Referandum süreci biz istesek de istemesek de toplumda bir gerginliğe neden oldu. Toplum şimdiden kutuplaştı. 'Evet'çiler ve 'Hayır'cılar diye ikiye bölünmüş durumda... Her seçim sürecinde böyle kutuplaşmaların, ayrışmaların yaşanması da gayet doğal.

Bundan önce de 2007 ve 2010 yıllarında iki referandum süreci yaşadık. Ama bu referandumlar gayet demokratik bir şekilde gerçekleşti. Ve bu kadar yoğun bir kutuplaşma ve kamplaşma yaşamadık. Bu referandumun diğerlerinden ayırt edici özelliği köklü bir sistem değişikliğine gidilmesi...

Yani parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi... Dolayısıyla getirilecek sistemin bize neler kazandıracağı, parlamenter sistemden üstünlükleri ve dezavantajları topluma çok iyi anlatılmalı. Böyle yapılmadığı zaman farklı düşünen insanlar 'sen nasıl böyle bir anayasaya ‘Evet’ dersin' veya 'istikrar getirecek bu değişikliğe ‘Hayır’ demeni anlamak mümkün değil' gibi söylemlerle birbirlerine serzenişlerde bulunuyorlar.

Tabi bunların dışında basın organlarında ve sosyal medyada kararını açıklayanları hainlikle suçlayanlar, onlara en galiz küfürleri yağdıranların, hakaret edenler ve sövüp sayanların da sayısı hiç de az değil...

Eğer böyle giderse referandumun yapılacağı nisan ayına kadar toplum bu gerginliği ve kutuplaşmayı kaldırabilecek mi? Asıl düşünmemiz gereken husus bence bu. Zira toplumsal barışa en çok ihtiyaç duyduğumuz bir süreçten geçiyoruz. İçte ve dışta terör örgütleriyle savaşıyoruz. FETÖ, PKK ve DHKPC işbirliği yaparak terör saldırılarını artıyor.

Hain FETÖ darbe girişimini bütün toplum el ele vererek atlattık. Ne görüşten olursa olsun, bütün insanlar darbeye karşı sokaklara döküldü. Herkes, vatanına ve milletine sahip çıkmak için birbirleriyle yarıştı. Ve bu süreç içinde bütün partiler birlik ve beraberlik mesajları vererek çok güzel bir dayanışma örneği sergilediler. Yenikapı ruhu diye adlandırılan herkesin memnun kaldığı bir süreç yaşandı.

 Ama referandum sürecine girildiğinden itibaren durum tersine döndü. Herkes eski ayarlarına geri döndü. Şimdi hakaretler, iftiralar, küfürler havada uçuşuyor. Referandum kararından ötürü, birbirimize olan sevgi ve saygımız birden azaldı. Kimisi birilerine yaranmak için "Evet" videosu çekiyor, kimisi sırf ideolojik nedenlerden dolayı ya da Cumhurbaşkanlığı karşıtlığı üzerinden "Hayır" diyeceğini söylüyor. Bazıları ise anayasa değişikliği maddelerini daha hiç okumadan kararını vermiş. Bu kadar önemli bir konuda bunları okumaya bile gerek duymamış.

Geçmiş sosyal medyanın başında kararını açıklıyor. Böyle bir karar sizce doğru ya da sağlıklı olur mu? Bu karar; ülkeye, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne yarar getirir mi? Kararlarında hiç de samimi olmayanlar da var. Bunların bir kısmı makam ve mevki kapma uğruna kararlarını şekillendiriyor. Bir yerlere şirin görünme, mevki bekleme ve de istikbal beklentisi olduğu için karar verenlerin sayısı da hiç de az değil. Bu durum her iki taraf için de geçerli.

Ama unuttuğumuz bir şey var: Bu bir referandum süreci. Her şeyin başı ya da sonu değil. Hayat bundan sonra da devam edecek. Ne hükümet değişecek ne de bakanlar. Seçimler 2019 yılında yapılacak. Kararından dolayı kimsenin gönlünü kırmayalım, kimseyi üzmeyelim. Aynı ülkenin insanları olarak her zaman birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyacağız.

Bizim bizden başka dostumuz yok. Bu vatanı kaybedersek de gidecek, sığınabileceğimiz başka bir ülke yok. Zira etrafımızda bizden daha merhametli, bizleri bağrına basacak bir ülke de yok. Çoğuyla mücadele ve savaş halindeyiz. O yüzden çok dikkatli olalım. Hangi gerekçelerle "Evet" ya da "Hayır" dediğimizi değişen anayasa maddeleri üzerinden açıklayalım. Örneğin değişen bu maddeyle yargı bağımsızlığı gelecek, icra hızlanacak ya da bakanların ve milletvekillerinin yargılanması kolaylaşacak gibi. Ama biz bunu yapmak yerine havanda su dövüyoruz. Değişen anayasa maddelerini gündeme taşımadan kişisel yorumlar ve değerlendirmeler üzerinden tavrımızı ortaya koyuyoruz. Ama bunlar genelde subjektif ve öznel yorumlar. O yüzden neden "Evet" ya da "Hayır" dediğimizi değişen maddeler üzerinden açıklayalım. Şu madde bu faydayı getirecek. Bu madde millet iradesini, demokrasiyi güçlendirecek gibi... Bir kaşık suda fırtına koparmayalım. EVET, o yüzden lütfen gerçekçi olalım!