Türkiye çok büyük bir badire atlattı. Bu felaketin adını koyma konusunda ciddi bir kafa karışıklığı var. İktidar buna, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’nün darbe girişimi diyor. İyi ama bu adlandırma, karşı karşıya kalınan vahim durumu ne kadar açıklıyor? Son günlerde bazı çevreler, kanlı darbe girişiminin öne çıkardığı cemaatler olayının üzerini kapatmak için yoğun bir çaba içinde. Hatta bu girişimin, din kökenli olduğu ve dini hedefler koyan bir cemaatten kaynaklandığı neredeyse konuşulmuyor bile

Oysa, Fethullah Gülen cemaati, köklerini Saidi Nursi’nin başını çektiği Nurculuk hareketinden alan dinci bir oluşum. Cemaatçilik-tarikatçılık üzerinden devlet içerisinde örgütlenmenin bir ülkeyi ne tür felaketlere götüreceğinin, acı sonuçlarla yaşandığı bir gerçeklik. Küresel sömürgecilerin, amaçlarını gerçekleştirme yolunda dini ve cemaatleri nasıl kullandıklarının dramatik bir örneği. Bazı çevreler, Fethullahçı hareketin dinci (dini değil) bir hareket olduğu gerçeğinin üzerini kapatarak, oluşan boşlukta diğer cemaatlerin-tarikatların kamu alanını işgalini saklamaya çalışıyor. 

Memleketi büyük felakete getiren koşulları hazırlayanların da; kendi insanına, kurumlarına, meclisine saldıranların da; ülkesine karşı haçlı zihniyetini savunacak kadar kendi gerçekliğine yabancılaşanların da ‘’imam hareketi’’ olduğu unutulursa, bunun üzeri örtülmeye çalışılırsa, memleketin vay haline. 

İmamların savaşı, memleketi tükenme-dağılma noktasına getirdi. Bir cemaat değil, bu zihniyet toptan tasfiye edilmedikçe; demokratik, laik, özgürlükçü, çağdaş bir devlet yapılanması ve hukuk sistemi kurulmadıkça, imamların savaşı, memleketi yeni felaketlere götürecek.

ERDOĞAN’IN İSYANI

Erdoğan’ın son açıklaması şöyle: “Öyle yorumlar yapıyorlar ki, suçladıkları o insanın bu
işle hiç alakası yok. Ama o insana o yaftayı yapıştırıyor. Bunlar doğru şeyler değil. Bu tür yanlışlıklardan uzak durmak lazım. At izi, it izine karışmış vaziyette.” Bir de AKP Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu’nun son operasyonlara yönelik şu çarpıcı sözleri var: "FETÖ’cü olanlar duruyor, olmayanlar haksız gözaltına alınıyor" Birisi bu ülkenin en üst makamında bulunan ve siyasal iktidarı yöneten kişi, diğeri iktidar partisinin milletvekili. Onlar bile böyle söylerse, vatandaş ne düşünecek, kime güvenecek? Bir kalemde 50 bin kamu görevlisi işinden atıldı. On binlercesi açıkta. Hangisi suçlu, hangisi masum? Alınanlar içinde birçok masum insan varken, birçok suça bulaşmış cemaatçinin ortalıkta dolaştığı söyleniyor. At izi it izine karışmışsa, bundan sorumlu kimdir? Bu memleketi kim yönetiyor?

TRABZON VALİSİ’NİN DOĞRU MÜDAHALESİ

Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğü'nün, efsane bakan, sanatçı ve kültür insanı Hasan Ali Yücel, İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif Ersoy ve Trabzon eski Milli Eğitim Müdürü Bener Cordan'ın adlarının okullardan silinmesi kararı büyük tepki almıştı.

CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, Trabzon Milli Eğitim Müdürü Hızır Aktaş'ı hedef alarak, ''Hasan Ali Yücel gibi büyük bir insanın adını okuldan silen ya meczuptur, ya provokatördür, haindir'' dedi. Bu kararla uzlaşma arayan Türkiye'ye bir darbe vurulduğunu, siyasi iktidarın da güç durumda bırakıldığını öne sürdü '' Bu müdür çok iyi incelenmeli'' dedi. Bir saat sonra Vali Yücel Yavuz aradı ve kararın geri alındığını, Hasan Ali Yücel ve Bener Cordan isimlerinin iade edildiğini söyledi. Vali Bey, geç olmakla birlikte doğru bir müdahalede bulundu.