AK Parti Trabzon Milletvekili Av. Ayşe Sula Köseoğlu, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Açıklamalarında gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan Köseoğlu, Katar krizi için, “Türkiye’nin krizin tüm taraflarıyla beraber o sorunu sulh ile çözme noktasında bir gayreti var. Kardeş kavgasının kazananı olmaz durumu aslında her alanda geçerli. Siyasette de, dünya ilişkilerinde de, uluslararası ilişkilerde de çok geçerli olan bir şey” diye konuştu. Gazetemizi ziyarete gelen AK Parti Trabzon Milletvekili Av. Ayşe Sula Köseoğlu, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün halkın desteğini hedeflediğini yansıtmadığını söyledi.

TUTARSIZ BİR DURUŞ

CHP’nin adalet aramakla birlikte siciliyle çeliştiği eleştirisinde bulunan Köseoğlu, “Kaldı ki CHP’nin bu zamana kadar adalet ve hak konusundaki siciline baktığımızda maalesef geçmişe dönük tutarlı olmayan bir duruş sergilediklerini daima gördük. Sadece siyasete malzeme yapmak amacıyla samimiyetten uzak bir duruşla şova yönelik bir hak arama mücadelesinin açıkçası ben şov amaçlı olduğunu düşünüyorum. Yani Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşte elde etmek istediği sonuç ne? Yani ne elde etmek istiyor? Siz Ankara’dan İstanbul’a değil de Fizan’a yürüseniz elde edeceğiniz şey ne? Bir farkındalık, bir sorununuzsa muhalefet olarak sorumluluğunuzu yerine getirecek bir dünya çalışma yapabilirsiniz. Ama sadece söylem ve şova yönelik eylemlerle insanların gündemini meşgul etmek bu ülkeye fayda değildir” şeklinde konuştu.

VERDİĞİ İMAJ ÇOK BAŞARISIZ

Milletvekili Köseoğlu, şu şekilde konuştu: “Başlangıç noktasında verdiği imajda çok başarısız olduğunu düşünüyorum. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu’nun yürüyüş için hazırladığı poster arkasında asker silüetlerinin olduğu bir poster. Siz hak arama noktasında bir hamleye başvuruyorsanız ve bunu arkanızda ‘halkımla haksızlığa uğrayanların hakkını arıyorum’ modunda bir yapıyorsanız o zaman arkanızda halkın desteğinin olduğunu vurgulayacak bir afişle çıkmanız gerekirdi. Bence en başı itibariyle son derece sıkıntılı bir afiş. Hala CHP zihniyetinin eski dönemlerinden, darbeden, askerden medet uman bir imajı tazeleyecek afiş ve posterle yola çıkmış olması açıkçası o amaca ciddi anlamda gölge düşüren, adalet ve hak kavramını onların bundan ne anladıklarını sorgulatan bir duruş bence.”

EMPERYALİST GÜÇLER RAHATSIZ

“Katar’ın hem oradaki Körfez ülkelerinden bağımsız hem de dünyadan daha özgün, kendine özgü, kendi doğrularına göre bir politika üretebilmesi hem emperyalist güçleri hem de oradaki diğer Körfez ülkelerini rahatsız ediyor” diyen Köseoğlu, Katar krizinde Türkiye’nin tutumunu şu sözlerle değerlendirdi: “Türkiye’nin bugüne kadarki politikaları, İslam coğrafyası üzerindeki birliği sağlamaya yönelik politikalardır. Hiçbir zaman ayrılığı körükleyen politikalar üretmemiştir, o yüzden krizin tüm taraflarıyla beraber o sorunu sulh ile çözme noktasında bir gayreti var. Çünkü kardeş kavgasının kazananı olmaz. Dolayısıyla Türkiye kendisine yakışan abilik rolünü, bu oyunların büyük perdeden oynandığını gören bir ülke olarak da layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Dışişleri bakanımız ciddi anlamda temaslarda bulundu. Suudi Arabistan’la, Kuveyt’le, Katar’la temaslarda bulundu. Cumhurbaşkanı bu anlamda 15 ülkeyle temaslarda bulundu. Türkiye, ramazan ayında Müslüman’ın Müslüman’a yaptığı o ambargoya karşı oradaki insanları rahatlatmak amacıyla, uçak seferleriyle ciddi anlamda gıda yardımı yaptı. Biz krizin yatıştırılması ve sona erdirilmesi noktasında yapıcı bir katkı içerisinde bulunuyoruz. Kardeş kavgasının kazananı olmaz durumu aslında her alanda geçerli. Siyasette de, dünya ilişkilerinde de, uluslararası ilişkilerde de çok geçerli olan bir şey.”

