Trabzonspor Rizespor maçına hem toparlanma hem de Galatasaray galibiyetinden sonra elindeki kadro ile sistemi oluşturma adına, 'bu ligde ben de varım' deme adına oyun disiplinini önde tutarak başladı. Tüm spor kamuoyu bilir ki yenilmeyecek, puan alınmayacak takım yoktur. İlk dakikalarda kazandığı penaltıdan sonra rakibine karşı biraz daha etkili olan Trabzonspor’un rakibi Rize yabana atılmayacak bir takım olmadığını gösterdi.

Rizespor sahanın her yerinde mücadele edebilecek, orta alandan orga
nize edilen ataklarla her an gol bulabilecek takım derken on birinci dakikada Kweuke ile gol buldu. Golden sonra Rizespor, haliyle kendi oyununa biraz daha ivme katarak, kanatları yerli yerinde kullanamayan Trabzonspor’a karşı dengeyi sağlamada üstün olan takımdı. Oynamadan hiçbir maç kazanılmadığına göre her puan her iki takım için de önem arzediyordu.
İlk yarının sonlarına doğru her atakta zorlanan takım Trabzonspor’du.

Tüm oyun sistemini santrforu Kweuke üzerine kuran Rizespor, orta alanda Trabzonspor’un gardını düşürünce rakipten daha bilinçli olan takımdı. İlk devre Trabzonspor adına değişen bir şey yoktu. İkinci yarıda sahada öyle bir Onazi vardı ki kendini kurnaz zanneden tilki misali Ersun Bey ona 80 dakika nasıl dayandı o da ayrı bir handikap. Trabzonspor bu maçta kanatları iyi kullanamadığı sürece Rizespor’a pozisyon verdi.

Mucize bekliyorduk, o da hakemle geldi. Ne yaptığını bilmediğini bilmeyen Trabzonspor kötü oynadığı halde 2-1’i yakaladı. Futbolun hoca için oynatma sanatı, futbolcu için de oynama sanatı olduğuna göre rakip de bizim için aynı şeyi düşündü. Rizespor’un tek santrforuna iki puan bıraktık. Yoksa Kweuke mi bize iki puan bıraktı? İşte bu sorunun cevabı Ersun Bey'dedir beyler!