini izleyerek devam ediyor" ifadelerini kullandı.

YILMAZ TUNÇ'TAN DETAYLI AÇIKLAMALAR


Tunç, şöyle devam etti: "3 Ekim 2012 tarihli teknik takip kararı var. 'Şüphelilerden birisi yurt dışından iki valizle gelecek, içerisinde altın var, havaalanında iki kişiyle görüşecek, işte, altın kaçakçılığı yapılacak' şeklindeki bir ihbar üzerine teknik takip yapılıyor. Bu teknik takipte de bu ihbarın asılsız olduğu çıkıyor ortaya, uçaktan inen şahsın elinde valiz falan yok, eşiyle birlikte görüşüp başka kişilerle de görüşmeden ayrılıyor. Burada bu ihbar asılsız çıktığı halde bu teknik takip mahkeme tarafından onaylanıp dört hafta daha bunun üzerine teknik takip kararı veriliyor.

 


4 eski bakan için oylama başladı 4 eski bakan gizli oylama,gizli oylama,yüce divan


13 Kasım 2012’de alınan bir dinleme kararı var. Kanunen yasak olmasına rağmen eşler arasındaki görüşmeler dinleniyor ve bunlar imha edilmeden dosyaya konuluyor. İki yıllık zaman diliminde tanıklıktan çekinme hakkı olan, kaydedilmesi yasak görüşmeler de kayda alınıyor, dinlenmesi yasak görüşmelerdeki görüşülen kişiler hakkında da dinleme kararları alınarak hukuka aykırılıklar birbirini izliyor. Hakkında dinleme kararı alınanlardan sadece 32 kişi şüpheli ancak 100'den fazla kişi dinleniyor ve 300'den fazla telefon hakkında dinleme kararı veriliyor.


Yine, 9 Temmuz 2013 İstanbul 34. Sulh Ceza Hakimliğinin iletişimin denetlenmesine dair bir kararı var. Karar 9 Temmuzda ama telefon dinlemesi kararı 4 Temmuzdan itibaren geçerli olarak alınıyor. Bu şekilde, mahkeme kararı olmadan dinlemeler dosyaya delil olarak konuluyor.


Yine, 10 Mayıs 2013 tarihli 26. Sulh Ceza Mahkemesinin bir kararı var. Bu karar da 10 Mayısta veriliyor, süresi 10 Haziranda dolmasına rağmen -örgüt kapsamındaki suçlarda bir aylık uzatma vardır- bir aylık uzatma 10 Haziranda dolmasına rağmen 14 Hazirana kadar teknik takip yapılıyor. Yani bu şekilde, süreyi aşan, geçmiş tarihe yönelik dinleme kararları, izleme kararları var.

 

 


19 Nisan 2013’te İstanbul 38. Sulh Ceza Mahkemesi e-posta adresine şifre girilmek suretiyle inceleme kararı veriyor. Bu, bizim hukukumuzda, hiçbir evrensel hukukta olmayan bir şey. Postada el koyma CMK 129’a göre yapılır ama burada e-posta şifresi kırılarak polisler tarafından o e-postalara giriliyor. Yani normalde, aslında, postalar hâkim tarafından açılır, burada polis kendisi şifreyi kırarak gerekli incelemeyi yapıyor ve burada Anayasa’nın 20 ve 22’nci maddelerindeki hükümleri de ihlal ediyor. Tabii, tüm bu hukuka aykırılıkların yanı sıra, dosyada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararında da buna benzer birçok hukuka aykırılık var. Bunları takipsizlik kararında ayrıntılarıyla görebiliriz."

BAKANLARA İSNAT EDİLEN SUÇLAMALARI TEK TEK AÇIKLADI


Anayasa'nın 38'inci maddesine göre "Kanuna aykırı olarak elde edilen bulguların delil olarak kullanılamayacağını" vurgulayan Tunç, "Komisyonumuz kendisine ulaştırılan soruşturma evrakını bir ihbar mahiyetinde kabul etti demiştim. Usule uygun delil araştırmasını Komisyon kendisi yaptı ve Bakanlara soruşturma önergesinde isnat edilen hususlarla ilgili maddi gerçeği sonuna kadar araştırdı ve şu sonuca vardı: Şimdi, tek tek bakanlara isnat edilen suçlar ve bu suçlamalarla ilgili Yüce Divan’a sevk etmeme kararımızın gerekçelerini sizlerle paylaşmak istiyorum" dedi.

BAYRAKTAR: KONUŞMAK İSTİYORUM AMA…

Genel Kurul’a ilk genel Erdoğan Bayraktar oldu ve şunları söyledi: “Konuşmak istiyorum, hala da istiyorum. Ama yakın arkadaşlarım dostlarım konuşmamamın daha hayırlı olacağını söylediler. O yüzden konuşmayacağım. Arkadaşlar sizi sevdiğim için bunu açıklıyorum. Siz de beni sevin, sevgiye ihtiyacım var.”

Bayraktar'dan sonra TBMM Genel Kurulu'na sırasıyla eski İçişleri Bakanı Muammer Güler ve eski Bakan Egemen Bağış geldi.

 

 

BAĞIŞ: SİYASETÇİLERİN A, B, C PLANLARI VARDIR

Egemen Bağış, Meclis'e geldiğinde gazetecilerin ''Konuşacak mısınız?'' şeklindeki sorusuna ''Dur bir bakalım. Duruma göre. Siyasetçilerin duruma göre A, B, C planları vardır'' yanıtını verdi. Bağış, ''Nasıl bir sonuç bekliyorsunuz'' sorusuna ''Yüce Meclis'in takdiridir. Hayırlısı olsun'' cevabını verdi.   

3 BAKAN KÜRSÜDE KONUŞMA YAPMADI

3 eski bakan Egemen Bağış, Erdoğan Bayraktar ve Muammer Güler, kürsüye çıkmayarak yerlerinden kısa bir açıklama yaptı. TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı, ayrıca Zafer Çağlayan'ın annesinin vefatından dolayı Genel Kurul'a katılamayacağını ifade etti.

 

 

GÜLER: "TAKDİR YÜCE MECLİSİNDİR"

Kısa bir açıklama yapacağım diyerek yerinden söz isteyen İçişleri eski Bakanı Muammer Güler, "Soruşturma Komisyonuna verdiğim sözlü ve yazılı savunmama ilave edecek başkaca bir husus bulunmamaktadır. Karar ve takdir yüce heyetinizdedir. Arz ediyor ve saygılar sunuyorum" dedi.

BAĞIŞ: KARARA SAYGI DUYUYORUM

Avrupa Birliği eski Bakanı Egemen Bağış da kürsüye çıkmayarak yerinden yaptığı konuşmasında "Hakkımızdaki iftiralarla ilgili olarak gerek Cumhuriyet Başsavcılığı gerek TBMM'nin Soruşturma Komisyonu gerekli kararları vermiştir. Komisyon kararına saygı duyuyorum. Takdir yüce Meclis'indir" ifadelerini kullandı. Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar ise açıklama yapmayarak teşekkür ettiğini belirtti. 

ZAFER ÇAĞLAYAN OYLAMAYA KATILMADI 

Annesinin cenaze töreni için Muş'a giden eski Bakanlardan Zafer Çağlayan salonda yer almadı.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap