Yurt toprağı, sana her şey feda olsun! Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz.

Mustafa Kemal ATATÜRK

Türkiye’nin en kısa kara sınırı olan komşusu, Nahçivan Özerk Bölgesi, Ermenistan ile İran arasına sıkışmış toplam kara sınırı on beş km. civarında olup Iğdır ile komşudur. Ulu Önder bir kez daha dehasını ve ileri görüşlülüğünü ortaya koymuş ve Türk dünyası ile doğrudan bir sınırımız olsun diye bu bölgeyi İran ile anlaşarak kendi parasıyla satın almıştır. Zira Ermenistan sınır güvenliği tehlikeli olabilirdi. Türk dünyasına kapı açan bu bölge şu an bize aittir. Bu kapı ülkemizi Türk dünyası ile doğrudan sınırımız olmasını sağlamıştır.

Oysa her fırsatta Ulu Önder’e yapılan düşmanlık veya unutturulmaya çalışılan düşmanlık yerine O’ndan feyz alınarak dış politika izlenir olsaydı bugün ülkemiz genelde zor günler yaşamazdı. Bugün sınırlarımızda yaşanan üzücü ve onur kırıcı olaylar haricinde Ege’deki küçük kara parçalarını bile koruyamaz duruma geldik.

ATATÜRK’ün, yurt toprağı için her şeyimizin feda edilebileceğini vurgulaması çok anlamlı ve de önemlidir. Yakın tarihimizde yaşadığımız Kıbrıs, neredeyse elimizden kayıp çıkan sabun kalıbı gibi duruyor. Ege’deki küçük adacıklara Yunan askeri üsler kuruyor. Irak sınırımızda Türkiye’ye düşman bir devlet kurma çalışmaları devam ederken, ülkemizin bu duruma sessiz kalışı düşündürücüdür. Zaman zaman halkımızla yaptığımız sohbetlerde, vatandaşların bir kısmı küçük adacıklara Yunanlılar çıktı diye onlara savaş mı ilan edelim?

 Elbette bizler savaş yanlısı değiliz. Ammaaaaa, dış politikadaki tutarsızlığı görmezlikten gelmek çok büyük haksızlık olmaz mı? İşte gerçek bir lider yıllar sonrasını görebilendir. Ancak bizler gün geçtikçe hala ATATÜRK düşmanlığını körükleyen sözüm ona yazarların ve şarlatanların yalanlarına çanak tutuyoruz. Cumhuriyeti kuran veya kuranlar bu ülkenin geleceği için hiç mi bir şey yapmadılar?

Dünyada emperyalizme dur diyen tek lider olan Ulu Önder’in kurduğu cumhuriyeti yıkmaya çalışan dış güçlere içte yardakçılık yapmak marifetmiş gibi televizyonlarda boy gösteriyorlar. Korkmadan gerçekler neden anlatılmıyor?  Biraz insaflı olup adil düşünemez miyiz acaba?