Köşe yazarları Mollamehmetoğlu ve Göktaş Erdoğan ve Barzani'nin Diyarbakır buluşmasını yorumladı.
Mollamehmetoğlu: Barzani ABDnin bölgedeki piyonu
Ortadoğuda rüzgar ABD ve müttefiklerinin aleyhine dönüyor. ABD, durumu kurtarmak için İranla görüşme dahil yeni adımlar atıyor. Esad yönetimi ile dolaylı da olsa görüşme arayışında. Türkiyede siyasi iktidar ise bir panik havası içinde. Hükümetin Ortadoğu ve Suriye politikası iflas etti. Alelacele yamalarla kurtarılacak gibi değil. Büyük Ortadoğu Projesi ve ABD hedeflerinden bir ölçüde şaşan AKP dış politikası, yeniden raya oturtulmaya çalışılıyor.
Erdoğanın Kuzey Irak Kürt bölgesi lideri Barzani ile Ankarada değil de "Büyük Kürdistan"ın başkenti olarak gösterilen Diyarbakırda görüşmesi, işte böyle bir panik havası içinde gerçekleşiyor.
NEDEN PANİK HAVASI?
Türkiye Suriyede dinci terör örgütleriyle araya sınır koymakla, durumu idare etmek arasında gidip geliyor. ABD ve Batı kızgın!
Suriyenin bağımsızlığını savunan Esada bağlı devlet güçleri, büyük bir temizlik harekatına girişmiş durumda.
AKP Hükümeti ile gerilim yaşayan Irakta ise, merkezi hükümet ülke bütünlüğünü sağlama ve petrol alanlarını denetimde tutmak için Kürtlere karşı askeri müdahaleyi bile göze alabilecek durumda. İşte bu nedenle ABD, Türkiyenin güneyinde iplerin tamamen elden kaçmak üzere olduğu ortamda yeniden devrede.
TÜRKİYE YANSIMALARI
Bütün bu olup bitenlerin tabii ki bir Türkiye hesabı var. Türkiye Kuzey Irakta ABD desteğindeki Kürt bölgesini himayesi altına alırken, Barzaniden de PKK ile yapılan görüşmelerde ağırlığını koymasını istiyor. Görüşmelere Barzani de dahil ediliyor.
Oysa bu çok tehlikeli bir yol. Çünkü Barzani ABDnin bölgedeki piyonu ve asla güvenilmez. Türkiyeye çok kazık attı. PKKya karşı Barzani kartı ise çok büyük riskler taşıyor. Barzani ve Şivan Perwerin karşılanmasında "Biji Kürdistan" (Yaşasın Kürdistan) sloganı atılması rastlantı değil. Barzani kendisine böyle bir misyon edinmiş durumda.
AKPnin ikinci beklentisi, seçim öncesinde Kürt oylarını etkileyerek BDPyi zor durumda bırakmak. PKK etkisini azaltmak için Barzaninin artan etkisine sessiz kalıyor; hatta özendiriyor.
ULUSAL DEĞİL KÜRESEL ÇIKARLAR
Komşularla sıfır sorun politikası ile yola çıkan AKP, herkesle gerilim ve savaş durumuna gelmişti. Şimdi durum yeniden değişiyor. Yazık ki bu ani dönüşler, Türkiyenin ulusal çıkarları gereği değil, küresel güçlerin çıkarları adına yapılıyor.
Suriyede PKKnın uzantısı PYD, AKP Hükümetinin "olamaz" açıklamasına karşın, Erdoğan-Barzani görüşmesi öncesi özerklik ilan etti. Bu bir rastlantı mı?
Ulusal çıkarlara aykırı maceracı dış politikanın yarattığı çamurdan ve küresel güçlerin zorlamasıyla girdiği açılım çıkmazından panik havası içinde kaçan hükümet, yeni hata ve bedellerin yolunu açıyor.
Sorun dershaneler mi
Türkiyede eğitimin temel sorunu dershanelerin varlığı mı? Neden dershanelere gereksinme duyuldu ki?
