SON DAKİKA



Haber > Gündem > Kimler deli?

Kimler deli?

12 Ekim 2015 Pazartesi - 09:33








Geçenlerde Manisa’ya gittim, "Tımarhaneyi bir ziyaret edeyim" dedim. Bu sırada, tımarhane bahçesinde arka arkaya oturan fakat birbirleri ile münakaşa eden iki deli(!) dikkatimi çekti. Sordum, bu iki delinin birisi tımarhaneye düşmeden önce gerçekten hafızmış. Diğeri ise arabacılık yaparken kafayı sıyırmış, o da buraya düşmüş. Tımarhanenin sakinleri bunlara "Çifte Hafız" adını takmışlar. Merak ettim, sebebi nedendir diye. Biraz deli fakat filozof geçinen bir akıllı bana işin esasını anlattı. Gerçekten hafız olanda bir sıkıntı yok da, esas sıkıntı Kuran’dan bir sure dahi ezberi olmayan arabacının gerçek hafıza olan takıntısı enteresan geldi bana. Gerçek hafız okurken, arabacının da onu habire taklit etmesinden dolayı, oranın delileri ile tımarhaneyi ziyareti kendilerine adet edinmiş müdavimlerin, arabacıyı da hafız sanmalarından dolayı bunlara "Çifte hafızlar" adını takmışlar. Olay şöyle oluyor: Demir parmaklıklar önüne deli seyretmeye gelen akıllılar(!) bütün Müslümanlara has bir şefkatle delilerin, ziyaretçileri görünce yanlarına giderek, saçma sapan sözler savurup bir şeyler istemeleri üzerine, ziyaretçiler de onlara tütün, sigara, şeker vs. getirip veriyorlarmış.

Bu arada hafız, parmaklık önünde ziyaretçiler görününce eskiden cenazelerde, hastaların başı ucunda, evlenme merasimlerinde aşr-i şerif okuyup para toplamaya alışık olduğundan ve gelen ziyaretçilerden merhametli olanları gözlerinden tanıyacak kadar zeki olduğundan bu tip ziyaretçileri görür görmez hemen parmaklığın önüne gidip diz çöker ve Kuran'dan aşır okumaya başlıyor. Arabacı da hafızın kazancından pay koparmak için hemen onun arkasında diz çöker ve hafızın ağzından çıkan kelimeleri ustaca taklit etmeye çalışırdı. Zavallı hafız da bunalır, ondan farklı olduğunu anlatmak ihtiyacını hissettiğinden, ara sıra okumayı kesip seyircilere başparmağı ile onu işaret edip; "Hemşerim, bu hafız değildir ha, onu dinlemeyin" der ise de arabacı uyanık, hafızın arkasından seyircilere göz kaş işaret yapıp elini başının yanından sallayıp hafızı tiye aldığını belirterek, "Onun sözlerine kulak asmayın, zavallı delidir(!)" dermiş.

Başka bir gün, akıl hastanesini ziyaretimde bu yalancı hafızı yakalayıp bir iki sigara ikram edip gönlünü aldıktan sonra şaka yollu ona "neden hafızı taklit ettiğini" sordum. Sağa sola bakıp, eğilip kulağıma dedi ki: Hafızı dinleyenlerin yüzde doksanı, okunan şeyin doğrusu benim okuduğum mu, yoksa hafızın okuduğu mu olduğunu ayırt etmekten acizdirler. Birisi bunlara tecvitli ve makamlı her ne okursa Kur’an sanıp hemen başlarını sallarlar. Esasen, bizim hafız da okuduğunu anlayanlardan değil ya, sadece habire okur, bu yüzden seyircilerin çoğu benim de hafız olduğumu sanır, yemin bile ederler. "Ben de bu arada yolumu buluyorum -gülerek- bu ziyaretçilerin de zaten çoğu deli" demez mi? Birden aklıma bizim siyaset seansları geldi. Durum tımarhanedeki çifte hafızların vaziyetine benzemiyor mu? Hangisi doğru hangisi yanlış, anlayan var mı? Miting meydanlarında toplananlar, her konuşana kafa sallayıp alkış tutmuyor muyuz? Konuşanlar da her zaman "Gerçek hafızın" kendileri olduklarını iddia etmiyorlar mı? Peki şimdi, tımarhanenin içindekiler mi, yoksa dışarıdaki bizler mi deli? Ne dersiniz?

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap