SON DAKİKA



Haber > Gündem > Hilal’in Haç’a zaferi ya da Osmanlı’ya sorulması g

Hilal’in Haç’a zaferi ya da Osmanlı’ya sorulması g

02 Ekim 2016 Pazar - 10:45








Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Meclis tarafından yürütülen Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından işgalci ülkeler, İsviçre’nin Lozan kentinde nihai antlaşma için konferans çağrısı yaptı. Görüşmelerin bir tarafında, 1. Dünya Paylaşım Savaşı’nın galipleri, dönemin emperyalist süper devletleri Birleşik Krallık (İngiltere), Fransa, İtalya ve müttefikleri; diğer yanda Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hükümeti vardı. Ki; İsmet İnönü başkanlığındaki bu heyet, teslim olup dağılmış bir imparatorluğun kalıntıları üzerine Anadolu halkının büyük direnişi ile kazanılan bir zaferin temsilcisi olarak Lozan’a gitmişti.

SEVR’DEN LOZAN’A

Hiç de kolay olmadı. Hatta çok çok zorlu görüşmeler gerçekleşti. Sonuçta Yeni Türkiye’nin temsilcileri, emperyalistlerin dayatma ve baskılarını etkisiz kılarak, yepyeni bir devlet çıkardılar. Daha birkaç yıl önce, işgal altında düşman postalları ile ezilen İstanbul’da sömürge valisinin talimatlarını yerine getiren Osmanlı yönetimi, Anadolu’nun parçalanmasını, işgalciler ve kukla yerli işbirlikçiler arasında bölünmesini esas alan Sevr dayatması altındaydı. Bu sömürge planını elinin tersiyle iten Atatürk ve arkadaşları; büyük olanaksızlıklar içinde, halkın birliği ve bağımsızlık inancına dayalı bir mücadele ortaya koyarak, sadece zafer kazanmakla kalmadılar aynı zamanda tüm ezilen uluslara ışık tuttular.

LOZAN’DA NE KAZANILDI?

Lozan Antlaşması ile yeni kurulacak devletin sınırları belirlenmiş ve uluslararası hukuka uygun biçimde bağışlanmış oldu. Osmanlı’nın son 80 yılına damgasını vuran, eski dünyayı titreten imparatorluğu yarı sömürgeye dönüştüren ileri düzeyde kapitülasyonlar (yabancılara verilen ekonomik, ticari, mali, adli, idari hak ve ayrıcalıklar) kaldırıldı. Bir iki ayrıntı dışında hiç bir ülkeye tazminat verilmedi. Daha çok Yunanistan’ın talebiyle (Batı Trakya'da yaşayan Türklerle, İstanbul'da yaşayan Rumlar hariç) nüfus değişimine karar verildi. Azıklıklar da Türk kabul edildi. İşgalcilerin İstanbul’u boşaltması kararlaştırıldı. Boğazlardaki işgale son verildi. Fener Rum Patrikhanesi İstanbul’la sınırlandırıldı. Lozan’da Türkiye’nin istediği gibi çözülemeyen en önemli konu ise Osmanlı borçları oldu.


TESCİ

L Tarihe objektif ölçülerde bakan herkesin göreceği gibi Lozan her şeyi halletmemiş olabilir, ama büyük bir zaferdir. Sonuçta ortada, silahların gölgesinde bir müzakere süreci vardır. Parçalanmadan, küçük bir sömürge devleti olmak seçeneğinden; bağımsız, özgür, başı dik, ezilen dünyaya örnek bir destan yaratılmıştır. Lozan bu başarının uluslararası hukuk açısından tescilidir.

ADALARI OSMANLI VERDİ

Gelelim şu adalar meselesine. Bugün 12 adanın Yunanistan’da olmasının sorumlusu kimdir? Bu konuda Ulusal Kurtuluş Savaşı ve Lozan kahramanlarını sorumlu görmek kadar tarihi çarpıtan insafsız bir yaklaşım olamaz. Adaların bir kısmı, Osmanlı tarafından 1911’de İtalyanlara kaptırıldı. Diğerleriyse Balkan Savaşı sırasında Yunanlılara verildi. Yani Kurtuluş Savaşı yapılır, Lozan’da müzakereye oturulurken, bu adalar zaten elden çıkarılmıştı. Osmanlı yönetimleri adalarla ilgili kararın büyük devletler tarafından verilmesini kabul etmişti. Bu nedenle 14 Şubat 1914’te adalar, Yunanistan’a verildi. Yani “Adalar” meselesi Lozan’ın konusu değildi. Bir tek Meis adası pazarlık konusu edildi. O da kapitülasyonların kaldırılması karşılığında Yunanistan’a bırakıldı.