HEPİMİZ BATARIZ

Adalet Yürüyüşü gibi oluşumların çeşitli provokasyonlara malzeme edilebileceği ihtimalinden bahseden Köseoğlu, “Hem içeriden hem dışarıdan Türkiye pek çok sorunla uğraşıyor. Bizim sorunumuz yürümek değil. Bizim sorunumuz sorunlara çözüm üretecek politikalar üretmek. Yani orada yürürken verdiği mesaj ne? Kendisinin de sonucun ne olacağıyla ilgili bir kurgusu yok. Gemi su aldığında hepimiz birden batarız. Bu ülkeyi korumak, bu ülkenin dış ve iç etkenlere karşı güvenliğini sağlamak, içinde yaşayan herkesin ortak görevidir” ifadelerini kullandı.

İKİ DEV PROJE HEYECANLANDIRIYOR

Trabzon için büyük öneme sahip iki yatırım olan Şehir Hastanesi ve Yatırım Adası hakkında da konuşan Köseoğlu, şunları kaydetti: “Yerel siyasete dönecek olursak, biz de Trabzon’da bugüne kadar siyasette olmayan bir modeli uyguluyoruz, takım oyunu oynuyoruz aslında. Takım kaptanımız sayın bakanımızdır ve takım kaptanı bu işin ilk muhatabıdır. Ben bizzat bakanlarımızla sürecin her aşamasında görüşme halindeydim. Bu tasarı bildiğiniz gibi Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın tasarısıyla kanunlaştı. Sağlık ibaresinin oraya ekletilmesi noktasında özellikle Sağlık ile Bilim Sanayi ve Teknoloji bakanlarıyla görüştük. Ayrıca hem Bilim Sanayi Bakanı, hem ticaret odası geldi. Bakanla Yatırım Adası’nın detaylarını konuştular. Hatta daha da büyük yapalım fikri oluştu çünkü yıldız proje bu. Bakan da çok heyecanla bakıyor bu projeye. Birebir üzerinde görüştüğümüz pek çok ayrıntı var. Yani aşamaları hepimiz takip ediyoruz.”

TERSANE VAAT DEĞİLDİ

Sürmene’de yapılacak olan tersane projesinin de kendilerinin seçim vaadi olmadığını paylaşan Köseoğlu, “O AB kapsamında yapılacak bir projeydi. Hem Vakfıkebir’deki peyniraltı suyu projesi, hem de Sürmene’deki tersane projesinin ikisi de AB projelerinin standartlarına göre yapılması gereken yatırımlardır. O projeyi üreten firma ile orada kaynaklanan sorundan dolayı o kaldı” dedi.

ZAMANA İHTİYAÇ VAR

Trabzon için belirli alanlarda bazı gelişmeler sağlamak adına çabaladıklarını belirten Köseoğlu, konuşmalarını şu sözlerle sonlandırdı: “Aşama aşama olarak biz Şehir Hastanesi’nde ve Yatırım Adası’nda bir mesafe kat ettik. İkinci üniversiteyle ilgili de hükümetimizin kararlı bir duruşu var. Sözleri alındı, her şeyi tamam ama sadece biraz zamana ihtiyaç var. Yani her projede aşama aşama ilerliyoruz. Karayollarıyla ilgili, kavşaklarla ilgili sözlerimiz vardı şehrin trafiğini rahatlatmak anlamında. Bunları takip ediyoruz. Hem Ulaştırma Bakanı, hem bölge müdürlüğü ve genel müdürlük bir koordinasyon içerisinde. Biz de aynı şekilde, işlemlerin her aşamasını takip eder konumdayız. Mesela Kanuni Bulvarı’nın sorunlarını çözdük, onunla ilgili bir gündemimiz oluşmayacak. Bundan sonraki aşamada imkanlar el verdiğince biraz daha büyük projelerimiz var ama bunlar biliyorsunuz hem imkan hem zaman meselesi. Demiryoluyla ilgili projemiz de var.”