SON DAKİKA



Haber > Gündem > Fiili Başkanlık ya da ‘Memur Başbakan’dan ‘Kukla B

Fiili Başkanlık ya da ‘Memur Başbakan’dan ‘Kukla B

08 Mayıs 2016 Pazar - 11:10








Ciddi bir ülke neye göre yönetilir? Tabi ki anayasaya. Her kurum ya da gücün yerinin anayasada belli olması ve herkesin anayasaya uygun davranması; her şeyin belirli kurallar içinde yapılması ve hukuka dayalı olması, ciddi devlet olmanın en önemli ölçüsüdür. Kuralsızlığın egemen olduğu, keyfiliğin hüküm sürdüğü bir ortam, çağdaş, demokratik bir hukuk devleti olamaz. Anayasalar da değişir elbette. Ancak değişene kadar eskisi geçerlidir. Yoksa ‘düzen’ diye bir şey olamaz. Türkiye’de bir anayasa var ama, bu anayasayı en çok çiğneyen kişi, onu korumaya ve kollamaya şeref ve namus üzerine yemin eden kişi aynı zamanda.

FİİLİ BAŞKAN

Türkiye’de parlamenter sistem var. Devletin başında Cumhurbaşkanı olsa da, asıl icraat Başbakan ve hükümete ait. Gelin görün ki; devletin başında oturan siyaseten güçlü şahsiyet, ne anayasa ne de parlamenter sistem tanıyor. Ne demokrasiye saygı duyuyor ne de güçler ayrılığı ilkesine. En önemli hedefi olan Başkanlık rejimini sağlayana kadar, fiili bir Başkan gibi davranıyor. Halktan aldığını öne sürdüğü meşruiyeti, anayasanın kendisine vermediği yetkileri kullanarak (kötüye kullanarak) böylece meşruiyeti tartışmalı hale geliyor.

KORSAN BAŞKANLIK VE PARANOYA

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, kullanılmış bir kağıt gibi buruşturulup atılması, Türkiye’ye dayatılan bu fiili başkanlığın, bu anayasayı hiçe sayan gayrımeşru korsan başkanlık yönetiminin sonucu. Siyasal sistem üzerinde tek kişilik bir vesayet rejimi kuran Erdoğan, en yakınları da dahil hiç kimseye, hiçbir muhalefete, farklı görüşe tahammül edemiyor. Oluşturulan baskıcı, dayatmacı, kindar ve linçci, her tür muhalefeti terörist ve vatan haini yerine koyan; antidemokratik, faşizan, siyasal ve toplumsal atmosfer, biat eden müritleri bile kolayca gözden çıkarıp harcayabiliyor. Kuruluşundan bu yana kimler geldi geçti. Hemen hepsi itibarsızlaştırıldı, hain, düşkün ilan edildi. İktidarı ve iktidar olanaklarını kimseyle paylaşmak istemeyen, en yakınlarından bile korkan bu paranoyak zihniyet; sisteme de, ülkeye de, yakın dostlarına da darbe üstüne darbe vuruyor. Son 8 yılda, şimdi “Paralel” dediği cemaatle başlatılan sivil darbe süreci, yeni yeni adımlarla mevzilerini güçlendiriyor. Kimilerinin ‘’post modern darbe’ dediği görevden el çektirme, bu darbeci yönetim anlayışının ne kadar yakınlara uzandığının en somut kanıtı.


İLAHİ KİŞİ YA DA FETİŞİZM

Davutoğlu’nu Başbakan ve AKP Genel Başkanlığı’na atayan elbette Erdoğan. Koca partide herkes iradesini tek adama terk etmiş. Her şeyi belirleyen, her yere karışabilen, herkesi atayan o. Bazıları ona ilahi bir anlam bile veriyor. Hatta onu ermiş, peygamber/mesih gibi gören; ona dokunmayı ibadet sayan, onda Yaradan’ın vasıflarını görerek Allah yerine koyan bile var. Bu derece sapkınlaşmış, fetişist bir lider profili var karşımızda. Dolayısıyla nasıl atadıysa, öyle görevden almayı da kendinde hak görüyor. ‘’Herkes anayasal görevini/yerini bilsin’’ diyebilmek için, oraya vesayetle gelmemek gerek!

GÖRÜŞ AYRILIKLARI

Neden değiştirmek istedi Davutoğlu’nu? Çünkü Davutoğlu ile Erdoğan arasında bazı temel konularda esaslı görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Davutoğlu süper başkanlığa karşıydı. Yolsuzlukla suçlanan bakanların yargılanmasını istiyordu. Dokunulmazlık olayına farklı bakıyordu. Terörle mücadele ve Kürt sorunu konusunda gerekirse masanın yeniden kurulmasını istiyordu. AB ve ABD ile daha yumuşak bir ilişki geliştiriyordu. Partide kurumsal kimliğin güçlenmesinden yanaydı. Can Dündar yargılamasında olduğu gibi tutuksuz yargılamadan yanaydı. Bunlar tasfiye edilmesi için yeterli nedenlerdi. En önemlisi de, yüzde 49 oyu kendi başarısı gibi görme gafletine düşmüştü. Böylece, Erdoğan’ın dediği gibi ‘isteyerek’ başbakanlığı bırakmadı, Davutoğlu’nun dediği gibi ‘zaruretten’ bırakmak zorunda kaldı. Erdoğan bir gün sonra sarayda vekillere, ‘’İyi de oldu. Uzasa zarar verirdi’’ diyecekti.

CELLADINA AŞIK OLMAK!


Erdoğan, hem partide, hem devlette kurduğu tek adam yönetimi gereği Başbakan’ı bırakmaya zorlarken, Davutoğlu, kendisini değersizleştiren, MKYK’da ondan habersiz atama yetkileri elinden alarak aşağılayan, prestijini yerlerde sürükleyen Erdoğan’ı yere göğe sığdıramadı. Hatta ölene kadar ona bağlı kalacağını açıkladı. Bu, lidere bağlılık mı, liderde vicdani bir hesaplaşma yaratarak kendisini kanıtlama çabası mı, yoksa celladının önünde eğilmek mi? Siz karar verin!

DAVUTOĞLU BAŞARILI MI?

Peki Davutoğlu söylediği gibi çok başarılı mıydı? Davutoğlu’nun 28 Ağustos 2014’ten bu yana, yaklaşık 620 günlük Başbakanlık icraatlarından bazı örnekler: Başta Ankara Gar’daki “Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısı” olmak üzere birçok katliam, saldırı ve olay. Azan ve azdırılan şiddet ortamı ve terör saldırılarında 466’sı güvenlik gücü, 253’ü sivil olmak üzere 719 kişi şehit, 2 bin 500 yaralı, binlerce ölü terörist ya da örgüt sempatizanı. Özerklik ilanları, barikat ve hendekler. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, yurtdışındaki bir toprağını terk etmek zorunda kalış. Rusya ile uçak krizi. IŞİD füzeleri. Sığınmacı krizi ve daha neler neler... Bu olayları Davutoğlu’na yıkıp, Erdoğan’ı sıyırmak da yanlış olur. Asıl politika belirleyici Erdoğan, ama Davutoğlu da siyaseten sorumlu.

KİM GELECEK?

Kongre 22 Mayıs’ta toplanacak. AKP sözcülerinin “Kurullarımızda değerlendirme yapıp, kararımız vereceğiz ve yeni başkanı seçeceğiz” türünden şakacı açıklamaları bir yana, Erdoğan’ın belirleyeceği aday, seçiliyormuş gibi yapılacak. Bu kim olur? Berat Albayrak’ı getirerek, Osmanlı’nın son döneminde İngiliz işbirlikçisi DamatFerit Hükümeti’nden sonra Damat Berat Hükümeti mi kurulur, yoksa şimdilik Binali Yıldırım, Bekir Bozdağ, Mehmet Müezzinoğlu, Efkan Ala gibi her söylenene “Eyvallah” diyecek ‘Siyaseten kukla Başbakan’ formülüne mi karar verir. HDP ve MHP’yi darmadağınık edip, gidilecek baskın erken seçimden sonra mı damadı piyasaya sürer? Erdoğan, kayıtsız şartsız kendisine bağlı olacak bir ismi işaret edecektir. Bu arada kimse HAS partiden gelen Numan Kurtulmuş gibi inisiyatif kullanabilecek bir isim beklemesin. Türkiye’yi çok sıkıntılı günler bekliyor. Ancak örgütlü ve ne yaptığını bilen bir muhalefet ya da kukla olmayı reddedip oluşabilecek yeni muhalefet odakları, ülke adına yeni umutlar yaratabilecektir. Ama herkes bedel ödemeye hazır olsun...


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap