Gazeteci Deniz Zeyrek bugünkü köşesinde, ''Kılıçdaroğlu’nun ampulü, AK Parti’nin ampulü'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun her geçen gün üzerine bir yenisinin daha eklendiği zamlar karşısında perişan olan ve faturaları bile ödeyemeyen 3 milyonun üzerindeki vatandaşın durumuna dikkat çekmek için böyle bir eylemi gerçekleştirdiğini vurgulayan Zeyrek, Kılıçdaroğlu'nun özellikle elektriğinin kesilmesi karşısında başka bir önlem almayıp vatandaşın çektiği sıkıntıyı aynı şekilde yaşama çabasının, eylemin etki gücünü daha da artırdığını belirtti.

Zeyrek yazısında bu durumun AKP üzerinde nasıl bir etki bırakacağına da değindi.

Deniz Zeyrek'in yazısı şu şekilde:

CHP lideri  Kemal Kılıçdaroğlu'nun elektrik faturasını ödemeyeceğini açıkladığı gün birçok insandan “doğru mu yapıyor” sorusunu duymuştum.

Yorumlaması gerçekten zor bir durumdu. Tıpkı, TÜİK, MEB, Et Süt Kurumu ziyaretleri gibi…

Bir taraftan “Ana Muhalefet Lideri” seviyesinde dikkat çekici bir çıkıştı ve yurttaşların yaşadığı ciddi sorunların gündeme gelmesini ve tartışılmasını sağlıyordu.

Ancak diğer taraftan “sonuç getirmeyen üst düzey bir eylem” olarak tarihe geçme riski taşıyordu. Zira Kılıçdaroğlu'nun kapılarda ya da evde karanlıkta kalması bir nebze de olsa “zayıflık” olarak yorumlayanlar da çıkabiliyordu.

★★★

Ankara'da elektrik dağıtımını üstlenen Enerji Sa geçen hafta Kemal Kılıçdaroğlu'na faturasını ödemediği takdirde 21 Nisan'da elektriğinin kesileceğini bildirmişti.

Ancak daha önce sorun çözülene dek elektrik faturasını ödemeyeceğini deklare eden Kılıçdaroğlu uyarıyı dikkate almadı.

Buna karşın parti kurmayları, elektriğin kesilmesi durumunda Kılıçdaroğlu ailesi karanlıkta ve zor durumda kalmasın diye çözüm arayışına girdi.

Başta jeneratör düşünüldü. Ancak mazot tüketimi, gürültü gibi nedenlerle başka alternatifler de ele alındı. Bazı kurmaylar, evin elektrik ihtiyacının 5 kilovatlık güneş enerjisi panelleriyle karşılanabileceğini ifade ettiler.

Buna karşın Kılıçdaroğlu, “şimdilik bir şey yapmayın, kessinler de o zaman” diyerek önlem alınmasına izin vermedi.

★★★

Ben yazımı yazarken Kılıçdaroğlu basın toplantısını henüz yapmamış, elektriğinin kesilmesine karşı ne yapacağını henüz duyurmamıştı.

Ben şahsen, Kılıçdaroğlu'nun, bu eylemi faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen yaklaşık 3 milyon insanın durumuna dikkat çekmek için yaptığını dikkate alarak, “ne yapmalı” sorusuna şu yanıtı verirdim:

“Kurmaylarını dinleyip elektrik ihtiyacını karşılayacak bir önlem almamalı, karanlıkta ve elektriksiz kalmalı.”

Önlem alırsa, faturasını ödemediği için karanlıkta kalan, buzdolabını, elektronik cihazlarını çalıştıramayan vatandaşlarla gerçek anlamda empati kuramayacağı gibi, faturasını ödeyemediği için elektrikleri kesik olan yurttaşların durumuna da yeterince dikkat çekemez ve eylemini değersizleştirirdi.

★★★

Kemal Kılıçdaroğlu'nun eyleminden bu kadar söz edip, elektriğini kesen Enerji Sa'yı yazmasak olmaz. Enerji Sa'nın faturasını ödeyemeyen vatandaşlara yaptığının aynısını Kemal Kılıçdaroğlu'na yapması görüntü itibariyle “adaletli” bir durum olabilir. Kılıçdaroğlu da zaten “ayrıcalık” beklemiyordur. Adaletli demişken, benzer bir şeyi iktidardan birine yapabilirler miydi dersiniz?

Zor biraz!

Bu olay sayesinde gördük ki Enerji Sa başta olmak üzere bütün dağıtım şirketleri sırf faturalarını ödemediler diye 3 milyondan fazla insanın elektriğini keserken kimsenin gözünün yaşına bakmıyormuş. O evlerde elektrikle çalışan tıbbi cihaz varmış, çalışmayan buzdolaplarında gıda maddeleri bozuluyormuş, çocuklar mum ışığında ders çalışmak zorunda kalıyormuş, kimin umurunda?

★★★

Bir çift söz de iktidara etmek lazım. Kemal Kılıçdaroğlu sayesinde, bu ülkede yaşayan milyonlarca insanın durumuyla yüzleştiniz. İstisnaları saymazsak, faturalarını ödeyemeyen vatandaşların tamamına yakınını faturaları ödeyemeyecek duruma getirdiğinizin farkındasınızdır umarım!

Artık, bu ülkede iktidarın yanlış ekonomi politikaları nedeniyle “faturalarını ödeyemez hale gelmiş insanlar” da var, elektrik zamları nedeniyle “ödenemez hale gelen faturalar” da!

Her krizin faturasını vatandaşa yükleyen, şirketlerin sırtını sıvazlayan iktidar, bu soruna bir an önce bir çözüm bulmazsa, vatandaş da ilk seçimde iktidarın ampulüne giden elektriği kesebilir. Kılıçdaroğlu'nun ampulü eninde sonunda elektrikle buluşabilir. Ancak millet oyunu keserse AK Parti'nin ampulü ışığa hasret kalabilir.

Benden söylemesi!