EGE’DE TEK TÜRK GEMİSİ YOKTU


Türk ordusu Yunanlıları deniz döktüğünde İzmir Limanı’nda İngiliz, Fransız, Yunan gemileri vardı. Yunanlılar tekne ve gemilerle kaçarken, Ege’de bunları izleyecek ya da Ege’nin çeşitli yerlerinde bulunan 12 adaya gidecek tek Türk gemisi bile yoktu. Gemi olsaydı da, uzun yıllar savaşlarla bitap olmuş, son enerjisini ana yurdun kurtuluşuna bırakmış ülkenin, bütün bu ülkelerle savaşacak gücü de kalmamıştı.

HEZİMET OSMANLI’NIN

Bütün bu gerçekler ortadayken, Osmanlı yönetimlerinin kusur ve hezimetlerini, suçlarını; ülkenin onurunu kurtaran, 600 yıllık imparatorluğun üzerine bağımsız ve özgür bir ülke kurmak için savaşıp zafer kazanan, savaş meydanlarındaki bu zaferi Lozan gibi görüşme masalarında hukuki bir zafere çeviren kahramanlara fatura etmek, büyük haksızlık olduğu kadar gerçekleri de saptırmaktır. Neredeyse Osmanlı’nın son 300 yıldaki toprak kayıplarının sorumlusu olarak cumhuriyeti gösterecek şaşkınlar var!

İŞTE HEZİMETE UĞRAYANLAR

Lozan’da Anadolu direnişinin karşısında oturanlar, bakın Lozan için ne diyor? Lyond George: "Uygarlığın başarısızlığı. Her şey sona erince İsmet'in gülümsemesine şaşırmamalı..." İngiliz Sir Andrew Ryan: ‘’Lozan İngilizler için bir hezimettir. Onursuz bir barış imzaladık...’’ Tarihçi Tynbee: ‘’Lozan bir Türk zaferidir. Lozan'da müttefikler Türk ulusalcılarının yaklaşık olarak tüm taleplerine boyun eğdiler. Dünya şaşılacak bir manzara ile karşılaşmıştır...’’ Fransız Eclair gazetesi (25 Temmuz 1924) Manşet: "Hilal'in Haç'a büyük bir darbesi...’’ ABD'li James Gerard: "Lozan'da Hristiyan medeniyeti çarmığa gerilmiştir..." Time dergisi (14 Nisan 1924): "Lozan Antlaşması, yüz yıldan fazla süredir, İngiliz diplomasisinin ilk göze çarpan başarısızlığıdır...’’ ABD 'nin eski İstanbul Başvekili Morgenthau: ‘’Lozan Avrupa için tam bir fiyasko..." Bu gerçekler ortadayken hala “Lozan başarı mı, hezimet mi?” demek neyin nesi?


LOZAN’I TARTIŞMAK, ÜLKEYE KÖTÜLÜK

Lozan’ı karalamaya çalışanlar; aslında memleketin bugün oturduğu zemini tartışmaya açarak, bu ülkeye karşı çok ağır bir suç işlemiş olurlar. Bugün Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde çeşitli projeler uygulamaya çalışanların; yeni devlet ya da devletçikler, kantonlar, mandalar oluşturmak isteyenlerin önündeki en büyük engel Lozan’dır. Yüz yıl önce Osmanlı’ya dayatılan Sevr, bugün de değişik biçimlerde canlandırılmaya çalışılmaktadır. Lozan’a ‘hezimet’ ya da ‘başarısızlık’ demek, ne yazık ki bu projelerle aynı noktaya düşmek olacaktır. Artık cumhuriyete karşı ideolojik saplantılar bir yana bırakılmalıdır. Herkesin; bağımsız ve özgür, demokrasisini güçlendirmiş, iç barışını sağlamış, geleceğe güvenle bakan, dünyaya örnek bir memleket oluşturmaya odaklanması şarttır

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap