SON DAKİKA



Haber > Gündem > Erdoğan: ''Hiçbir şehidimizin tek bir damla kanı boşa gitmiyor''

Erdoğan: ''Hiçbir şehidimizin tek bir damla kanı boşa gitmiyor''

04 Mart 2020 Çarşamba - 11:30




Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Terörle mücadelede 40 yıla yakın süredir verdiğimiz binlerce şehidimize Suriye'de malum yenileri ekleniyor; hiçbir şehidimizin tek bir damla kanı boşa gitmiyor" dedi.





Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
 
"Nice canlarımızı toprağa verdik"
 
Sözlerimin hemen başında, bin yıldır kanlarımızla sulayarak vatan yaptığımız bu topraklarda hür bir şekilde yaşayabilmemiz, bayrağımızı dalgalandırabilmemiz, ezanımızı semalarımızda yankılatabilmemiz için hayatlarını feda eden tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum.
 
Terörle mücadelede 40 yıla yakın süredir verdiğimiz binlerce şehidimize, Suriye’de yenileri ekleniyor. Son olarak İdlib’te rejimin saldırısında hayatını kaybeden 34 askerimizin de aralarında olduğu nice canlarımızı toprağa verdik. Şehitlerimizin makamları ali, şehadetleri mübarek olsun diyorum.
 
"Güçlü Türkiye'nin inşası yolunda tarihi adımlar atmış olacağız"
 
Bin yıldır olduğu gibi bugün de, hiçbir şehidimizin, hiçbir gazimizin tek damla kanı boşa gitmiyor. Bu mücadeleyi hedeflediğimiz şekilde başarıyla sonuçlandırdığımızda, Allah’ın izniyle büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda tarihi adımlar atmış olacağız. Tabii bu tablonun anlamını kavrayabilmek için önce vatan nedir, millet nedir, gaza nedir, şehadet nedir, şehit kimdir gibi soruların cevaplarını bilmek gerekiyor. Bu cevapları öğrenmenin yolu da, öyle sıradan eğitimden, kariyerden filan geçmiyor.
 
Bu soruların cevaplarına ancak yüreğinizde ülke ve millet sevgisi varsa, kalbiniz şehadet özlemiyle yanıyorsa, zihniniz pak ve berraksa vücudunuzun her zerresinde hissederek ulaşabilirsiniz.
 
"Manasını kavrayabilmek için önce sağlam bir imana ihtiyaç vardır"
 
Önceki günkü konuşmamda da ifade etmiştim, Kur’an-ı Kerim’de şehid; kimi yerde şahit, kimi yerde esma-i hüsnadan biri, kimi yerde örnek kişi anlamlarında tam 56 defa tekrarlanıyor. Bu ayetlerden üçünde ise doğrudan doğruya Allah yolunda canını feda edenleri tanımlamak üzere şüheda ifadesine yer veriliyor. Hiç şüphesiz, şehitlikle ilgili en önemli müjde, Bakara Suresinin 54’üncü ayet-i kerimesidir. Mealen, "Allah yolunda öldürülenlere sakın ölüler demeyin, zira onlar diridir, fakat siz farkında değilsiniz" emr-i ilahisinin manasını kavrayabilmek için önce sağlam bir imana ihtiyaç vardır.
 
"Kuşkusu olan, önce dönüp kendi inancını, imanını bir sorgulasın"
 
Peygamber Efendimizin çeşitli hadislerinde, şehidin bütün günahlarının affedileceği, kabir azabı çekmeyeceği, cennetteki makamını göreceği, cennete ilk girenlerden olacağı gibi müjdelere rastlıyoruz. Bu tablo bize, ülkemizin ve milletimizin bağımsızlığı, onuru, güvenliği için mücadele ederken can veren herkesin, özellikle de cephede son nefesini veren askerlerimizin şehit olduğunu, hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösteriyor. 
 
Ebediyete uğurladığımız askerimizin, polisimizin, jandarmamızın ve diğer kamu görevlilerimizin şüheda makamına yükseldikleri konusunda kuşkusu olan, önce dönüp kendi inancını, imanını bir sorgulasın.
 
"Bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmelisiniz"
 
"Şehitler tepesi boş kalmayacak" sözünü anlamak için de, imanın yanında, bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekir. Merhum Arif Nihat Asya’nın o şiirini okuyup da, hala ısrarla "şehitler tepesi boş kalacak" diyen kişi, bu ülkeyi düşmana teslim etme, milletimizin boynuna esaret zincirini geçirme peşinde demektir.
 
Tabii, 15 Temmuz’da milletimiz sokaklarda şehit olurken mücadeleden kaçan, darbecilerin açtığı yoldan gittiği evde kahvesini yudumlayan birine bunları anlatmak elbette zordur.
 
Dikkat ederseniz, bu tipler bize dönüp "Türkiye’nin Suriye’de ne işi var" derken, mesela Rusya’ya, Amerika’ya, İran’a, Avrupa ülkelerine asla böyle bir soru yöneltmiyor. Çünkü bunların gözünde ülkelerimizin yürüttüğü mücadelenin zerre kadar kıymeti yoktur. Tek dertleri, buradan bir siyasi çıkar elde edebilmek, emperyalistlere şirin gözüküp kendilerine yol verilmesini sağlayabilmektir.
 
"En güzel cevabı şehitlerimiz, gazilerimiz, milletimiz veriyor"
 
Suriye tartışması, ülkemizdeki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere kadar uzandığının en somut göstergesidir. Bunlara en güzel cevabı aslında şehitlerimiz, gazilerimiz, şehit yakınlarımız ve milletimiz veriyor.
 
Bir şehidimiz, "Sizden ricam sakın Suriye’de ne işimiz var diyenlerden olmayın, gittim gördüm, tam da olmamız gereken yerdeyiz" mesajını verirken, karşımızdaki zihniyetin sefaletini tasvir ediyordu.
 
Bir şehidimizin babası, "Soğan, patates dediler ekonomimize saldırdılar. Biz o soğanı patatesi yemeden yaşarız, ama vatansız yaşayamayız" diyordu.
 
İdlib şehitlerimizden birinin ağabeyi, cenaze merasiminde, "Canımız feda olsun, yeter ki vatan millet sağ olsun, ezanımız dinmesin, bayrağımız inmesin. Başka bir derdimiz yok bizim" diyerek metanet gösteriyordu.
 
Bir başka şehidimiz hayattayken, "Biz 7 yaşında yağmurun altında, soğuktan titreyerek, ‘varlığım Türk varlığına armağan olsun’ derken şaka yapmıyorduk" mesajını paylaşıyordu.
 
Bölgede görev yapan bir kahramanımız, devre arkadaşına, "Sen demiyor muydun köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek evladır diye… Bu iş şu aşamada bitirilmezse oyun büyük. Sana vasiyetimdir, olur da görüşmemiz mahşere kalırsa, bizi bahane edip kaos çıkarmaya çalışan conconları cenazeme sokarsan, hakkımı helal etmem" mesajı gönderiyordu.
 
Sokakta kendisine mikrofon uzatılan bir teyzemiz, "Yılan gelmiş, düşman gelmiş bağrımıza girmiş, evimizin içerisine… Biz Suriye’ye gitmezsek, Türkiye’yi taksim ettiler" diye, sözde aydınlarımızın gösteremediği feraseti ortaya koyuyordu.
 
Bunun gibi daha binlerce, milyonlarca örnek var.
 
Ben inanarak atalarımızdan ilham alarak şehitler tepesi boş kalmayacak dedim, diyorum, diyeceğim.
 
Tabii bu onurlu tavırlar, "Hayatta hiçbir laftan tiksinmedim, ‘şehitler ölmez vatan bölünmez’den tiksindiğim kadar" diyenlere bir şey ifade etmiyor.
 
Çünkü bu zihniyet, "Bugün Suriye’ye savaş açsak banko Esad’ı tutarım" diyerek, "Türkiye-İran karşı karşıya gelirse İran safında olurum" diyerek, karşımıza sürekli terör örgütlerinin tezleriyle çıkarak, yerini yıllar önce zaten belli etmiştir.
 
"Hezeyanlarına cevap vermek gerçekten ağrıma gidiyor"
 
CHP Genel Başkanının hezeyanlarına cevap vermek gerçekten ağrıma gidiyor. Eskiden beri süren bu tutuma, bir yere kadar, "siyasetin cilvesi" diyerek tahammül etmek mümkündü. Ama artık, mesele doğrudan istiklalimize ve istikbalimize saldırı noktasına gelmiştir. Kendisi bizi tahrik ettiğini sanırken, aslında ülkemize ve milletimize olan kinini kusuyor. Meydanı yalanlara ve iftiralara bırakmamak için, sizleri ve tüm milletimi bu kişinin hezeyanlarının eziyetine tekrar maruz bırakmaktan dolayı üzüntülüyüm.
 
"Tüm terör örgütleri, Kılıçdaroğlu’nu şükranla izliyordur"
 
Zaman zaman, Kılıçdaroğlu’nun ülkemizin Suriye meselesinden Akdeniz’deki politikalarına kadar hayati çıkarlarının söz konusu olduğu hususlarda söylediği sözleri acaba kimler keyifle dinliyordur diye merak ediyorum.
 
Önümüzdeki fotoğrafa şöyle bir baktığımızda, cevap hemen karşımıza çıkıyor. Mesela Esed, Kılıçdaroğlu’nu tarifsiz bir sevinçle takip ediyordur. Mesela darbeci Hafter, Kılıçdaroğlu’nu alkışlayarak dinliyordur. Mesela, PKK’sından FETÖ’süne kadar tüm terör örgütleri, Kılıçdaroğlu’nu şükranla izliyordur.
 
Mesela Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için her gün envai çeşit oyunlar sergileyen Amerika’daki, Avrupa’daki, Rusya’daki, İran’daki bazı çevreler, Kılıçdaroğlu’nu takdirle takip ediyordur.
 
"Bu ülkenin Cumhurbaşkanı sabaha kadar görevinin başındaydı"
 
Bu zatın ağzından ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini savunma adına tek kelime çıkmazken, her sözü ve tutumuyla, karşımızdakilere destek veriyor. Bu zat, dün de çıkmış kürsüye, "o gece neredeydiniz" diye soruyor.
 
Madem merak ediyor, söyleyeyim. O gece bu ülkenin Cumhurbaşkanı sabaha kadar görevinin başındaydı. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, ertesi gün erken saatlerden itibaren de, hiç ara vermeden, Cumhuriyet tarihinin liderler düzeyindeki en yoğun telefon diplomasisini yürüterek görevine devam ediyordu. O gece bu ülkenin Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, diğer bakanları, MİT Başkanı, Savunma Sanayii Başkanı ve diğer tüm sorumluları görevlerinin başındaydı.
 
O gece Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Hava Kuvvetleri Komutanı, diğer tüm komutanlar hepsi istisnasız görevlerinin başındaydı.
 
O gece erinden en üst komutanına kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensupları görevlerinin başındaydı. O gece sağlık kurumlarından güvenlik birimlerimize kadar herkes görevlerinin başındaydı.
 
Kılıçdaroğlu CHP Genel Merkezinde kahve içip televizyon seyrederken, ülkeyi yönetenler, yüreklerindeki acıya rağmen, şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamak için canla-başla çalışıyordu.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
1
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap