“Tek bir egemenlik var, o da milli egemenliktir. Milletin egemenliğini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” Mustafa Kemal Atatürk’ün (19 Mayıs 1919 meşalesinin) ilkesiydi... Türk Milletinin ‘Kurtuluş Savaşında’ omuz omuza vererek başlayan ve Cumhuriyetin ilanına kadar devam eden ‘kurtuluş’ mücadelesi, bu ilkeye olan inanç ve Atatürk’e olan güvenin neticesiydi... Nihayetinde, saltanat kaldırıldı ve Cumhuriyet ilan edildi... Atatürk, 28 Ekim akşamı arkadaşlarına “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” derken, ona bu cümleyi kurduran, bu gücü veren, Türk milletinin ta kendisiydi. Hiçbir köklü değişiklik halktan destek alınmadan başarıyla sonuçlanamaz.

Burada önemli olan halka doğruları gösterebilmek, kendine inandırabilmek, sevgi ve samimiyetini hissettirebilmekti. Türk milleti bu sevgi ve samimiyeti Ata’sında görmüştü. O gün ne görmüşse, bugün de aynı, sevgi ve inançla izinde... Ata’sının kendine çizdiği yolun doğruluğunu yaşayarak, minnetle ve şükranla anarak onaylıyor, Cumhuriyetin/in arkasında dimdik duruyor. Bugün, Cumhuriyet’imizin ilan edildiği 29 Ekim’i, Mustafa Kemal Atatürk’ün, 10. Yıl Nutku’nda, ifade ettiği gibi,“ “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diyerek, en özel ve önemli bayramımız olarak görmekte ve coşkuyla kutlamakta, seslendirmekteyiz. Bu seslenişte ümit var, gelecek var...

Lakin zaman zaman, cumhuriyetimiz adına, büyük korkular ve endişeler de yaşamaktayız. “Cumhuriyeti kim yok etmeye çalışabilir. Böyle bir heves içinde olanlar, Cumhuriyeti yok ederek neyi kazanmayı hedefliyorlar?” diyebilirsiniz. Onlara, Atatürk’ün “Sultanlık korku ve tehdide dayalı bir idaredir. Oysa cumhuriyet fazilettir.” uyarısını hatırlatmak isterim. Cumhuriyetin fazileti demek; insanların “cumhuriyetle” insanca yaşama isteklerine cevap bulabilmeleri demektir. Özgürlüklerine sahip çıkabilmeleri demektir. Yönetenleri demokratik yolla seçebilme ve de denetleyebilmemiz demektir. Hukuk sisteminin egemen olması demektir. Bu ve buna benzer insanca yaşam ve yönetim özellikleri, cumhuriyet rejimini kıymetli ve vazgeçilmez yapmaktadır. Kısa ve öz bir tanım, “Cumhuriyet, insana yakışan demokrasi rejiminin şemsiyesidir.” O cumhuriyet ki insanları, uygarlığın olanaklarından en üst seviyede yararlandırır, çağdaş dünyayla bütünleştirir...

Bu kıymetin ve değerin idrakinde olan insanlar, Atatürk’ün verdiği mücadelenin ve cumhuriyeti yaşatma kararlılığının aynı zamanda, bir insanlık ve erdemlilik mücadelesi olduğunu bilirler. Ata’mızın, “İşgalciler Türkiye’nin ordusunu yenmekle unsur-u aslîsini de ele geçirdiklerini zannetmişlerdi, işte orada yanıldılar” söyleminde “unsur-u aslî” diye ifade ettiği de, işte o erdemli insanlardır. Kısacası “Cumhuriyet erdemli insanlar topluluğudur.” Sık sık altını çizdiğimiz, “değerlerimiz kırılıyor, yok ediliyor” diye ifade ettiğimiz konu tam da budur işte...

Bu değerin insanları, yani erdemli insanlar Cumhuriyet ve Türk milletinin geleceği için var güçleriyle çalışmaktadırlar, çok şükür. Ben de, bir Türk vatandaşı, eğitimci-yazar, sorumluluklarının bilincinde bir Türk kadını olarak, bu duyarlılığa sahibim. En güzeli bu duygularımı sizlerle paylaşabilecek özgür ortamın, Cumhuriyetin değerini bilmekteyim... Bunun için de, önce büyük insan Mustafa Kemal Atatürk’e, sonra vatanı için canını feda etmiş şehitlerimize binlerce teşekkür ediyorum. Mekânları cennet olsun... Atam izindeyiz.