SON DAKİKA



Haber > Gündem > Engelli, yaşamına hareket ve sevinç istiyor…

Engelli, yaşamına hareket ve sevinç istiyor…

09 Eylül 2016 Cuma - 10:30








Değerli okurlarım, yaşadığımız kent, tarihi, doğası ve mimari yapısıyla ne kadar özel olursa olsun, ne kadar muhteşem gözükürse gözüksün, asıl güzelliği, insanlarının kentle olan ilişkileri ve paylaşımlarıyla ortaya çıkar. Kentin insanlarına sunduğu hizmet, huzur veren yapısı bütün güzelliklerin tacıdır. Bu yüzdendir “kadın dostu kentler”, “engelli dostu kentler” projeleriyle kentin orasına burasına çeki düzen verme çabaları... Asıl güzellik; İnsanlarının kentinden hoşnut olması, her alanına erişebilmesi, bütün imkânlarından (spor, ulaşım, seyahat, sosyal alanlardan) eşit bir şekilde yararlanması... Dolayısıyla, kent planlamasının da, “ulaşım, iletişim, yollar ve kaldırımlar” dâhil olmak üzere, bu düşünce üzerine kurulmasıdır...

Bunlar dilek ve temennilerim değil elbette. Olması gerekenler... YEREL YÖNETİMLERİN göz ardı edemeyeceği gerçekler. Bugün, geçirdiğim talihsiz bir kaza neticesinde yaşadıklarımdan da yola çıkarak, ayaklarını kullanamayan bir engellinin kent yaşamında karşılaştığı olumsuzlukları yazarken, “engellisine” dost olmayan kent yetkililerine bazı hatırlatmalarda bulunacağım. Zaman zaman dost sohbetlerinde birbirimize sorarız; “ Yarınlarda, yaşamın karşımıza neler çıkaracağını bileniniz var mı? ” diye... Bilmemiz gereken hepimizin birer “engelli adayı” olduğu, bu bilinç içinde hareket etmesi ve hayatın bize sunacağı bütün sürprizlere hazırlıklı olunmasıdır. “ Hayat ne bir bayram, ne bir yas günüdür. Hayat iş günüdür . (Nelson)” diyerek koşar adım giderken, bir an da hareketsiz kalınabileceğini. Koştur koşturken, umulmadık bir olay neticesinde, yavaşlatılmış bir zaman dilimine geçilebildiğini... Olup bitene sadece seyirci kalınabileceği yaşadım ve gördüm... O andan itibaren “Sabah, öğle, akşam” vakitler işlevini yitiriyor sizde... Gün açıyor ve kapanıyor sadece... Ne yetişmeniz gereken her hangi bir randevunuz ne de, yetiştirmeniz gereken bir ödeviniz, önceden hazırladığınız bütün programlar iptal. Değerli okurlarım, yaklaşık beş ay önce, işte böyle bir sürprize karşılaştım. Üç beş saat içinde yaşamımda her şey değişti...

Düşünceler, hayaller, umutlar... Ertesi sabah uyandığımda artık hiç bir şey için acele etmiyordum. Plan yok, program yok! Nasılsa bir sonraki saatlerin nasıl geçeceğini biliyordum... Ufak bir ayak kaymasıyla, engelli adaylığından “engelli” olarak yeni bir mücadele alanıyla karşı karşıya kalmıştım... Zaman zaman engelli insanlarımızı, sosyal hayatlarını, yaşam mücadelesi verirlerken nasıl yorgun düştüklerini yazan ben, o yazdıklarımı şimdi yaşıyordum. Hani sık sık engelliler neden sokaklarımızda, sosyal hayatımızda, kaldırımlarda, alışveriş alanlarında yok diye sesleniyor, ilgililerin dikkatini çekmeye çalışıyordum ya, şimdi o sesin eylemcisiydim... Ve şimdi bir kez daha, Trabzon örneğinden başlayarak, bütün kentlerimizi sorguluyorum...

Engelliler neden kentinin paylaşımcısı değil de, yalnızı? Neden herkesin basıp geçtiği kaldırım taşlarını çiğneyemiyorlar? Neden kentinin yeşilinden, mavisinden, müzesinden, sinemasından yüreğine bir şeyler dokunduramıyor? Neden nefesleneceği, dostlarıyla paylaşım içinde olacağı (engellilere hizmet veren) bir kafeleri yok? Yaşadıklarımdan gördüm ki devlet engellisine “karnını doyurayım, sen de ayak altında dolaşma” diyor. Sokaklar (engelliye) tekin değil...

Kaldırımlar güvenli değil... Arabalar uygun değil... Kısacası bir engelli olarak “eğlenmek ya da bir sosyal etkinlik içinde olmak istiyorsan 10 Mayıs engelliler haftasını bekleyeceksin”... İmdi, Belediyeler ve yetkililer; Bir engelli, “ Bir yerden bir yere rahatça gitmek istiyor. Sağlık, eğitim ve bakım ihtiyaçlarımızın tam olarak karşılandığı kentlerde yaşamak istiyor. Yerel yönetimlerin sağlık, eğitim ve bakım gibi ihtiyaçlarımıza hizmet etmesini bekliyor. Ulaşım sorunumuza gerçekçi ve kapsayıcı çözümler üretilmesini istiyor. İş bulabilmek, sadece tüketen değil, aynı zamanda üreten bireyler olmak istiyor. Spor yapmak, eğlenmek ve dinlenilmek istiyor. İyi yaşamak ve güzelleşmek istiyor. VE en çok da, yaşamında


HAREKET, SEVİNÇ, bolca HUZUR istiyor...” Gerisi toplumun ve yetkililerin vicdanına kalmış... Ne oldum deme, ne olacağım de!

Nihayetinde, İYİ YAŞAMI HERKES HAK EDİYOR!

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap