“Eğitimin birinci amacı insanı, hem kendisi hem de toplumu için değer yaratacak düzeye getirmek olmalıdır. Kişi böylece, ahlaklanır, bilgilenir, düşünme alışkanlığı kazanır, en önemlisi de ülkü edinir... İkinci gayesi ise, bir ulusun geçmişi ile geleceği arasında köprü kurmaktır. Yoksa kimliksiz, kişiliksiz, bilinçsiz ve darmadağın, ortak bir değerler dizgesinden yoksun bir kuru kalabalığa dönüşürüz...” “GENÇLERİMİZ geleceğimiz” derken, son yıllarda, eğitimin bu geleceğe ne ölçüde hizmet ettiğini bir kez daha sorgulamamız gerekiyor...

Genç bir adam, (bu kadar nefreti kaç zamanda, hangi eğitim sürecinde edindi ki?) savunmasız bir insanı (üstelik misafir) gözünü kırpmadan öldürebiliyor! O resimde, geleneğine, değerlerine, inancına ters, kimliksiz bir genç vardı!. O resimde, yetişmiş ve eğitilmiş gençlerimizden beklentilerimiz konusunda, yaşadığımız büyük bir hayal kırıklığı vardı! O resimde, eğitimin, yıllarca ideolojik bir aygıt ve biçimleme aracı olarak nasıl kullanıldığının kanıtı vardı! O resimde, belirli kesimlerin varlığına hizmet edilmesi yönünde, ne tip insanlar yetiştirildiğini gördük...

O resimde, tek taraflı düşünen ve hareket eden yeni bir toplum inşa edilmek istenirken, gençlerin nefret sarmalında nasıl yalnızlaştırıldığını gördük... Siyasetin yanlı bir düşünüş içinde, eğitimde yaptığı değişikliklerin hiç biri sıradan ve tesadüfî değildir. Kendi kültürüne ve cumhuriyet değerlerine yabancı, İslam’ı sadece siyasi amaçlar doğrultusunda yaşamaları noktasında ele alan bu gençlerin her biri ülkemizin karanlığıdır. Bizler gençlerimiz için eğitim de “Milli irade, toplum değerleri, ahlak, özgür düşünce, üreten akıl ve beraberinde sevgi” hedeflerken, o birileri, kendi ideolojilerine hizmet edecek, “tek tip bireyler” hedefledi... O birileri, amaçları doğrultusunda gençlerin bilinçaltına “nefret” yerleştirdi... Bütün bunlar yapılırken, o gençlerin yarın, ölüm kusan silahlarla, birer katil olabileceklerini düşünmemiş olabilirler miydi?

SUÇLU TEK DEĞİL!

Bu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı, en fazla yanlışları olan, beklentilere cevap veremeyen kurum olmuştur MAALESEF... Denetimsiz dershaneleri, özensiz eğitim ve öğretim veren özel okulları, devamlı değişen müfredat ve OKUL kitaplarıyla, bilinçsizce işleyen bir eğitim sistemi üretildi... Kısa ve net; eğitim, siyaset ve sözde aydın unvanı taşıyan insanlar tarafından, toplumu ortak değerlerde birleştirmek yerine, bölmek için kullanıldı...

Bu arada demokrasiye ne mi oldu? Demokrasi ağır yara aldı, deyim yerindeyse can çekişiyor... Yine devletimiz en büyük sınavını, (fetö hizmeti veren) eğitim kurumlarının yetiştirdikleri yüzünden verdi... Biz vatanseverler sorumluluğumuz ölçüsünde, uyarılarımızı yapmaya, sessizce halkı aydınlatmaya çalışıyoruz. Dileğim odur ki ilgililer de artık eğitimi MİLLİ çizgisine yeniden taşır... Cenap Şehabettin'e kulak verelim: "Gariptir, yükü çeken manda ses çıkarmaz da kağnı inler."