Dershaneler bir sonuçtur. Yaygınlaşmasının nedeni; yetersiz, niteliksiz ve fırsat eşitliğine dayanmayan eğitim sistemidir. Elbette bugünün sorunu değil bu. Yarıştırmacı ve ezberci eğitim öyle bir hal aldı ki, kamu okulları ve dershaneler yanında özel derslerle öğrenciler birer at yarışına dönüştürüldü.
ÇÖZÜM NİTELİKLİ
Bunun çözümü elbette belli. Gerekçeleri ortadan kaldırmak; öğretmeni, okulları, araçları, bir bütün olarak eğitimi nitelikli hale getirmek. Oysa hükümetin yaptığı, 4+4+4 aşamalı eğitimle laik eğitimi tamamen ortadan kaldıracak, dinsel eğitimi egemen kılacak adımları atmak; bütün okulları imam hatipleştirmek.
Eğitimin temel sorunlarını çözmeden dershaneleri kaldırmak çok ağır sorunlara yol açacaktır. Çünkü iyi okullarda okuyamayan, hatta kırsalda hiç okuyamayan gençler, parayla da olsa eşitsizliği giderebiliyor. Yani dershaneler bir anlamda açığı kapatıyor. Gerçek anlamda fırsat eşitliği sağlandığında zaten dershanelere gereksinme kalmayacak. Hükümetin beklentilerinden biri dershanelerin özel okula dönüşmesi. Bu çok daha berbat ve eşitsiz bir durum. Ailelerin büyük fedakarlıkları ile dershaneye giden gençler, çok daha yüksek bedelleri olan özel okullara nasıl devam etsin? Özel okullara ekonomik durumu iyi ailelerin çocukları gidecek, yoksul aile çocukları dershaneler de olmadığı için üniversite şansını neredeyse tamamen kaybedecek. Hükümetin attığı bu adım aileleri korumak için filan değil. Özel okulları özendirmek, eğitimi paralı hale dönüştürmek.
ERDOĞAN-GÜLEN KAVGASI
Öte yandan, Erdoğan ve AKP içindeki tarikat ve cemaat uzantıları ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki savaş giderek kızışıyor. Gülen cemaatinin en önemli dayanağı olan dershanelerin kapatılması, cemaate yönelik büyük bir tasfiye demek. Yani cemaatin varlığına yönelen en büyük tehdit.
Göktaş: Başbakan Erdoğan büyük risk aldı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Güneydoğu sorununu çözmedeki kararlılığı, riskler alarak cesaretle ve emin adımlarla çözüme doğru ilerliyor. Bu bağlamda Diyarbakır'da Barzani ve Şivan Perwer'le görüşüp törenlere birlikte katılması demokratikleşmeyle başlayan normalleşme sürecini taçlandırmaktadır. Ancak bu görüşmelerden BDP ve KCK'nın çok da memnun olmadığı gözlenmektedir. Sanki bu programlara zoraki katılacaklardı. İşin altında ne olduğunu hep merak etmişlerdir. Barzani'yi muhatap almak onları pasifize mi ediyor endişesini mi taşıyorlar? Bu görüşmelerden Kandilin de rahatsız olması, BDP ve Kandilin ortak hareket ettiğini gösteriyor. BDP Kandilden besleniyor. Kürtlerin asıl temsilcisi olmadığı bir kez daha ortaya çıkıyor. Bu görüşmeler İmralı açısından değerlendirilirse; sanki Abdullah Öcalan'a "sen yoksan ben görüşmeleri Barzani üzerinden yürütürüm" mesajı veriliyor. Şu da bir gerçek ki Barzani ile Abdullah Öcalan arasında bir liderlik çekişmesi var.
SİYASET RİSK ALMA SANATIDIR
Barzaninin ziyaretiyle, AK Parti Hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan riskler almış olabilir. Siyaset, risk sanatıdır. Siyasette riski cesur ve lider kişilik taşıyanlar alabilir. Sorunların risk almadan çözümlenemeyeceği bilinmektedir. Bu riskler alınarak Güneydoğudaki kardeşlik iklimi sağlanmıştır. Kardeşlik iklimi miting meydanlarında idam ipi atarak sağlanamaz. Çözüm süreci engellemelere rağmen yol almaktadır. Geçmiş tecrübeler ışığında yürütülen sürecin en önemli özelliği, üçüncü bir ülke olmadan taraflarca direkt yürütülmesi ve gösterilen kararlılıktır. Bütünü ile yerli bir projenin uygulanması sürece olan desteği artırdığı gibi bundan hoşlanmayacak olan dış devlet ve aktörlerin müdahale riski her zaman mevcuttur. Suriyedeki gelişmeler, MİT'e yapılan psikolojik olumsuz hareketler sürece engel olma hareketleridir.
