Artvin’in Cerattepe bölgesinde altın madeni çıkarma girişimleri 1989’a dayanır. Önce Kanadalı Cominco şirketi, ardından Immet Mining, bu bölgede madencilik yapmak için girişimlerde bulunur. Ancak Artvin halkının büyük direnişi ile karşılaşır. Yani Artvin’deki direnişin öyküsü 20 yılı aşkın bir süre önce başlar. Direnişin çatı örgütü Yeşil Artvin Derneği, uzun bir savaşımın sonunda hukuk zaferleri kazanır. Bu iki uluslararası şirket, halkın kararlı mücadelesi ile Artvin’den çıkarılır. Her şey meşru zeminlerde, yargı kurumlarıyla gerçekleştirilir. Ancak maden şirketlerinin Artvin iştahı bir türlü dinmez. Bu kez 2012’de, Cengiz Holding’e bağlı Özaltın adlı şirket, Cerattepe’de kapatılan galeriyi yeniden açıp madencilik yapmak ister. Daha önce verilen yargı kararlarına karşın, yasal boşluklardan da yararlanılarak, yeniden bir proje devreye sokulmak istenir. Ancak Artvin halkı, gidilebilecek tek yer olan yargıya taşır konuyu ve yine davayı kazanır. Bu kez AKP Hükümeti’nin desteğiyle, çevre etki değerlendirme (ÇED) raporları ile ilgili yeni ölçüler konulup, yeni durumlar yaratılarak, yargı ve halk iradesine karşı yeni darbeler devreye sokulur. İşte son sürece böyle gelinir.

HALK NEDEN İSTEMİYOR

Her şey bir yana, aynı konuda değişik zamanlarda 3 yargı kararı var ortada. Buradaki garabeti düşünebiliyor musunuz? Bir konuda yargıya gidiyorsunuz. Yargı her defasında sizi haklı buluyor. Ama karşınızdakiler yeni yeni iddialarla bu yargı kararlarına karşın bildiğini okuyor. Vatandaşlar, ülkenin ve dünyanın birçok yerinde altın madenciliğindeki yıkıcı örnekler ortada iken, ülkemizin en nadide doğal alanlarına sahip bu bölgenin, bazı şirketlerin kazançları uğruna feda edilmesine karşı çıkıyor. Öte yandan maden alanı Artvin kentinin üst tarafında bulunuyor. Burada yapılacak faaliyetlerden, bu faaliyetlerin sonuçlarından etkilenmemesi olanaksız. Artvinli; ormanlarının, köylerinin, kentlerinin ellerinden alınmasına karşı yaşam haklarını savunuyor. Öte yandan proje kapsamında 50 binin üzerinde ağaç kesileceği belirtiliyor. Hükümetin ilgili bakanlarının, “Çok daha fazla ağaç dikilecek” açıklaması, çevre ve ekolojiden hiçbir şey anlamadıklarını ortaya koyuyor. Çünkü her bölgenin kendi ekolojisi, özgün yapısı, dünyası, habitatı vardır. Bir yerde ağaç katliamı yapıp, bunu başka yerde dikeceğiniz ağaçlarla ikame etmeniz mümkün değil. Bunu savunmak zır cahilliktir.

CENGİZ HOLDİNG’İN YÜKSELİŞİ

Maden şirketi, AKP döneminde palazlanan Cengiz Holding’e ait. Şirketin sahibi Mehmet Cengiz de bölge insanı. Türkiye’yi sarsan; Erdoğan, yakınları, bakanlar ve yandaş bazı şirketler hakkında inanılmaz iddiaları içeren 17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet iddialarında adı geçen bir işadamı. Hatta dosyadaki telefon dinleme kayıtlarında bir konuşma dökümünde ‘’Milletin a.ı.a koy…m’’ dediği öne sürülüyor. İktidar tarafından korunup kollandığı belirtilen bir şirket. Ki; bu şirket, AKP döneminde 200 milyar dolar civarında devlet işi aldı. Cengiz İnşaat’ın, 1990’dan bu yana 50’nin üze¬rin¬de ka¬mu iha¬le¬si aldığı, dev işlere ise AKP döneminde başladığı vurgulanıyor. Bu iktidar döneminde 40 kamu ihalesi alan şirketin kazandığı 10 büyük ihale arasında, Eti Bakır (2004), Eti Alüminyum (2005), Ankara-İstanbul Hızlı Tren İnşaatı (2006), Ilısu Barajı (2007), Ordu Havaalanı (2011), Maltepe Sahil Düzenlemesi (2012), Boğaziçi ve Akdeniz Elektrik Dağıtım (2013), Üçüncü Havaalanı, AnkaraSivas Hızlı Tren Projesi, Mersin Akkuyu Nükleer Santrali var. Çok daha çarpıcı olanı; Maliye Bakanlığı ile yapılan uzlaşma gereği, Cengiz İnşaat’ın 424.4 milyon liralık vergi borcu sıfırlandı.

DİRENİŞ DESTANI

Yeşil Artvin Derneği’nin kahraman Başkanı Neşe Karahan, Avukat Bedrettin Kalın önderliğinde Artvin halkı, dünyada eşine az rastlanır bir direniş öyküsü yazıyor. Her partiden, her görüşten, her sosyal statüden, her yaştan Artvinli, 21 Haziran 2015 gecesinden itibaren Cerrattepe’de 3 vardiya, 24 saat nöbet eylemi başlatılır. Tam 8 ay sürer eylem. Ancak hukuk tanımaz, halka saygısı olmayan, her şeyi para ve rant aracı görenzihniyet durmaz, yola devam eder. Yargı sürecine karşın şirket, iktidarı ve devletin kolluk gücünü arkasına alarak Cerattepe’ye çıkmak ister. Hükümet, Suriye’de savaş tamtamları Çalmaktadır ama kendi halkına karşı savaş ilan eder. Güvenlik güçleri halkı koruyacağına; hükümetin emriyle Artvinli’ye karşı gaz, tazyikli su, plastik mermi, cop kullanır. Geçen Pazar, çoğu kadın 26 kişi yaralanır. Teröristler ellerini kollarını sallaya sallaya memleketi kan gölüne çevirir, bombalar patlatır, sokaklara hendekler açıp, barikatlar kurarken ortalıkta görünmeyen güvenlik ve istihbaratın; Artvinliler’e destek için gelen, Türkiye’nin en duyarlı, nitelikli, düzgün ve namuslu insanlarına, ‘terörist-suçlu’ muamelesi yapması başka bir ayıp.

BAŞBAKAN’LA GÖRÜŞME

Sadece Cerattepe değil elbette. Bazı hidroelektrik santrallerde, ‘Yeşil Yol’ katliamında da benzeri tablolar yaşanmaktadır. Devlet kimin için vardır? Hukuk, mahkeme kararları ve halkın kararlılığı ortada iken, siyasi iktidar ve talimat verdiği devlet gücü, hangi anayasal ya da yasal hakla halkına saldırabilmektedir? Hükümete düşen, bu hukuk dışı ve halka terör yapan uygulamadan derhal vazgeçmektir. Devletten beklenen, şirketlerin kirli ve haksız projelerine değil; halkın hukuka, dayanışmaya, ülkesini ve toprağını koruma bilincine dayalı haklı mücadelesine saygılı olmasıdır. Bu kadar devlet teröründen, yasaların, mahkeme kararlarının hiçe sayılmasından sonra, hükümetin Artvin halkının temsilcileriyle bir araya gelme kararı, alınan tek doğru karar. Yeşil Artvin Derneği temsilcileri ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında yapılacak görüşmeden ne sonuç çıkar bilemiyoruz. Ancak halka rağmen, halka karşın bir tasarruf; dayatmadır, zorbalıktır. Artvin halkı, bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de herkese ders olacak destan yazmaya devam edecektir...