BÜYÜK FOTOĞRAFA BAKMAK GEREKİR
Bu mihvalde Barzani ziyaretini iç politikada Türkiye bütünlüğü, Türkiye kardeşliği çerçevesinde değerlendirmek lazım. Bu görüşmelerde küçük fotoğrafa değil büyük fotoğrafa bakmak gerekir. Küçük fotoğrafa bakarak seçim hesapları iç politika malzemeleri görünebilir. Büyük resimde bize değişen çevresel etkenler, Suriyede yaşanan Pyd sorunu, İran'ın Rusya ile yakınlaşması, Irakın pyd ile beraber hareket edememesi gibi değişen konjonktür bizi yeni yol haritasına, yeni politikalar üretmeye itmiştir. Bu değişimler içeride de demokratikleşerek aynı paralelde devam ediyor. Yeni yol haritamız gösteriyor ki artık birbirleriyle sürekli kavga eden, sürekli çatışan halklar yerine Türk-Kürt-Arap kardeşliği ihtisas edilmeli ki Ortadoğuda barış rüzgarı essin. Şu anda batılı ülkeler bu savaşı körüklerken ve çözüme yanaşmazken, hatta olayları mezhep savaşına çevirme gayretleri varken T.C Hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sürekli kardeşlik hukukundan, halkların kardeşliğinden yana tutum seyrediyor ve bunun için çalışıyor. Barzaninin törendeki konuşmasında verdiği şu masajlar çok önemli: "Ortadoğuda birlikte yaşama günü geldi. Barış temeli atılmıştır. Barış yolu ne kadar uzun olursa olsun savaştan daha iyidir. Tüm Türk ve Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Biz süreci destekliyoruz. Çözüm sürecinin mutlaka sonuca ulaşacağına inanıyorum." Recep Tayyip Erdoğan'ı cesaretinden dolayı tebrik etmesi çok manidardır. Şivan Perwer ise saf süte katılmış bir mayadır. Bu süreç derken eski günlerin geride kaldığını, artık vatan hasretinin bittiğini, bu günü hasretle beklediğini ifade etti. İbrahim Tatlısesın ise oğlunun adını Barış koyması başlı başına bir mesajdır.
Ve Başbakanın konuşmasındaki bazı mesajların üzerini çizmek gerekir. Bunların biri de "Diyarbakır huzurlu olursa, Erbil daha huzurlu olur" diyerek Barzaniyi de bu sürece dahil etmiştir. Ayrıca buradaki sözlü mesajlardan öte en önemli görsel mesaj toplu açılış törenine katılanların ellerindeki Türk bayrakları idi. Bu da gösteriyor ki artık Türkiye Cumhuriyeti mozaiğinde hep birlikte kardeşçe yaşayabiliriz.
TRABZON GÜNLERİ DİYARBAKIRDA
Ankara ve İstanbulda yapılan Trabzon günlerinin aynısının Diyarbakırda yapılmasını düşünmek lazım. İş adamlarımız, doğu illerindeki büyük ticaret potansiyelini bilmektedirler. Huzur olan yerde ticaret olur. Trabzonlu iş adamları kardeşlik projesine de katkı yapmış olurlar.
ARINÇ-BARZANİ BULUŞMASI
AK Partide çatlak olmasını bekleyenler yine üzülecek. Dava adamları ile tava adamlarını karıştırmamak lazım. Tayyip Erdoğan da Bülent Arınç da dava adamıdır. Her ikisi de halka hizmet etmenin Hakka hizmet etmek olduğunu iyi bilirler. Onlar nefislerine değil nesillere hizmet etmeyi amaçlayan liderlerdir.